?>
UTANMA DUYGUSU
Son yıllarda utanmazlığın yüzlerce örneğine şahit olduk belki, ama yaşananlar, söylenenler, ortaya çıkanlar bu utanma meselesinde artık biraz geri dönülmez bir noktaya gelindiğini gösteriyor.
Aynı konuşmanın içinde düpedüz yalan söylendiğinin ortaya çıktığı cümlelerle bezeli nutuklar atılıyor. Haksızlık yapabilmekle övünüldüğü, övünenlerin alkışlandığı, haklı görüldüğü izleniyor. Büyük çalkantılar yaratacak skandallar, açık talan ve rüşvet düzeni kanıtları ortaya dökülüyor ama utanmak şöyle dursun, pişkinlikte sürekli zirve tazeleniyor. Toplum bilim ve siyaset meselelerini tıbbi kavramlarla açıklama, bazı hastalık isimlerini kavram olarak kullanma konusunda tabiplerin çok haklı eleştirileri var. Hem etik olarak, hem bilimsel olarak çok doğru itirazlar öne sürüyorlar. Fakat yaşamakta olduğumuz duruma ilişkin bu eleştirileri göze alarak sosyopati ve psikopati durumunda görülen bir duygu yitimi tablosuyla benzerlikler olduğunu söylemek mümkün.
Kuvvetli bir ekonomik arka planın eşliğinde siyasetten başlayarak toplumsal, kültürel bütün alanlara doğru yayılan utanmazlık, elbette bir psikolojik rahatsızlığın ürünü değil. Utanmayla ilgili yaşadığımız şey, insan olan herkeste var olduğu varsayılan bir duygu engelinin, fazla ayak bağı olduğu için önce bazı ayrıcalıklılar, sonra herkes için kaldırılması veya başkalaştırılmasıyla ilgili.
Yani biraz fiili durumu hukukileştirmek gibi bir şey. Hukuksal normlara bağlı olmak nasıl adım adım önemsizleştirildiyse, ahlaki sorumluluklar da aynı tür bir işlem gördü. Önce utanılması gerekenlere, uygun gerekçeler bulundu, sonra utanma yükümlülüğü daraltıldı, bazı şeyler “KHK” ile utanç vesilesi olmaktan çıkartıldı, en sonunda da geniş bir kesim için utanma duygusuna pek gerek kalmadı.
Şeklen bile hukukilik artık zahmetli bir boş uğraş, hiç utanmıyorken utanmış gibi yapmak da lüzumsuz vakit kaybı. Oysa utanma-utandırma, sorumluluğu içeren siyasi bir meseledir. Kendi utanana rastlamadığımız gibi, yakınları adına utanan, yanında durdukları için mahcup olan da görmedik.
Örneğin utanma duygusu olan bir siyasetçi, işi yönetemediğini fark ettiğinde utanır, çekilmeyi de bilir.
Ülkemizi yöneten siyasi kadronun fıtratında böyle bir utanma duygusu yok. Haksızlık etmeyelim, bu ülkede işleri yönetmeyi beceremeyen her kademedeki yöneticinin fıtratında da böyle bir şey yok.
Yalan söylemek utanılacak eylemlerin başında gelir. Üstelik tüm dinlerde günah sayılır. Buna rağmen bakıyorsunuz, siyaset sahnesindeki koca koca adamlar, mevki sahibi insanlar, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Hele hele de iletişimin bu kadar geliştiği bir devirde, bir gün yalanım ortaya çıkarsa mahcup olurum, utanırım, yerin dibine girerim diye çekinmeden yalan söylüyorlar.
Çünkü yalanları ortaya çıktığında dışlanma korkuları yok.
Çünkü yalan söylenmek adeta sıradan bir eylem olmuş. “Hangimiz yalan söylemiyor ki” anlayışı, yalanı hoş görür olmuş.
