İnanç değil, istismar: Cumhuriyetin Sınavı (DEAŞ GERÇEĞİ)
Abdullah Yeniekinci
4 saat önce
Bu ülkede artık kelimeleri eğip bükmenin, “ama”larla konuşmanın, susarak geçiştirmenin zamanı çoktan geçti. Mesele inanç değildir. Mesele din de değildir. Mesele, dini bir maske gibi kullanarak devleti, toplumu ve Cumhuriyet’i içeriden kemiren yapılardır.
Tarikatlar, cemaatler ve siyasal İslamcı örgütlenmeler, yıllardır aynı işlevi görüyor: İnsan devşiriyor, aklı teslim alıyor, itaat kültürü üretiyor ve zamanı geldiğinde bu toplumu hedef alan şiddetin insan kaynağını oluşturuyor. Bugün DEAŞ’tır, yarın başka bir isim. İsimler değişir, zihniyet değişmez.
Mustafa Kemal Atatürk’ün tekke ve zaviyeleri kapatırken hedef aldığı şey “din” değildi. Tam tersine, dini istismar eden, hurafeyle, biatla ve kör bağlılıkla toplumu çürüten yapılardı. Cumhuriyet, inanca düşman olduğu için değil; inancı sömürenlere teslim olmayacağı için bu adımı attı. Bugün hâlâ bunu anlamayanlar ya cahildir ya da bilinçli olarak yalan söylüyordur.
Yalova’da yaşanan DEAŞ bağlantılı saldırı bir “istisna” değil, yıllardır görmezden gelinen gerçeğin son halkasıdır. Üç polisimiz şehit oldu. Bu kan, “aman şimdi din karşıtı derler” korkusuyla susanların da elindedir. Çünkü susmak, bu düzenin en sadık ortağıdır.
HÜDA-PAR ve benzeri yapılar, Cumhuriyet’le sorunu olan, laiklikten nefret eden, hukuku değil ideolojiyi esas alan siyasi oluşumlardır. Bunların “siyaset” adı altında meşrulaştırılması, Anayasa’ya karşı işlenen açık bir suçtur. Cumhuriyet düşmanlığı bir fikir özgürlüğü değildir. Hiçbir demokratik rejim, kendisini ortadan kaldırmak isteyen yapılara hoşgörü göstermez.
Buradan muhalefete açıkça sesleniyorum: Cesur olun. Üç beş oy kaybeder miyiz korkusuyla susmayın. “Toplumdan dine saldırıyorlar tepkisi gelir” diye geri adım atmayın. Bu ülkede saldırılan din değil, istismardır. Din tüccarlığıdır. Kanla beslenen siyasal örgütlenmelerdir.
Allah’la, kitapla, peygamberle bu yapıların uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bunlar, dini bir zırh gibi kullanıp Cumhuriyet’e ateş eden yapılardır. Ve her ateşin sonunda bir cenaze vardır.
Yalova’da şehit düşen polislerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Ama unutmayalım: Bu baş sağlığı mesajlarını sonsuza kadar yazmak istemiyorsak, artık kökten ve kararlı bir yüzleşmeye ihtiyacımız var. Cumhuriyet ya kendini savunur ya da sessizlerin korkaklığına kurban edilir.
Bu kadar açık.