USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GAZETECİ, GAZETECİYE NEDEN SANSÜR UYGULAR?

13-09-2021

Geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'nin 27. olağan genel kurulu, yaşanan skandallarla tarihe kara bir leke olarak geçmiştir...

Anayasa’nın 28. Maddesi sansür karşısında oldukça net: “Basın hürdür, sansür edilemez.” 

Basın Kanunu’nun 3. Maddesi de yine Anayasa’nın 28. Maddesi’nde olduğu gibi “Basın özgürdür” ifadesiyle başlıyor...

Gazeteci; tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. 

Ülkemizde maalesef basına uygulanan sansür ve engellemeler her geçen gün her alanda artmaya devam ediyor. Hal böyleyken, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'nin 27. olağan genel kurulunda, sarı basın kartı sahibi gazeteciler dahi genel kurulun yapıldığı salona sokulmadı! Hem de bizzat kendi haklarını savunmakla görevli olan GGC Başkanı tarafından içeriye alınmadılar…

Hem de yüzlerce polis, güvenlik önlemleri, silahlar, joplar, polis kameraları, gerginlik, stres, kaos ortamı altında, hem de bizzat Başkan tarafından kapının önünde, küfür ve hakaretler edilerek…

Sabahın erken saatlerinde kongreye katılmak için büyük bir heyecanla salona gelen gazeteci meslektaşlarım, kongrenin yapılacağı salonun etrafında alınan güvenlik önlemlerini gördüklerinde adeta şok geçirdiler…

Salon etrafında otobüsler dolusu çevik kuvvet ile yüzlerce polisi gördüğümde, şu soruyu sordum kendi kendime: ‘Savaşa mı gidiyoruz ne oluyoruz?..

Ayrıca, salonun etrafında gruplar halinde toplanan ne oldukları, kim oldukları meçhul, gayrimeşru tiplerin cirit attığı bir ortamda, daha salona girmeden başlamıştı aslında gerginlik…

Mevcut Başkan ile Gazeteci Levent Özkurt’un yarışacağı kongreyi takip etmek için gelen gazeteciler, salona alınmayacaklarını öğrendiklerinde ikinci şoku yaşadılar. İki başkan adayı seçim öncesi üye olmayanların alınmayacağı konusunda anlaşmışlardı evet… Ancak, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahip olan gazetecilerin, kendi haklarını savunmakla görevli olan GGC’nin kongresine alınmaması tam anlamıyla bir ‘sansür’dür…

Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının başlıca yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu haklar anayasal güvence altındadır. Yani, skandalın ve sansürün yanı sıra hem insan haklarına hem de anayasaya aykırıdır.

Gazetecileri kongreye sokmamak için kapının önünde olağanüstü önlem aldıran ve olağanüstü çaba sarfeden başkan, bu da yetmezmiş gibi meslek büyüklerine ağza alınmayacak küfür ve hakaretler savurdu!..

Başkan adayı Levent Özkurt ise, gazeteci arkadaşlarının içeriye alınması için elinden gelen her türlü çabayı gösterdi. Mevcut başkan ile görüşmelerinden sonuç alamayınca, bunun bir anayasal hak olduğunu anlatmak için şehrin en yetkili makamı olan Vali beyi aradı. Üç kez aramasına rağmen telefonuna yanıt alamadı. Daha sonra emniyet güçleri ile görüştü ancak oradan da sonuç elde edilemedi. Bunun üzerine mevcut başkanın göstermesi gereken olgunluğu göstererek, bir olay çıkmaması ve gerginlik yaşanmaması için salona tek başına girerek adaylıktan çekildiğini açıkladı.

Bu kararın ardından imzalarını geri çeken gazeteciler de durumu protesto ederek salondan ayrıldılar. Bir tarafta, basının sıkıntılarını, sorunlarını, haklarını savunmak yerine üç dönemdir kendi koltuğunu, saltanatını, bekasını korumayı yeğleyen ve korkusundan gazetecilerin kongreyi takip etmesini bile engelleyen, yüzlerce polisi güvenlik gerekçesiyle meşgul eden bir başkan…

Diğer tarafta gazeteci meslektaşlarıyla birlikte demokratik bir yarış için kader birliği yapan, günlerdir onların daha iyi şartlarda çalışmaları için yapacakları projeleri anlatan, gece gündüz demeden mücadele edip, kazanacağı bir seçim gününde, heyecanla geldiği kongrede yine arkadaşlarının zarar görmemesi için kendini feda ederek adaylıktan çekilen bir başkan adayı…

Şimdi buradan meslektaşlarıma sormak istiyorum:

İki arkadaşımızın başkanlık için yarışacağı kongrede, kendi meslektaşlarının, meslek büyüklerinin ve basın emekçilerinin üye olsun olmasın içeriye alınmaması sansürün ağababası değil midir?

Gazeteci arkadaşlarımız bir habere, bir olaya, bir toplantıya gittiklerinde davet edilsin, edilmesin girip haber takibi yapabiliyor ise, gazetecilerin kongresini takip etmelerinde ne sakınca vardı?

Mevcut başkan, bu seçimde neden korkmuştur da, valiyi emniyeti alarma geçirerek, yüzlerce polisi o salonun önüne yığdırmıştır?

Mevcut başkan, hangi ruh haliyle bu seçime gelmiştir ki, meslektaşlarına, meslek büyüklerini, kapının önünde çevik kuvvet polisleriyle karşılamış, kapının önüne set çektirmiş, gazetecilere hakaret ve küfür etmiş, içeriye almamak için olağanüstü çaba göstermiştir?

Mevcut başkan, tarihe kara bir leke olarak geçen bu kongreden sonra, herhangi bir toplantıya, kongreye, haber yapmak için giden gazeteci meslektaşları bundan sonra içeriye alınmadığında onların haklarını nasıl savunacaktır? Kendisi bizzat gazetecileri kongreye almayarak sansür uygulayan başkan, yarın başka bir yerde yaşanacak ve emsal olacak bu karardan sonra sizlerin hakkını nasıl koruyacak?

Bir soru da sayın Vali ve Emniyet Müdürüne sormak istiyorum; Yüzlerce polis, çevik kuvvet ekiplerinin sevk edildiği ve adeta kuş uçurtulmadığı kongre salonu etrafında alınan bu önlemler rutin bir uygulama mıdır? Yoksa, alınan bir ihbar veya başvuru mu söz konusudur?

Son olarak, başkan adayı arkadaşım Levent Özkurt’a,  adaylık süreci boyunca ve seçim gününde yapılan o kadar tahrik ve haksızlığa rağmen, gösterdiği olgunluk, sağduyu ve dik duruş nedeniyle teşekkür ederim. Doğru duvar yıkılmaz kardeşim, adalet er veya geç yerini bulur, bana göre meşru olmayan bu seçimin esas galibi sensin… O kaos ortamında yapılacak en doğru şeyi yaptın ve gönüllerin başkanı oldun, yolun açık olsun…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?