USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Dünyada ve Türkiye’de Ekonomik kriz gerçekleri

14-07-2022
Dünyada son yaşanan krizler incelenmiş 
ve ortak noktaları tespit edilmeye çalışılmıştır.
Ulaşılan bulgular, bu krizlerin benzer özellikler taşıdıklarıdır.
En önemli ortak payda ise krizin, çıktığı ülkeyle sınırlı kalmayıp diğer ülkelere de yayılma gösterdiğidir.
Yayılma etkisini artıran faktörler;
ülkelerin finansal serbestleşme politikalarını benimsemeleri, finansal küreselleşme, 
bölgesel bütünleşmeler, uluslarüstü kurumların yaptırımları, teknoloji, iletişim alanında yaşanan gelişmeler ve finansal yenilikler olarak tespit edilmiştir.
Bu etkenler; ülkeler arasındaki ticari ve finansal bağlantıların artmasını, ülkelerin giderek birbirlerine daha bağımlı hale gelmesini ve krizlerin çıktığı ülkeyle sınırlı kalmayıp diğer ülkelere yayılmasını sağlamaktadırlar.
Bu dinamiklerde bir değişme olmaması durumunda bundan sonra yaşanması muhtemel krizlerin de benzer bir yayılma göstererek diğer ülkeleri etkisi altına alması kaçınılmaz bir sonuç olarak gorulmektedir.
Ekonomik krizin tarihi, ekonominin tarihi kadar eskidir.
Ekonomik faaliyetlerin başladığı andan itibaren ekonomik bir krizin doğma ihtimali vardı.
Bu ihtimal üç kere tüm dünyayı içine alacak kadar büyük ölçüde gerçekleşmiştir.
Bunların ilki 1929 yılında başlayan ve 1940ların ortasına kadar süren Büyük Burhan’dı. Büyük Buhran, I. Dünya Savaşı, deregülasyon politikaları, yatırımcı ve tüketici davranışlarına kadar pek çok etken ile başlamış, regülasyon politikaları ile son bulmuştu.
OPEC Krizinin, regülasyon uygulamaları ile son bulmasına rağmen deregülasyon politikalarına tekrar dönülmesine neden oldu.
2008 küresel mali krizi yine deregülasyon politikalarının neden olduğu bir kriz olmuş ve regülasyon politikaları bertaraf edilmeye çalışılmaktadır.
Çalışmada bu üç krizin nedenleri ve uygulanan ant-konjonktürel uygulamalar ele alınmıştır. Böylelikle krizlerin ortak nedenleri ve çözüm yöntemlerinin görülmesi hedeflenmiş 
ve bu gerçekleştirilmiştir. 
Ülkelerin gücü, sağlam temeller üzerine kurulmuş ekonomilerinden gelir.
Ulusal paraların değerli oluşu, katma değeri yüksek üretim yapılması, tasarruf yaratabilme ve bunu yatırıma dönüştürebilme kabiliyeti, yabancı yatırımcılar için potansiyeli yüksek bir liman olmak, kamu harcamalarının doğru ve etkin şekilde yönetilmesi, ihracat ve ithalat dengesindeki uyum gibi kriterlerin hepsi, güçlü bir ekonomiden bahsedebilmek için yeterlidir.
Bu kavramlar bir halkaya benzetilecek olursa, hepsi bir arada ve uyum içerisinde birbirine bağlı olmalıdır. Bu halkalardan birinde yaşanacak bir kopukluk, domino etkisi yaratacak ve diğer tüm halkaların işleyişine olumsuz etki edecektir.
Ülke’nin yapısal reformların gerekliliği;
tekrar bir kriz sarmalına girilmesinin önlenebilmesi için ivedilikle üzerinde 
durulması gereken hususlara gelince: 
-Türkiye, kendi kendine yetebilen bir ülke konumuna getirilmelidir.
-Kaynakların etkin şekilde kullanımı sağlanmalı, hammadde ithalatına başvurmadan önce katma değeri yüksek mal üretimi gerçekleştirilmelidir.
-Sanayileşmeye gereken önem verilmeli, bu hususta gerekli teknolojik ve AR-GE yatırımları desteklenerek teşvikler verilmelidir.
-Dış borç alma sınırlandırılmalı, tasarruf ilk hedef olmalıdır.
-Bankacılık kesiminde yeterli mevduata ulaşılmadan kontrolsüz kredi verilmemelidir.
-Ekonomi, siyasi çıkarlara alet edilmemelidir.
-Yabancı sermayenin spekülatif amaçlarla değil de uzun vadede ülkeye kazandırılması sağlanmalıdır.
Buradan hareket ederek,
Tamamen illizyondan, 6+1+1’den oluşan 
ittifak cephesinin,
Tarafgir yaklaşımı, 
Türklük ve Türk kavramı ile sorunlu,
Toplumsal barışı dinamitleyici mutabakatlarıyla
daha önce sergiledikleri siyasi icraatlarından anlaşılacağı üzere, 
bir kez daha sorgulanması ekonomik krize sağ duyuyla hareket edilmesi ülkenin çıkarları açısından tarafgir ve seçici yaklaşımın bir yana bırakılarak,
en az 10 Millî partinin birleşerek yeni bir ittifak
Milliyapı ittifakının kurulması çalışmalarının gerekliliği ve haklılığı açıkça görülmektedir...
Halk Kürsüsü Derneği bu ihtiyacı ve lüzumu çok önceden görerek, tüm diğer faaliyetleri içinde
en 10 partili Milliyapı çalışmalarına 4 yıl önce fiili olarak başlamış, bugün itibari ile de,
fiilide kesin olarak 15 partili olarak,
Milliyapı ittifakının kurulmasını sağlamıştır.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?