USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İşte 'O seçim' bu seçim! Kararını ver...

İşte 'O seçim' bu seçim! Kararını ver...
27-05-2023
Kendimi bildim bileli her seçim öncesinde, ''bu seçim tarihi seçim', 'bu sıradan bir seçim değil', 'tarihimizin en önemli en kritik seçimi' sözlerini sıkça duydum, sizler de duymuşsunuzdur. İşte o tarihi seçim gerçekten de bu seçimdir...
21 yıllık bir AKP iktidarının bizleri ve ülkemizi Erdoğan'ın dediği gibi; 'Neredennn nereye' getirdiği malumunuz! 21 yıl dile kolay, Cumhuriyet tarihimizin 4'te biri yani çeyrek asır... Bu 21 yılda yaşananlar yazılmaya kalksa kaç tane kitap, kaç tane roman olur bilmem ama olan, boşu boşuna yitip giden yıllarımıza, insanlarımıza, değerlerimize ve kazanımlarımıza oldu.
FETÖ ile birlikte yaptıkları kıyımlar, Ergenekon, Balyoz kumpasları, kumpaslarda yıllarca hapislerde çürütülen Atatürkçü vatanseverler, hayatına kıyanlar... FETÖ elebaşına başta Erdoğan olmak üzere AKP'lilerin koro halinde yaptığı güzellemer, davetler, hasretler... Velhasılı, yine Erdoğan'ın dediği gibi, 'ne istedilerse' verdiler! Taa ki 17-25 Aralık'ta birbirlerine düşüp ayrılana kadar. Sonra Bank Asya'nın önünden geçen kim varsa başlayan cadı avı ve sonunda göz göre göre gelen 15 Temmuz darbe girişimi...
FETÖ ile işleri bitince HDP ile yürütülen ve adına çözüm süreci dedikleri yıkım sürecinde yaşananlar... O ihanet sürecinde AKP'lilerin teröristbaşına ve PKK'ya yaptıkları güzellemeler, Oslo'da, İmralı'da yapılan görüşmeler, PKK'lıların ellerinde silahlarla hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda konvoylarla şehirlerimizden geçip Suriye'ye gitmesi, sınırımızda kurulan çadır mahkemeleri, hakimlerin teröristlerin ayaklarına getirilmesi, silahların gömülmesine seyirci kalınması, bugün terörist dedikleri Salih Müslim'in kırmızı halılarla karşılanıp ağırlanması... Yüzlerce böyle örnek varken, bugün 'sütten çıkmış Ak kaşık' yine AKP oluyor!
Önce Atatürkçü laikler, sonra birlikte Atatürkçüleri kırdırdıkları FETÖ'cüler, daha sonra da birlikte ihanet sürecini yürüttükleri HDP düşman ilan edilip şeytanlaştırılmıştı. Plan tıkır tıkır işliyordu ve şimdi yeni bir dost müttefik lazımdı Erdoğan'a... 15 Temmuz'a kadar birbirlerine ağza alınmayacak hakaretler, suçlamalar, ithamlarda bulunan Bahçeli ve Erdoğan hepsini unutarak, Cumhuriyet tarihinin en gerici, faşist, baskıcı, ittifakını kurdular. 
Ve yeni müttefik eski düşman hatta saatini bile 17/25'e sabitleyen Bahçeli'nin isteğiyle Erdoğan'ın uymadığı ve tanımadığı Anayasa, Erdoğan'a uyduruldu! 2017'de mühürsüz zarfların sayıldığı tartışmalı referandum ile bu ucube sisteme geçilmiş oldu. 
Gerici Cumhur İttifakı'nın deyimiyle Başkan Erdoğan, 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 'Bu kardeşinize verin yetkiyi bakın dolarla, faizle nasıl mücadele ediliyor' derken dolar 4,50 idi... Millet yine verdi yetkiyi ve gördü etkiyi. Ve o tarihten itibaren ekonomik buhran, pahalılık, enflasyon, döviz krizi ve çöküş derinleşerek devam etti... 2019'daki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimini İmamoğlu'nun elinden çalmaya kalktıklarında millet bunlara ilk tokatını attı ve tarihi bir farkla İmamoğlu'nu ikinci kez seçti. AKP'nin 25 yıldır yiye yiye bitiremediği İBB ve Ankara Büyükşehir belediyeleri milletin tokatıyla ellerinden gidiverdi. O günden beri bu yenilgiyi içlerine sindiremeyen AKP-MHP baskı, yalan, iftira, kumpas, şantaj ve en son montaj siyasetini artırarak sürdürüyor. 
