Bu yazı; Türk milletinin binlerce yıllık Anadolu yurdunu tartışmaya açmak isteyen, Türk’ün varlığını zayıflatıp milleti etnik parçalara ayırmaya çalışan, geçmişte gizlenen fakat bugün açıkça hedeflerini ortaya koyan çevrelere bir cevaptır.
Aynı zamanda terör örgütleriyle yol yürüyüp “barış” söylemleri üzerinden Türkiye’yi zayıflatmaya çalışan, yabancı projelerin peşinde koşanlara da bir hatırlatmadır.
Bilhassa televizyon ekranlarında, gazetelerde ve sosyal medyada Türk kimliği ve Türk milletine karşı sistemli şekilde olumsuz propaganda yapan kesimler için kaleme alınmıştır.
Şunu herkes bilsin: Bu topraklarda yaşayan, Türk devletinin imkânlarından yararlanan fakat buna rağmen Türk milletine husumet besleyenlerin tutumu tarihî gerçeklerle, vicdanla ve insafla bağdaşmaz. Milletine sadakat göstermeyen kimselere itimat edilemeyeceği aşikârdır. Bir dönem Türklüğü aşağılamayı marifet sayanların, bugün topluma ahlâk ve inanç üzerinden ders vermeye kalkmaları ise ayrıca ibretliktir. Türk milletinin değerleri üzerinden siyaset yapmak isteyenler önce kendi tutarsızlıklarıyla yüzleşmelidir.
Türk milleti, İslâm’ı benimserken onu sadece bir inanç olarak değil; adalet, merhamet ve insanlık idealiyle bir bütün hâline getirmiştir. Türklerin İslâm’ı yaşama biçimi; kendi mutluluğunu başkalarıyla paylaşmayı, zulme karşı durmayı ve dünyaya nizam getirmeyi gaye edinmiştir. Türk milleti cesurdur, tevazu sahibidir, fedakârdır, haksızlığa boyun eğmez, adalet için bedel ödemekten kaçınmaz. Başkasına zulmetmek Türk töresinde yoktur.
Türk medeniyeti; merhamet, sevgi, adalet, tevazu ve paylaşma üzerine kuruludur. Türk töresi ve İslam ahlâkı bu anlayışın temelidir. Türk’ün hâkimiyetinde yaşayan insanların can, mal ve namus güvenliği her zaman devlet güvencesi altına alınmış, bu yaklaşım tarih boyunca milletimizi farklı kılan en büyük değer olmuştur.
Türk olmak; asalet, yüksek karakter, iman, cömertlik, cesaret ve adalet duygusunun bir arada bulunmasıdır. Türk milleti, binlerce yıllık tarihinde diliyle, kültürüyle, töresiyle ve inancıyla insanlığa hizmet etmiş; mazluma kol kanat germiş, zalime set olmuştur. Bu millet kıyamete kadar da var olacaktır. Nitekim Mâide Suresi 54. ayetin işaret ettiği nitelikler de bu hakikati açıkça ortaya koymaktadır.
Tarihî kaynaklarda da belirtildiği gibi Türk milleti, insanlık için adaleti ayakta tutmakla görevlendirilmiş bir millettir. Türk’ün bulunduğu yerde düzen, güvenlik ve merhamet vardır. Bugün bile dünyada pek çok düşünürün Türk adalet anlayışını örnek göstermesi boşuna değildir. Buna rağmen içeriden Türk’e husumet besleyenlerin varlığı, aslında Türk milletinin büyüklüğünün ispatıdır. Böyle bir millete düşmanlık etmek, bu milletin kimliğine saldırmak; ne büyük bir nankörlük, ne büyük bir haksızlık ve ne büyük bir basiretsizliktir!
Ne mutlu Türküm diyene...
