Sinsi, tehlikeli, hissettirmiyor ama bulaşıcı…
Yakalandığını hissetmiyorsun. Kuru öksürük ve burun akıntısı ile başlıyor. Siz gribim ya da nezleyim diye önemsemiyorsunuz. Hafif ateş ve baş ağrısı da cabası.
Böyle başlıyor bu mikrop, sonra tüm vücudunu etkisi altına alıyor. Süreç ise çok kısa. Vücudunu etkisi altına alıyor. Corona virisüne yakalanan nasıl ölüyor biliyormusunuz?
Hastanede tecrit altına alındığı sırada çaresiz bir şekilde ölüyor. İşin en acısı hasta bu virüsün yüzünden boğularak ölüyor, solunum yolları işlevini kaybediyor. Ailesini çoluğunu çocuğunu, kızını, damadını, torunlarını göremiyor, sadece telefondan biri birlerine veda ediyorlar. Kiliseye gidemiyor, cenazesine katılamıyor…Avrupa'da durum bu…
Peki biz ne alemdeyiz? Nasıl ve ne derece önlemler aldık? Bu noktada ne kadar başarılıyız bunu tahmin edemiyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın her açıklamasını pür dikkat dinliyoruz, fakat öğüt ve tavsiyelere uyuyormuyuz, bu noktada kendimizi sorguluyormuyuz…
Ya da… Yaşadığımız kentin belediye başkan ve yetkilileri üzerine düşen görevi yerine getiriyorlar mı, yönettikleri kentte gerekli önlemleri alarak vatandaşın sağlıklı bir şekilde sokakta gezmelerini sağlayabiliyorlar mı? Bu soruların ardı arkası kesilmez ama bildiğim bir şey var… Zor günler bizi bekliyor…
