USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Özgür Özel'den 'dokunulmazlık' açıklaması: 'Bir ben kaldım, beni de atsın hapse'

Son dakika haberi... CHP lideri Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yaptığı açıklamada

Özgür Özel'den 'dokunulmazlık' açıklaması: 'Bir ben kaldım, beni de atsın hapse'
02-07-2025 19:38
02-07-2025 21:15
İZMİR
Google News

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 137 kişinin gözaltına alınmasıyla ilgili CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde açıklama yapıyor.

Özel'in açıklamalarından satır başları şu şekilde: 

"Gündüz yaptığım konuşmama ilave söyleyeceğim bir şey yok. Şu kadarıyla özetleyebilirim: Hiçbir yerel yöneticimiz İstanbul’da da olsa, burada da olsa yargılanmaktan, hesap vermekten muaf değil. Buna bir itirazımız yok. Bunu aylardır söylüyoruz. Yeter ki yargılama adil olsun, hızlı olsun. Savunma hakları kısıtlanmasın. Kamu görevlileri suç sayılacak yöntemlerle bu davaları ilerletmeye çalışmasınlar. Özellikle de tutuksuz yargılama esas olsun. Bugün bütün hukuk fakültelerinde tutukluluk tedbirinin çok istisna, tutuksuz yargılamanın ana kural olduğu öğretiliyor. Ancak geçtiğimiz 100 günlük pratikte İstanbul’da gördüklerimiz bu konuda bizi endişelendiriyor. Burada inanılmaz şişirilmiş rakamlarla… Yani bir şirketten bahsediyor, o şirkette yönetim kurulu üyeliği yapmış herkes gözaltında. Oysa biliyorsunuz veya bu böyle çıkacak ki o kişilerin hiçbir sorumluluğu olmayacak. Sorumlu olanların başka sorumlulukları olacak. Ama yönetim kurulu üyesi diye o şirkette, siz şirketin bütün yönetim kurulu üyelerini gözaltına alamazsınız. Çok sayıda kişinin gözaltında olduğu devasa bir operasyon görüntüsü verilmek isteniyor. Bu işin sonunda da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çok sayıda şu anki görevlerinde bulunan, geçmişte başka görevlerde bulunmuş kişiler gözaltındalar. Bunun bir an önce sonlanmasını, yargılanacak olanların tutuksuz yargılanmasını, bu algı operasyonuna yönelik şişmiş 150 kişilik filan meselenin de normal sınırlar içinde değerlendirilmesini bekliyoruz.”

“TUTUKSUZ, ADİL, HIZLI, ŞEFFAF YARGILAMA İSTİYORUZ”

“İzmir’in geçmiş pratiğinde Sayın Aziz Kocaoğlu’nun 379 yılla 33 suçtan yargılandığını, tutuksuz yargılandığını, teker teker her bir suçlamadan yargı önünde beraat ettiğini hatırlayalım. O gün bir tutuklama yapmış olsaydınız, İzmirlinin ‘Beni yönetsin’ dediği kişiye İzmir’i yönettirmemiş, sonuçta da beraat edecek olan kişiye boşu boşuna bir sürü hapis yatırmış, yakınlarına da zulmetmiş olurdunuz. Böylesi bir somut örnek de varken, biz tutuksuz yargılama; adil, hızlı, şeffaf bir yargılama bekliyoruz. Bunun üzerine en sonunda kamuoyunu da ikna edecek bütün somut delilleri ortaya koyacak şekilde bir suç varsa, suçu işleyen zaten cezasını çeker. Onun arkasında kimse durmaz. Ama buradan bir suç varlığını bütün herkesin üzerine örtmek ve ‘İçlerinden birileri mutlaka suçlu’ deyip herkesi zan altında bırakmak değil, en hızlı ve en adil yargılamanın tercih edilmesini bekliyoruz. Gündüz de söyledim, eksik kalmasın. Her ikimiz de Bornova Anadolu Lisesi mezunuyuz Tunç Başkan ile. Siyaseten ayrı düşmüş olabiliriz, tartışmalar olmuş olabilir. Ama bizim aramızdaki hukuk, siyasi rekabetin dışında böyle bir günde dayanışmayı gerektirir. Böyle zaman zaman İzmir kamuoyunda, ‘Acaba Özgür Özel, Tunç Soyer’e sahip çıkar mı?’ Ekrem İmamoğlu’na nasıl sahip çıkıyorsak, Tunç Soyer’e de aynı şekilde sahip çıkarız. Meselenin parti içinde nerede durduğumuz ile hiçbir zaman ilgisi olmaz. Bunu bir kez daha ifade etmek isterim.