Hırsızlık yapmak da utanılacak bir eylemdir; dahası, suçtur. Ve de tüm dinlerde günah sayılır. Ama günümüz siyaset sahnesinde sanki bu da günah olmaktan, utanılacak bir eylem olmaktan çıkmış durumda. “Çalıyor, ama çalışıyor” bahanesi hırsızlıklara sanki örtü oluyor. Çünkü siyasal kaygılar, hırsızlığı hoş görür hale getirmiş. Toplumdaki kamplaşma, kutuplaşma “Benim hırsızım iyidir” anlayışını yaratmış. Kişiler, “O mevkide kim olsa yapar” anlayışı ile eline fırsat geçerse kendisinin bu işi yapacağını düşünür olmuş; adeta zihinsel zina yapmaya başlamış.
Dilimizde “Sözünün eri” diye bir laf vardır; güvenirliği simgeler. Verdiği sözü tutan, sözünden caymayan, tutarlı kişi demektir. Eskiden bunun tersi bir tavır benimsemek utanma vesilesi idi. Ama bakıyorsunuz, günümüzde sözler tutulmak için değil, durumu kurtarmak için veriliyor. Hatta “Namus ve şeref” anılarak, yemin edilerek verilen sözler bile tutulmuyor. Bir bakıyorsunuz kişi kürsülerden söylediği bir sözün 180 derece tersini söyleyerek U dönüşü yapıyor. Bunu yaparken de en ufak bir utanma duygusuna rastlanmıyor.
Belki bu, “siyaseten bunama” diyeceğimiz patolojik bir durum.
Ya da bazıları ar damarlarını aldırarak siyasete giriyorlar.
Profesyonel kişi, bir görevi en mükemmel biçimde yerine getirme sözü verir. Yazılı veya sözlü biçimde ifade edilmese bile, bu bir sözdür. Bir profesyonelin kendisine verdiği sözdür. Başarılı olmadığında yaşayacağı utancı düşünerek görevi hakkıyla yapar. Başarısız olduğunda da cezasını kendi keser ve istifa eder; gurur bunu gerektirir. Bu evrim içinde istifa mekanizması da paslandı. Özellikle kamu görevlerinde, siyasal yaşamda başarısızlıklar kişileri rahatsız etmiyor; kimse istifa etmek istemiyor; geniş geniş deri koltuklarında oturuyorlar.
Utanma duygusu, diğerleri tarafından dışlanma korkusu ile gelişmiş bir histi. Şimdilerde dışlanma yok, aksine bağra basılıyor. Siyasal nedenlerle görmemezlikten geliniyor.
Utanma duygusunun yeniden can bulduğu, ar damarlarının çatlamadığı, sağlıklı bir toplum dileğiyle.
Not: Bir zamanlar ayıplanmak, hapse girmekten daha utanç vericiydi.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Her şeyin başı İsrail
15-06-2025
-
İnfaz Yasası: Kimler çıkacak, kimler içeride kalacak?
04-06-2025
-
Biz neden 37 yaşındaki bir Nayib Bukele olamadık?
29-05-2025
-
Artık, 'Türk Sorunu'nu konuşmanın vakti geldi!
16-05-2025
-
Lozan: Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapusu
13-05-2025
-
Türk kadını!
27-04-2025
-
Şifa dilemenin ardına gizlenen propaganda
19-04-2025
-
İklim Yasası gerçekten çözüm mü? Yoksa yeni bir tuzağın parçası mı?
19-04-2025
-
GÜNDEM
25-03-2025
-
Türkiye nereye gidiyor?
19-03-2025
-
Milletime uyarımdır: Su savaşları ve Türkiye’nin stratejik konumu
14-03-2025
-
Denizlerin ve Tarihin Kaptanı…
10-03-2025
-
TÜRKİYE İÇİN SON ÇAĞRI: YA DİRİLECEĞİZ YA ÇÖKECEĞİZ!
08-03-2025
-
Öcalan süreci ve tutuklamalar… Yeni bir dönem mi başlıyor?
16-02-2025
-
2235 Yıllık Türk Ordusu ve Atatürk…
04-02-2025
-
TEĞMENLER İÇİN ADALET!
29-01-2025
-
Milliyetçilere sorumluluk çağrısı...
22-01-2025
-
HİÇ KİMSE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NDEN VE TÜRK MİLLETİ'NDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR!
20-01-2025
-
Kandırıldık, Ey Halkım!
15-01-2025
-
Exeter Mezunlarının Türkiye Politikalarındaki Etkisi: Küresel Bağlantılar ve Ulusal Çıkarlar
11-01-2025
-
Kıbrıs ve üzerinde oynanan oyunlar: İkinci bir Malta’ya izin mi vereceğiz?
07-01-2025
-
Apo'ya merhamet vatana ihanettir!
02-01-2025
-
Şehitlerimizin kanı üzerinden barış olmaz
31-12-2024
-
Bir asgari ücret masalı: 22.104 lira ve ötesi
29-12-2024
-
Boşverin gitsin!
22-12-2024
-
Colani ve Emperyalist Projeler: Yeni Yüzyılın Ceketli Lawrence’ı
17-12-2024
-
ZOR GÜNLER BİTTİ ARTIK DAHA ZOR GÜNLER BİZİ BEKLİYOR
08-12-2024
-
Esad rejimi sonrası senaryo: Türkiye nerede durmalı?
03-12-2024
-
Türkiye’de Ata Tohumlarının durumu
01-12-2024
-
Ülke Nereye Gidiyor?
27-11-2024
-
Bu vatan kimin?
21-11-2024
-
Teğmenlerimiz onurumuzdur...
17-11-2024
-
Paşam
10-11-2024
-
Değerli Parti Temsilcileri...
10-11-2024
-
VAZGEÇENLER DEĞİL, MÜCADELE EDENLER TARİHE GEÇERLER
04-11-2024
-
Atatürk’ü Bitirebileceğini Düşünenlere
31-10-2024
-
ADIM ATACAK YER KALMADI
30-10-2024
-
Geleceği İpotek Altında Olmayan Bir Ülke İçin Umuda İhtiyacımız Var
28-10-2024
-
Uyanma Vakti!
21-10-2024
-
Milletin Bekası ve değerlerine saygı: Bir teşekkür manifestosu
19-10-2024
-
Son Türk Başbuğu ve Sessizlik Çemberi
11-10-2024
-
Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür!
16-09-2024
-
TÜRK BİRLİĞİ KURULABİLİR Mİ?
06-07-2024
-
Türkiye gri listeden çıkmaya hazır mı?
24-06-2024
-
GERİ KABUL ANLAŞMASI
12-06-2024
-
Tarımda yapısal reformlara ihtiyaç var
11-06-2024
-
UTANMA DUYGUSU
25-05-2024
-
TARIMI MİLLİ BİR MESELE OLARAK SAHİPLENMELİYİZ
16-03-2024
-
Mustafa Kemal Atatürk yaşasaydı !?
31-12-2023
-
Bir ülke nasıl batar?
17-12-2023
-
İktisadi İkili Anlaşmaların sorumlusu kim?
06-12-2023
-
Ülkemiz nereye koşuyor?
17-11-2023
-
DÜNYA BEŞTEN BÜYÜK MÜDÜR GERÇEKTEN?
28-09-2023
-
ÜLKEMDE SIĞINMACI İSTEMİYORUM!
21-08-2023
-
Tercihiniz geleceğimizi etkiledi!
03-06-2023
-
TİGEM ?
19-03-2023
-
Bir felakete hazırlıksız yakalandık!
