Geçmişten bugüne, her seçim döneminde siyasetçiler, dini siyasete alet ederek basamak aracı olarak kullanmışlardır.
Bunun bir çok örneğini geçmiş tarihimizden öğrenebilirsiniz…
Türkiye’de bu akım rahmetli Necmettin Erbakan ile başladı…
Erbakan, siyaset noktasında havayı iyi koklayan nerde ne söyleneceğini bilen bir lider idi.
Ülkenin neresinde miting yaparsa yapsın, yüz binler mutlaka o mitinge gelir destek verirdi.
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin elbette din eksenli siyasi bir lideri olmalıydı.
İşte Erbakan Hoca buna soyundu…
Tek başına hiçbir zaman ülkeyi yönetmek kendisine nasip olmadı ama bir çok kez hükümet ortağı olarak devlet yönetiminde yerini aldı.
Renkli bir kişiliği, mizahi bir yapısı vardı..
Çocukluğuma denk gelir ama elinde kadayıf tepsisi ile meclise girip kadayıfın üstü pişmiş altı pişmemiş, son derece anlamlı bir esprisi vardı.
Neyse; Saadete gelelim…
Sivri çıkışları ile gündem yaratmayı bilen Erbakan hoca hükümet ortağı oldu, emeklilere hiç bir hükümetin yapamayacağı bir şey yaparak maaşlarına yüzde elli zam yaptı.
Şu mesajı verdi;
Sizin sayenizde iktidar oldum, bana oy verdiniz, bende bunun mükafatı olarak maaşınıza yüzde elli zam yaptım…
O zamanlar Erbakan hocanın yaptığı bir devrimdi.
Ne de olsa din eksenli siyasetin içine bir kere girmişti.
Namazlı niyazlı, hacılı hocalı, imamlı cemaatli herkes artık oyumuz Erbakan’a diyordu.
Hoca bam telinden yakalamıştı, oy devşirip gündemde kalmayı…
Nerden nereye geldik?
Yine dik eksenli siyasetin içinde olan hafız, ben milli görüş gömleğini çıkarttım, dedi.
O yıllarda Erbakan hoca yaşıyordu, bir çok eleştirilerde bulundu ve hafızın Siyonistlere hizmet ettiğini bir kapalı miting alanında deklare etti.
Bugüne gelirsek …
Değişen bir şey yok…
Din eksenli siyaset devam ediyor.