“BİZE, ‘SİVAS’IN ÖTESİNDE YOKSUNUZ’ DİYENLER EGE’DE YOK”

Soruşturma talebinin CHP’li isimlerden geldiği iddiaları hakkındaki soruyu yanıtlayan Özel, “Cemil Bey de açıklamayı yaptı. Dosyayı takip eden avukatlar da aynısını söylüyor. 2023 yılının Temmuz ayından başlamış bir soruşturmadan bahsediliyor. Tabii burası bir kamu kurumu. Buradan bir dosya istendiğinde, evrak istendiğinde elbette verilecek veya ‘Şuraya bakın’ denildiğinde elbette bakılacak. ‘O baktığın şeyi bana yollayın’ dendiğinde elbette yollanacak. Burada kesinlikle bir kötü niyet olmadığı gibi, CHP’lilerin birbirini şikayet etmesi falan bu AK Partinin hem dünya kadar kötülüğü organize edip sonra da sütten çıkmış ak kaşık gibi kendisini bir kenara çekme çabasıdır. Allah’tan bugün İzmir’deyiz. Çeşitli ziyaretler oldu hep, takip ettiniz. Kimle karşılaşsam meselenin farkında. İzmir’in öyle bir önemli tarafı var. İzmirliler ne yapılmaya çalışıldığının bizden çok farkındalar. AK Parti bu yüzden İzmir’de bir şey olamıyor. Olamayacak da. Çünkü bu yaklaşım İzmirlinin vicdanını zedeliyor. O yüzden de AK Parti’den İzmir’de bir şey olmaz. ‘CHP’ye yıllardır yenildiniz, şöyle yaptınız’ diyenler son yerel seçimlerde nasıl Türkiye’nin yüzde 65’inin yönetme yetkisini bize verdiklerini, bu kumpasları kuranlara veya olmadığı halde ‘Yok efendim Cemil Tugay şikayet etmiş’ diyenlere hatırlatmak lazım. Bize ‘Sivas’ın ötesinde yoksunuz’ diyenler ve dalga geçenler Ege’de yok. Ege’de CHP dışında bir partinin büyükşehir ya da il belediyesi yok. O yüzden Türkiye’nin yedi bölgesinde büyükşehir ya da il belediyesi olan tek parti CHP. Milletin bu güveni duyduğu partiye bu tip ithamlarda bulunmak yakışmaz” dedi.

“BİZİM GÜNDEMİMİZDE DOKUNULMAZLIK YOK”

Genel Başkan Özgür Özel, TBMM’ye kendisi hakkında gönderilen fezleke hakkında, “O artık rutin. Biz alışığız. Biz millete güvenerek siyaset yapıyoruz. Birileri de yargı sopasına güvenerek bizi sindirmeye çalışıyor. Dokunulmazlığı kaldıracak, yargılayacak. Bir ben kaldım. Beni de atsın hapse. Sonra ne olacak? ‘Ben kazandım’ mı diyecek? Yani kendisini yenebilecek rakiplerine bu şekilde saldır, saldır, saldır. Biz demirden korksaydık trene binmezdik. Bunlar bize vız gelir tırıs gider. Bizim gündemimizde fezleke, dokunulmazlık falan yok” diye konuştu.

“SAYIN ERDOĞAN’A TAVSİYEM DÜNKÜ AÇIKLAMAMA BİR BAKSIN”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın LeMan dergisiyle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine şunları söyledi:

“Ya Sayın Erdoğan’ın okuduğunu anlama kapasitesini yitirdiğini düşünmek lazım, ya da birileri kendisini fena halde aldatıyor, kandırıyor. O da hiçbir şey yapmadan önüne yazılanları mı okuyor? Sayın Erdoğan’a tavsiyem; bugün akşam, müsait bir zamanında otursun. Beni de çok izlediğini biliyorum. Dünkü açıklamama bir baksın bakalım, ben ne demişim? Onun söyledikleriyle ne alakası var benim dediğimin? Bütün kamuoyunun önünde söyledim, vicdanlı insanlara. Biri kişi de çıkıp aksini demedi. Bugün Erdoğan’a diyorlar ki ‘Özgür Özel, Peygamber’e hakareti yapan karikatüristleri savundu.’ Ben o karikatüre baktım. Sayın Erdoğan da alsın bir baksın. Bombalar geliyor iki taraftan da. İki kişi hayatını kaybetmiş, göğe doğru yükseliyor. Melek kanatları var, başında hareler var. Melek. Peygamber öyle resmedilmez. Peygamber, melek değildir; kanadı filan olmaz. Peygamber’in resmedilmesi zaten düşünülemez. Ben ilk başta böyle bir şey olduğu için ‘Çok yanlış yapmışlar’ dedim. Sonradan baktım. Gökyüzünde diyor ki ‘Benim adım Muhammed’, öbürü de diyor ki ‘Benimki de Musa.’ ‘Doğduğunda Peygamber’in adının verildiği çocuklar ölüyor bu savaşta’ diyorlar. ‘Ve melek olup uçuyor’ diyorlar, kaç yaşında olursa olsun.’ Şimdi bunu görüp de ‘Peygamber’e hakaret’ dersen, bir kere bu melek. Peygamber çizecek olan kanat çizmez Peygamber’e. ‘Bu kısmı yanlış’ dedim. ‘Bunun üzerinden, bir kabul üzerinden bu linç haksız’ dedim. Yoksa Peygamber’i çizmiş de biz de ‘İyi yapmış, hoş yapmış’ filan da demedik. Doğrusunu söyledim. Sonuçta bakıp da aksini söyleyen var mı arkadaşlar? Bu bir sürü kızan, köpüren, tweet atan, bilmem ne yapan o ilk geceki yüzde 95’nin karikatürü görmediğini düşünüyorum ben. Karikatüre dönün ve bakın. ‘Orada Peygamber resmedilmiş’ diyorsanız, bombanın düşüp de öldürülüp göğe yükselenin Hz. Muhammed olduğunu iddia eden varsa Erdoğan haklı. Hz. Muhammed bugün bomba ile öldürülüp gökyüzüne yükseliyor olabilir mi arkadaşlar? ‘Ben Muhammed’ dediği ‘İki taraftan da Peygamber’in isimlerinin verildiği insanlar ölüyor’ diyor karikatür. Buradan bir şey bulmuş. Ben bunu anlattım dün. Bir sürü yerden de ‘Ya böyle bilmiyorduk. Bakmamıştık. Doğruymuş, iyi ki öyle olmuş. Biz de linçe katılmıştık’ özeleştirileri de geldi. Dünden beri kimsenin bir şey görmediği yerde bugün Erdoğan’a yazmışlar, onları savunuyor filan. Komik.”

“TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİNİN AÇIKLAMASINI BİRİ SORSUN”

“Böyle bir şeye itiraz edeceksek, ben size söyleyeyim. Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarını açın hemen. AK Parti Tekirdağ Milletvekili, bugün: ‘Bizler inançlı milletiz. Kutsallarımız Peygamberimiz ve Cumhurbaşkanımız en hassas noktalarımız. Peygamber’e denk tutma varsa, bir saygısızlık varsa senin Tekirdağ Milletvekilin, ‘Bizim en kutsallarımız Peygamberimiz ve Cumhurbaşkanımız’ diyor. Daha ne diyeceksiniz ya? Dön onunla uğraş, git ona söyle. Bu sözü söyleyecek şuursuzu bünyesinde barındırıp, sonra başka yerde ‘Yok, Peygamber’e hakaret edeni savundu…’ Ben doğru bildiğimi söylerim arkadaş. Bunu ilk baştan beri biliyorsunuz. Ben doğru bildiğimi söylerim, yanlış gördüğümü söylerim. Bedeli ne olursa olsun. Ben gördüğüm yerde, Peygamber görseydim derdim ki ‘Bu yanlış, doğru olmamış. Peygamber resmedilmez.’ Bomba ile ölmüş, göğe yükselenin Hz. Muhammed olduğuna inanıyor ya. Bunun öyle çizildiğine inanıyor. Onu da söyleyeceğim ama burada da Tekirdağ Milletvekili’nin ‘Bizim kutsallarımız Peygamberimiz ve Cumhurbaşkanımız…’ Daha bugün söylüyor bunu, Tekirdağ Milletvekili. Bunu sorsun birisi. Sözüm size değil, siz bulsanız sorarsınız muhakkak. Cumhurbaşkanı’nın yanına yanaşabilen muhabirlerden biri bunu sorsun bakalım. Akreditasyonu olan muhabirlerden birisi bunu sorsun. O koca anlı şanlı gazetelerin, televizyonların muhabiri sorsun, ‘Buna ne diyorsunuz?’ desin. Erdoğan’a karikatüre bakmasını, benim açıklamamı kendisinin dinlemesini ya da tam metnini okumasını tavsiye ediyorum. Yoksa okuduğunu anlayamayan, muhakeme yeteneğini yitirmiş ya da kendisine ne yazılırsa onu tartışmadan okuyan bir siyasetçiye dönüştüğünü kabul etmiş olur Sayın Erdoğan. O kadar söyleyeyim. Ben tabii Sayın Erdoğan’a birinci ismiyle hitap etmeyi doğru bulmam. Kendisi böyle tercihlerde bulunuyor. Öyle kendisine ‘Tayyip’ demeyeceğim. ‘Sayın Erdoğan’ demeye devam edeceğim.”

