Burnumuzun dibindeki tehlike’nin farkında mıyız?..

Nermin Seçkin

2 yıl önce

Sadece iddiadan ibaret dahi olsa, karşılaşabilecegimiz tehlikenin farkına varmamız gerektiğini düşünüyorum.

Zira olmaz/olamaz dediğimiz birçok tuzakları yaşamak zorunda bırakılmadık mı?..

Emperyalist güçlerin kendilerine muhalif duruş sergileyen, sorunlar çıkartan Türkiye'deki bir mason grubuna karşı sinsice tuzaklar kuruyor ve onları topluca yok etmek istiyor veya bir iç asimilasyon söz konusu olabilir mi?..

Bu güc odaklarının üyelerinin, başta Büyükada olmak üzere, civardaki bütün adalardan uzaklastirilması,bahsi geçen coğrafi bölgelerde toplanmaları bir araya gelmemeleri için tedbir alınması gerekmez mi?..

Zira, söz konusu iddialar, şu aralar, Adaların altının ayrı, üstünün ayrı puslu olduğu, Muhalif masonları ya da adalarda ikamet edenleri geçin,Kartal, Pendik, Maltepe ilçeleri başta olmak üzere bütün Anadolu yakasını tehdit eden durumların olduğu birkaç saat içinde yüzbinlerce insanın hayatını kaybedebileceği,adalar merkezli olarak,şiddetli patlama, ani gaz sızıntısı, ya da ışıma/radyasyon gibi hallerin yaşanabileceği, ve bünyeye teması ile çok kısa sürede insanları öldürücü etkiye sahip olduğu iddia edilmektedir!.

Adalardaki faaliyetler takip edildiğinde kesinlikle anlaşılıyor ki,oraların mason merkezi ve ayin merkezi yapılmasının,oralarda organ işleri yapılmasının ve organları için yüksek sayıda insan öldürülmesinin ötesinde gerçeklerin de var olduğu,sesli olarak saatlerce anlatılması gereken hadiseler, dengeler, gelişmelerin olduğu,

Devletimizin ilgililerinin/yetkililerinin derhal adalar ve çevresindeki kara para işlerini ama,ondan önceliklede o çevredeki aşırı gaz ve manyetik alan hareketliliğini araştırması gerekliliğini doğurmuyor mu?..

Yer altındaki her türlü hareketliliğin ve gerginliğin araştırılması, durumun iyi değerlendirilip, zaruret olmuşsa bir süre için bölgedeki yüz binlerce insanın tahliye edilmesi emrini vermeleri gerekmiyor mu?. Yarınları beklemek bile vahim neticelere sebep olmaz mı?.

Başka araştırılması gereken ilginç noktalar,Gemilerden ve teknelerden dalgıç kıyafetleri ile atlayan kişilerin, nasıl olup da bir daha yüzeye çıkmadıkları ?Hic bir yerden sahile/karaya da çıkmadıkları ?Denizin altından nereye yol buldukları ?Ayrıca karadan adalara gelen bazı kişilerin nasıl olup da yok oldukları ? Bir daha geri dönmedikleri ?Ve bir daha meydanda görülmedikleri ? Oralarda ne haltlar çevirdikleri ? Kartal ve Maltepe merkezli yayılan ve insanların sosyal ağ paylaşımlarında "doğalgaz ya da yanık deri kokusu gibi" dedikleri o koku ile bu kokuların alakasının olup olmadığı ?Gibi meselenin çok yönlü acilen soruşturulması gerekmiyor mu?.

Acaba,Bölgede bir yerlerde yüksek sayıda organları alınmış ceset mi depolanıyor da, gaz sızıntısı mı yaşanıyor ?Ya da birileri yeraltında gaz depolayarak bir suni felakete mi sebep olmak istiyor?. Hatta oralarda biyolojik deneyler mi yapılıyor ?

Konunun kara paracı Çin, İsrail, ABD, NATO ve Avrupa ülkeleri ile alakası var mı, yok mu ?Ya da daha neler dönüyorsa, nasıl bağlantıları varsa bunların ortaya çıkarılması gerekmez mi?..