Her yıl yaşanan orman yangınları, yangın söndürme skandalları, sel felaketleri, maden faciaları, yüzyılın deprem felaketinde yiten canlarımız, Kızılay'ın depremde insanlar çadır beklerken çadır satması... AKP'li yılların en çok akıllarımızda kalacak acı olayları olacak. Aslında yazacak, söylenecek, hatırlatılacak binlerce skandal var ama ben AKP'li bu yılları kısaca, yalan, talan ve algı operasyonlarıyla geçen boş yıllar olarak niteliyorum. Ömrümüzün en güzel yıllarını çaldılar ama çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini kurtarmak bizim elimizde...
Gelelim gerçekten tarihimizin en kritik, en önemli seçimine... Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir seçim, böyle adaletsiz, eşitsiz, dengesiz olmamıştır. Hiçbir seçimde, bu kadar yalan, bu kadar iftira, bu kadar kumpas, bu kadar entrika, bu kadar küfür, hakaret, itham olmamıştır. Hiçbir seçimde iktidar ve parti devleti haline gelen devlet gücü birlikte kullanılmamıştı. Hiçbir seçimde basın ve medya bu kadar yalan, dolan, montaj, kurgu ve kumpasa alet edilmemişti. Hiçbir seçimde terör örgütlerinin reklamı yapılmamıştı. Hiçbir seçimde bir cumhurbaşkanı montaj ve sahte olduğunu bildiği halde rakibini teröristlerle işbirliği yapmakla suçlamamıştı. Üstelik o sahte videoyu mitinglerde, televizyonlarda, canlı yayınlarda milyonlara izletmemişti. Hiçbir seçim böyle kirletilmemişti... 
Kendi geçmişleri terör örgütlerine yaptıkları güzellemelerle doluyken, montaj değil gerçek video ve beyanatları ortadayken, üstelik Hizbullah terör örgütünün uzantısı HÜDAPAR'ı kendi listelerinden milletvekili seçtirenler şimdi Kemal Kılıçdaroğlu'nu teröristlerle işbirliği içinde gösteriyor. 21 yılın sonunda, ekonomiyi getirdikleri durum ortadayken, millete vaadecekleri hiçbirşey kalmadığı için bu iftira kampanyasını tercih ettiler. Koro halinde devletin bütün gücünü kullanarak, satın aldıkları medyayı alet ederek milleti kandırmayı seçtiler. Bir kısmını da bu kara kampanya ile kandırmayı başardılar.
Baskı, korku, yalan, iftira kampanyaları yetmezmiş gibi, halkın vergileriyle yayın yapan tamamen taraflı TRT seçim sürecinde Erdoğan'a 48 saat Kılıçdaroğlu'na ise sadece 32 dakika yer verdi. Zaten medyanın yüzde 95'ini elinde bulunduran AKP iktidarı bununla da yetinmedi. Kılıçdaroğlu'nun seçim vaadlerini duyurduğu SMS'lere bile BTK tarafından yasak getirdi. Aynı BTK, Cumhur İttifakı'nın vatandaşlara gönderdiği SMS'lere isi sesini çıkarmadı.
Ama bu kadar devlet ve medya gücüne, orantısız, eşitsiz, adaletsiz seçim kampanyasına rağmen ilk turda kazanamadılar. Şimdi ikinci turda ellerinde yalandan başka verecekleri hiçbirşey kalmadığı için aynı kampanyayı yürüttüler. Yüce Türk milleti bu yalan ve iftiraların cevabını 28 Mayıs'ta sandıkta verecektir. Tıpkı İstanbul'da iptal ettirdikleri seçimlerde olduğu gibi...
Sonuç olarak, bu kadar yalan, iftira, kumpas, montajla adeta dayak atılan sayın Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazansa da kaybetse de bana göre seçimin gerçek kazananıdır. Tarihin en adaletsiz ve eşit olmayan seçiminde, bıkmadan, usanmadan kendini milletine adayan, çocuklarımızın geleceği için kendini tüm saldırılara siper eden Kılıçdaroğlu seçimin gerçek galibidir. Bizlere düşen ise bu tarihi seçimde sandığa gidip oy kullanmak ve oylarımıza sahip çıkmaktır. 
Ya, karanlık Ortadoğu bataklığı.
Ya, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyet'i.
Kararını ver Türkiye...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?