USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Babacan'ın 'karne’sine bir göz atalım

15-02-2022

Gelin, birlikte Ali Babacan'ın 'karne’sine bir göz atalım

- Telekom, Tüpraş, Petkim, Tekel, bankalar Ali Babacan döneminde nasıl elden çıkartıldığını,

-50 milyar dolarlık özelleştirmenin nasıl yapıldığını,

-Türk bankacılık sektörünün yüzde 50'si, İstanbul Borsası'nın yüzde 60'ının nasıl yabancıların kontrolüne geçtiğini,

Tütün ve sigortacılıkta yabancıların nasıl yüzde 80'lere yakın oranda hakim konuma ulaştığını,

-Döviz geliri olmayan şirketlerin de dövizle borçlanmalarının önünü açtığını,

-Kıblesini IMF’nin teşkil ettiği
neoliberal politikaların esiri olduğunu sıcak para balonuyla ülkeyi borç batağına soktuğunu,

2013'te 130 milyar dolar düzeyindeki Türkiye'nin toplam brüt dış borcu, 2015'in ikinci çeyreği sonunda 408 milyar dolara nasıl çıktığını,

-Özel sektörün borcu aynı dönemde 43 milyar dolardan 287 milyar dolara nasıl yükseldiğini,

-Toplam borç yüzde 213, özelin borcu yüzde 567 oranında arttığını,

Türkiye'nin döviz açığı 85.5 milyar dolardan 385 milyar dolara yükselerek, Yani yüzde 350'lik bir artış olduğunu,

-Borçlanma ve sıcak para yüzünden Türkiye'nin aldığı krediler 80 milyar dolardan 211 milyara nasıl çıktığı, Ülkeye gelen sıcak para 24 milyar dolardan 144 milyar dolara nasıl yükseldiğini,

2002 yılında vatandaşın bankalara borcu 6.6 milyar lira düzeyindeyken 2015 yılı sonunda bu tutarın 384 milyar liraya çıktığını,

-Babacan'ın temellerini attığı ve uygulayıcısı olduğu borçlanma ekonomisi hem ülkeyi, hem özel sektörü, hem de vatandaşı borca nasıl batırdığını,

Sıcak para için Irak'ın işgaline destek çıktığını,

-Parayı betona gömdüğünü,

-Döneminde ülkede gırla yolsuzluk, hukuksuzluk yaşandı ama o üç maymunu oynadığını,

-FETÖ'nün Ergenekon kumpasına uğramış gazeteciler hakkında:

“Hiçbiri yaptığı işinden dolayı değil, silahlı, illegal örgütlerin bir parçası olduklarından dolayı tutuklular. Gazeteci olmak kimseye diğer alanlarda suç işleme hakkı vermiyor” yanıtını verdiğini,

-Özgürlük mefhumunu ve basın hürriyetini bugün dilinden düşürmeyen aynı Babacan,

Tam bağımsızlığı savunan Atatürkçü insanların bilgisayar ve telefonlarına çocuk ****su yüklenerek kumpas kurulurken, Kemalist askerî öğrenciler şok mangası adı altında
FETÖ'nün işkencelerine uğrarken, Ali Tatar, Abdülkerim Kırca, Berk Erden onurundan intihar ederken,

Merhum (bazı iddiaları muaf tutarak) Türkan Saylan ve İlhan Selçuk hasta halleriyle iftiralara uğrarken, Ergenekon'un kasası denen Okkır kansere yenik düşüp can verdiğinde cenazesini belediye kaldırırken, Kozinoğlu "şüpheli" bir şekilde hayatını kaybederken, Atatürk'ün Nutuk'u suç unsuru sayılırken,

Ali Babacan Türkçe Olimpiyatlarında terör örgütü elebaşı, sümüklü, cahil bir ilkokul mezunu olan Fethullah Gülen'e övgüler düzdüğünü,

2014 yılında, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda 25 yaşındaki Astsubay Nejdet Aydoğdu, Diyarbakır’da, pazardan hamile eşinin canı çekti diye meyve alırken ensesinden vurulup kahpece şehit edilirken, PKK yollarda kimlik kontrolü yaparken, askere kışladan çıkma izni verilmezken,

Teröristlerle pazarlık için masaya oturulurken, T.C tabelaları ülkenin her yerinden kaldırılırken, çözüm sürecinde yüzlerce şehit vermişken
Babacan: 2015 yılında "Çözüm süreci inatla devam edecek"
açıklaması yaptığını bilerek
tüm bunları yaşanmamış sayarak,
6’lı yuvarlak masada yer verilmiş diye Babacan ve kadrosuna, kendisi dahil kadrodan kaçının İskilipli ile Seyid Rızaya “hain” dediklerini, Kureselcilerin en büyük Truva atlarından biri olduğunu da bile bile,
bu karneye “Teşekkür”mü verelim?

Yuvarlak masada
5 saat, 15 dakika süren toplantı sonucunu 28 Şubat’ta açıklamak istemelerinin sebebi çok manidar değilmidir?

Yeni dönemde kurulacak koalisyonda, herkesin devlet hizasına gelmek zorunda olduğunu, aksi takdirde kendilerinin de yok olacağını çok iyi bilmektedirler.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?