“TÜRKİYE’NİN NERESİNDE OLURSA YAPACAĞIMIZ GİBİ…”

Genel Başkan Özel, İzmir’de İstanbul’dakine benzer mitinglerin düzenlenip düzenlenmeyeceğinin sorulması üzerine “İzmir’de devam edenler gözaltılar, tutuklamalar olursa onu oturup tekrar değerlendiririz. Onun dışında bir miting ihtiyacı olursa, Türkiye’nin neresinde olursa yapacağımız gibi İzmir’de de yapabiliriz” dedi.

“KOOPERATİFÇİLİK MESELESİ SIKINTIYA DÖNÜŞMÜŞTÜ”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Tunç Soyer ile soruşturma konusunda daha önce görüşüp görüşmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Geçmişte Tunç Başkan ile bu konuya yönelik olarak yakın geçmişte değil ama bir kooperatifçilik, iyi niyetle yola çıkılmış kooperatifçilik meselesi sıkıntıya dönüşmüştü. Büyük bir sıkıntıydı. Ben bu sıkıntıyı çok iyi anlıyorum. İnsanlar arsalarını vermişler, ev sahibi olacaklar. Ya da para vermişler kooperatife girecekler, ev sahibi olacaklar. İnşaat faaliyetleri bilmem kaç katına fırlamış. Kooperatifçilik mantığı içinde bu işe hızlı, etkin bir tedbir alınamamış, çözüm olmamış. Kimi yüzde 75’te kalmış, bilmem ne. Bu işin çözülmesi lazım. Ve Sayın Başkan da ilk göreve geldiğinde, ‘hayırlı olsun’a ilk geldiğimde, ‘Bu konuya hızla bir çözüm bulmak lazım’ diye söylemiştim. Bugün daha yukarıda benzer şeyleri konuştuk. Bu işin bir yönüyle çözülmesi lazım. O iradeyi gösteriyorlar, o arzudalar. Ama tabii insanlar mesela inşaat maliyetinin yüzde 75’ini ödediklerini düşünüyor. Ev daha yüzde 25’te. Ya da verdiği para yüzde 25’ine denk geliyor ama ödemesi gereken paranın tamamını ödediğini düşünüyor. Herkes kendi açısından haklı. Veya pek çok kişi kendi açısından haklı. Öyle olunca bu meseleyi zamanında Tunç Bey’le de sohbet etmiştik, bu problemi. Parti içinde de zaman zaman bu konuşuluyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir bütün olarak, ki ben kooperatifçilere çok önem veren, kendi eczanesi kooperatif dışında bir yerden eğer o ürün orada varsa alışveriş yapmayan, kooperatifçiliğe çok inanan birisi olarak böyle kötü örneklerin kooperatifçiliğe zarar vermesinden de üzüntü duyuyorum. O yüzden o konuda yapıcı sohbetlerimiz olmuştu, adaylık döneminde de bunları konuşmuştuk. Cemil Başkan da işte biraz önce de nasıl çareler üretmeye çalıştıklarını, işin teknik mali zorluklarını ve nasıl bir formül aradıklarını izah ettiler. Öyle ama hani aramızda bir bu konuyla ilgili, bunun ötesinde bir sohbet olmadı.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü