
CHP tarafından düzenlenen ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitingine İstanbul'un Beyoğlu ilçesi ev sahipliği yapıyor.
CHP lideri Özgür Özel, İBB Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, belediyenin 7 ayrı iştirakinden 24 asgari ücret huzur hakkı aldığını ileri sürdü.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından her hafta çarşamba günleri İstanbul’un bir ilçesinde, her hafta sonu ise Türkiye’nin farklı illerinde düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin bu haftaki adresi İstanbul'un Beyoğlu ilçesi oldu. Sıcak havaya rağmen mitinge on binlerce vatandaş katılıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalığa seslendi.
Özgür Özel: Tayyip Erdoğan, İBB Başkanı iken iştiraklerden 24 asgari ücret tutarında, bugünkü parayla 500 bin TL huzur hakkı alıyordu. Ekrem İmamoğlu ne kadar alıyor? Sıfır. Hiç huzur hakkı almadı.https://t.co/ARd9SSt8KW@emrkongar pic.twitter.com/BTuVsbSaqq
— Gazikent27 (@Herdaim_Haber) August 27, 2025
CHP lideri Özgür Özel, İBB Başkanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında verilen bir soru önergesine ilişkin "Elimde 1995 yılına ait bir soru önergesine İBB'nin verdiği bir cevap var. Belediye Başkanının, belediye iştiraklerinden aldığı huzur hakkı hakkında. İBB Başkanı Erdoğan, İstanbul Ulaşım Sayai A.Ş'den 16 milyon lira, İGDAŞ'tan 4 asgari ücretten 4 asgari ücret, KİPTAŞ yönetim kurulu üyeliğinden 4 asgari ücret, Kültür A.Ş'den 2 asgari ücret, Erdoğan bugünkü parayla 500 bin lira ayrıca 24 asgari ücret huzur hakkı almaktadır. Sen İBB Başkanı iken 7 firmadan 24 asgari ücret 'ayrıca huzur hakkı almaktadır. Sen hem İBB Başkanı iken 24 asgari ücreti 7 firmadan alacaksın hem de İnan Güney'e Ekrem Başkan'a kara çalacaksın. Senin bunu alnına yapıştırmazsam." dedi.
- Biz dedik ki ne olursa Saraçhane'de olacak. 23 Mart akşamı 1 milyon 200 bin kişi yasak tanımadı Saraçhane'yi doldurdu. İnan Başkan'ın ailesinin fotoğrafına tahammül edemeyenler görsün, İnan Güney suçsuzdur, ona sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Bu resme tahammül edemeyenlere, resmi kaldıranlara, Beyoğlu en güzel şekilde cevap veriyor.
- Nasıl Saraçhane'de direnmeyelim diye vapurları, trenleri bağladılarsa bugün de Beyoğlu'nda İnan Güney'e sahip çıkmamıza engel olmak için metroları durdurmuşlar. Buradaki binler şunu gösteriyor ki, biz masumuz, biz haklıyız. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum: Buraya bakan, burayı duymayan ama orada olmanın sorumluluk olduğunu bilenler var ya onların inancına, İnan Güney'in çocuklarının masumiyetine yenileneceksin. İçeride boşu boşuna tutulan arkadaşlarımızın gözyaşlarında boğulacaksın!
Bu gece 50. buluşma. Aynı gün aynı yerde aynı mikrofondan seslenmek, karşısında yüz binleri milyonları bulmak, bu bir siyasetçinin başarabileceği bir şey değildir. Bu ancak sizin gibi yiğit insanların destek verdiğinde yapılacak bir iştir. Bana soruyorlar ne zaman bitecek diye. Adı üstünde eylemdir, ne zaman sonuç alırsak o zaman bitecek.
- Erdoğan'a, onun yargıdaki aparatlarına sesleniyorum, 9 dalga yaptınız, 99 dalga da yapsanız buradayız, eylemdeyiz! Bugün biraz önce sevgili İnan'ın ve ailesinin resminin asıldığı bina, Beyoğlu Belediyesi'dir. Bina modern şehirciliğin Türkiye'de atılan adımıdır.
- Bu ilçede yapılan seçimler tarihi sonuçlar doğurmuştur. Erdoğan, bu ilçeden milletvekili adayı olmuş kazanamamıştır. Beyoğlu Belediye Başkan adayı olmuştur kazanamamıştır. Ama bizim dedesi Beyoğlu Belediyesi'nde çöpçü olan, babası belediyede şoför olan kendi belediyenin garajlarında büyüyen İnan'ımız Beyoğlu'nda yüzde elli oyla belediye başkanı olmuştur. Ben, İnan kardeşimi Gezi'de Gezi Parkı'nın bulunduğu ilçenin ilçe başkanı olarak tanımıştım. O kara gözündeki inancını, vatan sevgisini görmüştüm.
- Hepimizin can dostu sokak hayvanlarına sahip çıktı. Öğrencilere ücretsiz yemeği aş evinden dağıttı. Bakımsız sokakları yeniledi. Bir gün emekli evinde beni pazar kahvaltısına çağırdı. Kahvaltı sırasında bir hanımefendi, çocukların suyu için teşekkür ederim, Allah razı olsun dedi. İnan sağ ol ablacım dedi. Ben sordum, İnan dedi ki; Başkan'ım Beyoğlu deyince herkes zengin bir ilçe zannediyor ama fakirimiz çoktur. Okul zili olunca durumu olan çocuklar şişe suyu alıyor, gariban çocuğu tuvalet musluğunu ağzına dayıyor. Biz bunu görünce okullara su sebili, arıtma koyduk, zengini de fakiri de aynı suyu içiyor.
- Duyunca dedim ki İnan, bunu bütün belediyelerimizin yapması lazım. SODEMBEK'te önerdik, tüm belediyelere yaydık. Erdoğan'a Milli Eğitim Bakanlığı'na sesleniyorum, valinin, ilçe emniyet müdürünün, okul müdürünün engel olmadığı bir yer olup da bizim su vermediğimiz bir yer varsa söyleyin İnan'ın hatrına su getirelim. Buradan Türkiye'deki bütün okul müdürlerine sesleniyorum, okulunuzda iyi su, zengin çocuğuna parayla satılıp, fakirin çocuğu çeşmeden içiyorsa size yazıklar olsun. Çağırın biz yapmazsak bize yazıklar olsun, hodri meydan!
- Açıkça söylüyorum, Beyoğlular İnan başkanlık etsin istiyor. AKP, siyasi bir kapkaççılıkla burayı kendileri almak istedi. Hesap neydi, biz belediye meclisinde 16'yız, AKP 14. Bir belediye meclis üyemiz, kendisine yapılan ahlaksız teklife göz kırparsa belediye AKP'ye geçiyordu. Sonuç 16 meclis üyemiz var, kapalı oylamada 16 oy çıktı. Buraya, Beyoğlu’nun 16 kahraman evladını davet ediyorum. Rüşvete kanmayan, baskıdan yılmayan 16 kahraman meclis üyemiz.
- Aynı numarayı bize Manavgat'ta yaptılar. Belediye meclis üyelerimizi gözaltına alıp seçim yapmaya kalktılar. O gün arkadaşlarımız, partileri için görevlerinden istifa edip, yerlerine CHP'lilere teslim edip, belediyeyi onlara teslim etmediler.
- İnan Başkanı iftiralarla tutuklayanlar, eğer gerçekten yolsuzluk arıyor olsalardı, İnan Başkan onlara hediye paketi yaptı, teslim etti. İnan Başkanı gözaltına alanlar arama yapıyorlar ya... Gelen ekibe 'Evraklar bunlar, alın tutanağa' dedi. Sağ olsunlar, tutanağa geçirmişler. Tutanağa geçirdikleri dosyadan ne çıktı? 1-İnan Başkan'dan önceki belediye cephe giydirme işinin metrekaresini 550 TL'ye yaptırmış. İnan Başkan, bir yıl sonra aynı işi 72 TL'ye yaptırmış. 2-Özel günler için yapılan pankartların tanesi AK Parti döneminde 600 TL'ye yaptırılmış. İnan Başkan, bir yıl sonra 90 TL'ye yaptırmış. 3-AK Parti döneminde 6 aylık kurumsal iletişim hizmeti için 11,5 milyon TL ödenmiş, İnan Başkan bir yıl sonra 1,5 milyon TL ödemiş.
- Sayın Akın Gürlek, belediye Sayıştay tarafından denetlenir. İçişleri Bakanlığı'nın yolladığı müfettiş denetler. Bir suç bulursa yazar, savcılığa bildirir, savcılık işlem yapar. Geçmişte denetlenmiş bütün dosyaları tekrar alan, tek tek bakan, oradan suç icat etmeye çalışan Akın Gürlek'e diyorum ki, Önceki AK Partili belediyenin yaptırdığının belgeleri poliste var, savcılıkta var. Hırsız arıyorsan, hodri meydan. Yarın Beyoğlu'nun önceki Belediyesi'nin kapısına dayan da görelim. Eğer, hukuk insanıyım diyorsan, yolsuzluğun peşindeyim diyorsan, namusum var, ben herkese eşit davranırım diyorsan, hadi bakalım Aziz İhsan Aktaş'ın çalıştığı AK Partili belediyelere git de göreyim.
