Evden dışarı çıktığımda “mecburen” maske takmaktayım. Asansördeki aynada maskeli halime bakınca bu halime gülmekteyim. Dünyada bir “tiyatro” oynanıyor ve ben de bu oyunun bir parçasıyım. Bu oyunu bozmaya gücüm yok. Geçenlerde Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüb Akbulut Bey’in koronavirüs dolayısıyla alınan “tedbirlerle” ilgili açıklamalarını dinledim. Ülkemde yürekli bir insan ve hukuk adamı olduğunu görmenin huzurunu yaşadım. Kendisi de o konuşmasında “muhtemelen işimi kaybedeceğim” diyordu. Dediği kısmen oldu. “Geçici olarak” görevden uzaklaştırıldı. Temennimiz bu uzaklaştırmanın “geçici” olmasıdır. Zira bu ülkenin bu gibi duyarlı, bilgili ve vatanperver görevlilere ihtiyacı var.
Bu yazımızın konusu maske… Siz şu tuhaflığa bakın, eskiden dışarıda maske takanlara “suçlu” gözüyle bakılıyordu, şimdi maske takmayanlara “suçlu” gözüyle bakılıyor.
Kovboy filmlerinde vardı; posta arabası, tren, banka soyanlar, maske takar, öyle icra-i faaliyette bulunurlardı. Hırsızların alâmet-i farikaları “maskeli” olmalarıydı. Gel zaman git zaman, devran değişti, 2020, 2021 oldu. Bütün dünya “maskeli” hale geldi.
Zaman zaman aklıma gelmekte. Bu “maskeli devrede” en çok polislerin işi zorlaştı. Öyle ya, diyelim hırsızlığı kameradan tespit ettiler, peki hırsızın kimliğini nereden bilecekler? Bir tek gözleri görünüyor. Gözlerinden mi tanıyacaklar. Görünen o ki bu “maskeli devrede” en çok hırsızlar, soyguncular rahat nefes aldı. Onların işleri kolaylaştı.
Bez ve diğer kumaşlardan yapılmış maskenin devri bitecek. Maskeler indirilince herkesin çehresi açığa çıkacak. Zor olan yüzünde maske olmamasına rağmen “maskeli” suratla dolaşanları teşhis ve tespit etmek, onların “gerçek çehresini” keşfedebilmek.
Adam iliğine kadar İslâm düşmanı. İçi kinle dolu. Ancak dış görünüşü ve sözleri itibariyle sofu gözükmekte. Böyleleri öylesine çok ki. Son bir buçuk asırdır âlem-i İslâm’ı perişan ettiler. Bu “maskeliler” ve “bin bir suratlılar” her yerdeler, her kademedeler, her mevkideler… Bunları teşhis için çok kuvvetli bir “iman dürbününe” sahip olmak gerek. İşte o kuvvetli iman dürbünü ve gözlüğü ile bakanlar; o dışı yeşil içi kırmızı olanları, içi başka dışı başka olanları, olduğu gibi görünmeyip, göründükleri gibi olmayanları teşhis edebilmekte, dolayısıyla onlardan uzak durmakta…
Rabbimiz (C.C.) işte o görünürde yüzlerinde maske olmadığı halde ruhları maskeli olanları bizlere haber vermiş. Pek çok surede onlardan bahsetmiş, hatta Kur’an-ı Azimüşşân’da “Münafikûn” Suresi bile var. Yerimiz mahdut. O ayet-i kerimeleri merak edenler Kur’an-ı Azimüşşân’a baksın. Ben yalnızca Bakara Suresi’ndeki şu ayet-i kerimenin mealini arz edeceğim. Bakınız münafıklar, yani İslâm toplumu içindeki ruhu maskeliler neler diyor, neler yapıyorlarmış: “(Bu münafıklar) Müminlerle karşılaştıkları vakit, ‘(Biz de) iman ettik’ derler. Hâlbuki kendilerini saptıran şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise, ‘Biz sizinle beraberiz, biz ancak onlarla (müminlerle) alay ediyoruz’ derler.” (Bakara / 14)
Kur’ân-ı Azimüşşân baştan sona mucizedir. Bu ayet-i kerimeyi dikkatlice okuyanlar, bir mucizeye daha şahitlik edeceklerdir. Bu surenin ismiyle alay edip, “Bakara-makara” diyenler, araba farının üzerine tutulması ile yolun ortasında kalan tavşanlar gibi açıkta kalakalmışlardır. Onlar açığa çıkanlar. Bir de kendilerini ustalıkla gizleyenler var. Onları teşhis için, îmanı öylesine kuvvetleştirmek lâzım ki, röntgen cihazı, tomografi cihazı gibi, baktığı vakit o insanları iliklerine kadar görebilsin, gerçek mahiyetlerini keşfedebilsin.
İşte en çetini de o ruhu maskelilerin çok usta olanlarını keşfedebilmektir. Onlardan bir kısmı dünyamıza zarar verirken, bir kısmı da âhiretimize zarar vermektedir. En tehlikelisi de bunlardır. Bu gibilerden FETÖ elebaşısı iyot gibi açığa çıktı. Ancak hâlâ açığa çıkmayanlar var.
Şimdi maske takmak moda. Karanlık suratlar aramızda serbestçe dolaşıyor. Bu bizim gözümüzü açmalı. Yarın maskeler indirildiğinde, yüzlerinde hâlâ görünmez maske ile dolaşanları tanımak lazım. Onlar ise ancak takva ile zînetlenmiş kuvvetli bir imanla tanınabilir.
