Türkler tarihleri boyunca dost gördükleri kişi ve devletler tarafından hep aldatılmışlardır.
Türkiye, bulunduğu jeo-stratejik konumundan dolayı daima Ortadoğu ve Orta Asya'da Amerikan yayılmacılığının önündeki bir set olarak görülmüştür.
Aslında Türkiye, hem ABD, hem de Avrupa Birliği açısından anahtar bir ülkedir.
Bu nedenle ülkemizi bölüp parçalamak ve dünya haritasından silmek için her türlü oyunu tezgahlayanlar, kendilerini Türkiye'den yeterince destekleyen vatan hainleri olduğunun bilincindedirler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onunla özdeşleşen her kişi ve kurum belli odaklarca hedef tahtasına oturtulmaktadır.
Böylece o hedef değişik silahlarla gün be gün yıpratılıp yok edilmeye çalışılmaktadır. Günü kurtarmak uğruna verilen ödünler bu güzelim vatan toprağında başkalarını söz sahibi yapmaktadır. Dünyaya hükmeden Osmanlı İmparatorluğunu parçalıyp yok edenler, aynı yöntemlerle bugün de Türkiye Cumhuriyetini yok etmeye çalışmaktadırlar.
Gelmiş geçmiş tüm yönetimlerin torpilciliği gelenek haline getirmiş olduğu bir ülkenin düzelmesi de elbette zordur.
Bunun için eğitimi demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği, adeleti önemseyen bir yönetimle, ama öncelikle bunu isteyen, siyasilerin kendileri için varolduğunu bilen, karşı çıkabilen, talep eden bireylerden oluşan bir halk gerekmektedir.
Öncelikle hastalığı doğru teşhis etmeliyiz ki, tedavide doğru olmalı! Ameliyat gereken bir insana pansumanla nasıl tedavi olmazsa, günü kurtarmaya yönelik uyduruk ekonomik tedbirlerle de ekonomi düzeltilemez.
Ekonominin gün geçtikçe daha da kötüye gitmesinin en temel sebebi, ehliyet ve liyakat sahibi kimselere yetki verilmeyip, hem FETÖ üyesi olma olasılığı yüksek, hemde bu hayatı tesadüfen yaşayan kimselere yetki verilmesidir.
Ekonomi hem ehil hemde emin insanların elinde değildir. Tüm sorunun kaynağıda zaten budur. Eğer ekonomi, ehil ve emin olan, dinine, vatanına ve milletine bağlı kimselere emanet edilirse, o zaman zaten ülke ekonomisini kurtaracak stratejiler geliştirilip uygulamaya konulacaktır.
Türkiye öyle bir vatan ki… ekonomik kalkınma için enerjide bağımsız olmaya dahi ihtiyacı yoktur! Bu ülkenin ekonomisi ancak kasıtlı olarak bu şekilde kötü yönetilerek bu hale gelebilir!
Bugün Türkiye’nin yalnızca ekonomik göstergeleri değil demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi sosyal ve siyasal göstergeleri, dış politika, iç politika gibi alanlardaki çerçevesi de sorunludur.
O nedenle bugün ekonominin içinde bulunduğu bu sorunlar yumağını çözmek için önce çerçeveyi düzeltmemiz, sosyal ve siyasal sorunları çözmemiz gerekiyor.
Sorun, zihniyetimizin yanlışlığından kaynaklanıyor. Dolayısıyla sorunların çözümü için yasalarımızı değil zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor. Sorunu yanlış tanımladığımız sürece çözümü bulamayız.
Bu düşünce ile yola çıkan Halkkürsüsü’nün analitik proje olarak, 4 yıldır savunduğu, en az 10 Milli parti’den oluşan Milliyapı birliği/ittifakı ile İktidar değişikliği ülkenin kurtuluş reçetesi olacaktır.
İnanıyoruz ki, 3 ay sonra ekonomide güven duygusu yükselecek, TL değer kazanacak, enflasyon yavaşlayacaktır.
Daha ötesi daha zor, fakat imkansız değildir. En az iki yıl doğru çözüm reçeteleri ile refah duygusu kesinlikle geri getirilebilir ve yorgun düşen Türkiye yeniden müreffeh bir yaşama kavuşturulabilir.
Vatanseverler, bu defa en doğru kararı vermekle mükellef, hatta zorunlu olduğumuzu bilmenizi isterim.
Unutulmamalıdır ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bahşettiği bu topraklar, kimsenin tekelinde değildir, ve son söz yüce Türk Millet’inin yani sizlerindir.
Saygı ve hürmetle