Acaba,Müsilaj denilen deniz kirliliğine, deniz suyuna kısa sürede yoğun olarak karışan bazı gazlar mı sebepti ?Bu gazlar deniz dibinden kasten mi deniz suyuna karıştırıldı ? Soruşturmalar, araştırmalar talep edilmeli... Yoğunluğun neden ani şekilde azaldığı hususu da bu soruşturmaya dahil edilmeli !

Memleketin, milletin hayrına olacak taleplerde bulunulduğunda hep duymazdan gelen ve aksini yapan iktidar yapı'sının, müsilajın arka planına ufaktan bir dokunma ile neden aşırı panikleyip hemen müsilaj sorununu çözmek için harekete geçtiği ve adeta seferberlik ilan ettiği hususu düşündürücü degil midir?.

Ayrıca, son aylarda Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde alev almış şekilde gökten yere düşen çok sayıda nesne olduğu, hic bir araştırmaya gerek duyulmadan ve bilimsel zemin olmadan, bunların hepsinin gök taşları olduğu iddia edilerek, hem de her seferinde, anında bu türlü bilgiler geçilerek kamuoyu oluşturulmadı mı?.

Hiçbirinin düştüğü yerinin bulunmaması araştırılmaması oralarda bilimsel çalışmalar da yapılmaması Milli güvenliğimizi tehdit eden bir yönü olup olmadığı da açıklığa kavuşturulmaması, boyle bir davranış tarzı skandal degil midir?. Yetkililer geçen bunca zaman içinde neden gereğini yapmadılar?.

Oysa gökten yana yana Karadeniz bölgesine düşen nesnelerden biri hakkında, bölgedeki köyün sakinleri "Yanarak düşen bir UFO gördükleri" ihbarında bulunmalarına rağmen, olay yerine gönderilen son derece eğitimsiz, yetersiz ve ciddiyetten uzak Jandarma ve AFAD yetkilileri, gerekli seviyede araştırmaları, incelemeleri neden yapmadılar?.

Önce ülkemizde, sonra komşu Yunanistan'da duyulan, yer altından gelen, uzun süre kesilmeyen ve insan kulağı ile de duyulabilen seslerin nereden kaynaklandığı, sorunun ne olduğu neden ciddiyetle soruşturulmadı?. Bu hususta neden mason yetkililer tarafından kasten kamuoyunu aldatan resmi açıklamalar yapıldı?.

19 Haziran 2021'de Kartal'da sözde depremle hangi fay ya da plaka oynadı?Buna neyin sebep olduğu?neden şehrin içinden geçtiği?neden kuzeye doğru ilerlediği?neden çok şiddetli hissedildiği?bütün bunların bilimsel/mantıklı bir tek açıklaması yapılamadı?.. "Bu yaşanan bir deprem değildi" diyen bilim adamları neden susturuldu?. Sözde depremin merkez üssü bile önce başka, sonra hemen değiştirilerek başka açıklandı?. Sonra da, neden konu unutturuldu?. Gündeme girmemesi için mason, satanist dayanışması tekrar güçlendirilmedi mi?. .

Devletimizin gücünün, imkanlarının, kurumlarının bu derece art niyetle kullanılmasının belki de sonuna doğru yaklaştık

Ve önümüzde belki de büyük facialar var mı, yok mu kesinlik seviyesinde bilemeyiz ama olma/yaşanma ihtimali hakikaten çok yüksek görünüyor mu?. Konuların üzerine şimdiden sonra da olsa ciddiyetle, iyi niyetle, dürüstlükle, uzmanlarla ve adli yetkililerle gidilmesi gerekmez mi?. Bu konular ve sorular, Devletimizin kurumlarının içine, üniversitelerimize, ayrıca basın ve medyaya sızmış masonlar, satanistler, gizli ermeniler, gizli yahudiler bu soruşturmadan uzak tutularak çözülebilir mi?.

Acil müdahale gerektiren bu tehlikenin, bir milli güvenlik krizi olduğu anlaşılmalı, gereği mutlaka ve devlet gücüyle yapılmalıdır inancındayım!.

YAZARIN DİĞER YAZILARI