Aynadaki toplum: Değerin parayla tartıldığı bir ülke
Abdullah Yeniekinci
2 gün önce
Zengin olanın dirisi kutsal, ölüsü efsane; yoksul olanın dirisi yük, ölüsü istatistiktir bu ülkede. Hayattayken görmezden gelinen, öldüğünde “iyi insandı” diye anılan kalabalıkların memleketindeyiz. Değer, nefes alan bir insana değil; banka hesabına, makam kartvizitine, arabanın markasına yazılır. İnsan olmak başlı başına bir kıymet değildir artık; “ne olduğun” değil, “neye sahip olduğun” sorulur.
Gösterişi severiz. İçeriği değil, ambalajı överiz. Bilgiyi değil, görüntüyü alkışlarız. Okumadan konuşur, anlamadan hüküm veririz. Özenmek hayat biçimimizdir; başkasının hayatını kopyalar, kendi kimliğimizi küçümseriz. Başarıyı emekle değil, sonuçla ölçer; o sonuca nasıl ulaşıldığıyla ilgilenmeyiz. Ahlâk, işimize geldiği kadar vardır; güçlünün yanında susar, güçsüzün üstüne basarız.
Gerçek değerin ne olduğunu bilmeyiz. Bilimi “gereksiz”, sanatı “lüks”, edebiyatı “boş iş” sayarız; sonra da neden düşünemediğimizi, neden konuşamadığımızı, neden üretemediğimizi sorgularız. Kitabı vitrine koyar, yazarı küçümser; akademisyeni hor görür, cehaleti cesaret sanırız. Düşünmek zahmetli geldiği için sloganlara sığınır, ezberleri hakikat zannederiz.
İnsanı sevmeyiz. Hayvanı sevdiğimizi söyler ama eziyeti görmezden geliriz. Doğayı sevdiğimizi iddia eder, ağacı keser, suyu kirletir, toprağı betonla boğarız. Canlıyla sorunumuz vardır; çünkü empatiyle aramız bozuk, merhametle mesafemiz açıktır. Acı başkasının başına gelene kadar sadece bir haberdir.
Dini bilir gibi yapar, yaşamayız; kültürü över, içini boşaltırız. İnancı ahlâk değil, kimlik kartı gibi taşır; vicdanı değil, şekli önemseriz. Değerlerimizi sözde savunur, pratikte çiğneriz. Haksızlığa uğrayan bizsek bağırır, başkasıysa susarız. Adalet talebimiz bile kişiseldir.
En acısı da şudur: Tüm bunları görür, bilir ve yine de değişmeyiz. Eleştiriyi düşmanlık, özeleştiriyi zayıflık sanırız. Aynaya bakmaktan korkar, suçu hep başkasında ararız. Sonra da “neden böyleyiz?” diye sorarız.
Belki de sorun şudur: İnsan olmanın bir bedeli olduğunu unuttuk. Emek vermeden saygı, düşünmeden hakikat, merhamet olmadan medeniyet olmaz. Zenginliğin, makamın, gösterişin geçici; insanlığın ise kalıcı olduğunu hatırlamadıkça, bu köşeden yazılanlar sert kalır ama gerçek olmaktan çıkmaz. Çünkü bu bir saldırı değil, aynadır. Bakabilene.