18-02-2023
-
SEÇİMDEN ÖNCE SON VİRAJ
04-02-2023
-
HALK ACİL VE İNANDIRICI ÇÖZÜMLER İSTİYOR
20-01-2023
-
YAPISAL ÇÖKÜŞ
13-01-2023
-
Barnabas İncil’i...
10-12-2022
-
Türkiye’de toryum neden kullanılmıyor?
20-11-2022
-
Türk tarımı alarm veriyor!
02-11-2022
-
Neo-spiritüalizm
24-10-2022
-
KKTC’DE SESSİZ İŞGAL
07-10-2022
-
Kusura bakmayın beyler!
23-09-2022
-
BANA ESKİ TÜRKİYE’Mİ GERİ VERİN BEYLER!
12-09-2022
-
İpsiz Recep
06-09-2022
-
Türkiye’nin gerçek kabadayılarından günümüz mafya’sına...
26-08-2022
-
Yetmedimi yüce Türk Millet’im?
16-08-2022
-
Bilâl’e anlatır gibi...
06-08-2022
-
Ege’de bir Cennet Cehennem’e döndü!
25-07-2022
-
Dünyada ve Türkiye’de Ekonomik kriz gerçekleri
14-07-2022
-
Erzincan İliç!
02-07-2022
-
İsrail, KKTC’yi silahsız olarak işgal etmektedir!
27-06-2022
-
ÇÖKÜŞ
15-06-2022
-
KANSER’İ (TERÖR’Ü) ASPİRİN İLE TEDAVİ EDEMEZSİNİZ
13-06-2022
-
Yorulan Türkiye’den, dinamizmli Türkiye’ye nasıl geçeriz?
04-06-2022
-
Bu bir özgün halkkürsüsü WebTv haberidir...
26-05-2022
-
Bu bir özgün #halkkürsüsüWebTvhaber'idir...
13-05-2022
-
Türkiyenin jeopolitik ve stratejik önemi !
09-05-2022
-
Hayata 30 bin TL borç ile başlayan gençlerimiz
24-04-2022
-
Halkın çıkarları önceliğimizdir...
13-04-2022
-
Türkiye'nin mülteci sancısı
05-04-2022
-
Tarım Arazileri Neden Yok Oluyor?
24-03-2022
-
Örtülü ödenek neden yetmiyor ?
21-03-2022
-
Yeni kara delik Çanakkale Köprüsü mü olacak?
20-03-2022
-
Montrö'yu işleten iktidar değil devletti...
12-03-2022
-
Çare: Büyük Türk Birlik ve Beraberliği...
10-03-2022
-
Her şeyin başı İsrail...
09-03-2022
-
Mario Draghi son vurgununu vurabilecek mi?
08-03-2022
-
Derhal bu vahşi kapitalizm sistemine neşter vurulmalı!
28-02-2022
-
YEMİŞİM GEMİNİZİ !
21-02-2022
-
Ekonomisi tükenmekte olan küresel güçler...
20-02-2022
-
Babacan'ın 'karne’sine bir göz atalım
15-02-2022
-
Dengeleri sadece Türk halkının kararları değiştirebilir
11-02-2022
-
Türkiye, NATO’nun ucuz askeri olmaktan öteye gidemez
07-02-2022
-
Rusya’nın doğalgaz stratejisi
02-02-2022
-
Burnumuzun dibindeki tehlike’nin farkında mıyız?..
01-02-2022
-
Küreselciler istedi, frene basıldı!..
30-01-2022
-
Muhalefet değil, halka muhalif bürokratlar var
27-01-2022
-
Bulgaristan, Taner Ay'ın ölüm nedenini neden araştırıyor?
23-01-2022
-
Yurtlarda mağdur olan üniversiteli gençlerimiz!
22-01-2022
-
Omicron varyantı değil, Omicron yalanları!..
18-01-2022
-
Karmakarışık bir Amerika…
13-01-2022
-
Tehlikeyi görün !!..
09-01-2022
-
Bilal’e anlatır gibi...
08-01-2022