"Akın Gürlek'e soruyorum"
- 19 Mart darbesinin üzerinden 161 gün geçti. O günden bugüne ortada iddianame yok, kanıt yok, iftira çok. O günden bugüne yargılanmıyoruz ama infaz ediliyoruz. Yargısız infaza muhatabız. AK Toroslar çetesi, hukuk tarihimize koca bir lekedir. Zekeriya Öz gibi şımartılan bu çete, hem adalete, hem ekonomiye, hem siyasete zarar vermektedir. Bunlar, çete üyesi olmayan şerefli yargı üyeleri için de tehdittir. Türkiye'deki yargıya güvenmek isteyen ama güveni kalmamış 80 milyon vatandaş için de tehdittir. Tuzla mitinginde bir avukatın adını da temin etmeye çalıştığı maddiyatı da ifşa etmiştim. AK Parti'nin kuruluş yıldönümünde onlara kuruluş hediyesi olarak MKYK üyeleri Mücahit Birinci'nin bir tutukluya gittiğini ifşa etmiştik. Yunanistan'a kaçan avukat için de, Mücahit Birinci için de önce Adalet Bakanlığı'na başvurdu, oradan izin aldı. Sonra bunların birisine ev hapsi, bir tanesine yurt dışı çıkış yasağıyla adli kontrol verdi. Kendi ayağıyla gelen Ekrem İmamoğlu'nun avukatına kaçma şüphesi var diyen, Yunanistan'a kaçarken yakalanana ev hapsi yeter diyen Akın Gürlek'e soruyorum. Sende şu kadar namus varsa, bunu niye yaptığını açıklarsın. Dünya kadar avukatı, evinden alıyorsun, AK Partili avukat olunca Adalet Bakanlığı'na soruyorsun. Bir avukat AK Partili olunca kanuna uymak, muhalifleri savununca kanuna uymamak hangi hukuk adamlığına yakışıyor? Senin alnını karışlayacağım, bunu bilesin Akın Gürlek.
"Tayyip Erdoğan'ı yeneceğiz"
- Adalet Bakanı'na soruyorum. Sen Adalet Bakanlığı'nı duvarda asılı bir tablo gibi mi, makam masasına konulmuş bir biblo gibi mi yapacaksın. Hala susacak mısın biblo bakan. Bu ülkede ikili hukuk vardır. Hukuk, Tayyip Erdoğan'ın muhaliflerine başka, yandaşlarına başka işlemektedir. Ekrem Başkan suçludur, eşinin yanında itiraf edeceğim. Ekrem Başkan, Tayyip Erdoğan'ı yenme suçunu işlemiştir. Ekrem Başkan bu suçu 3 kez üst üste işlemiştir. Ekrem Başkan niye tutukludur? Tutukluluk, bir tedbirdir. Erdoğan tedbir almak zorundadır. Çünkü Ekrem Başkan, bu suçu bir kez daha işlemeye yeminlidir. Bu memlekette Tayyip Erdoğan'ı yenmenin suç olduğu bu memlekette, biz hepimiz 10 milyonlar bu suçu müştereken işleyeceğiz. And olsun ki Tayyip Erdoğan'ı yeneceğiz, AK Toroslar çetesinden hesap soracağız."
Özel, "Tayyip istifa" sloganları atılması üzerine, "Hemşehriniz değil mi, komşunuz değil mi? Kasımpaşalı. Onu sevmiyor musunuz" diye sordu. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Beyoğluluları sevmediğini ifade ederek, "O fakir sevmez. Yoksulluk sınırının altında maaş alana fakir diyoruz. Şu meydanda 86 bin TL'nin üzerinde maaş alan yok, herkes fakir. Oysa bu iktidar gelmeden önce öğretmenler, polisler, memurlar, esnaf, çiftçi, emekli fakir değildi. Ama bunlar geldiler, emekliler, asgari ücretli, memurlar fakir. Yandaş firmaların, beşli çetenin, 40 haramilerin 700 milyar liralık Kurumlar Vergisi'ni silmek için bütçeye para koyuyor" ifadesini kullandı.
"AK Parti'nin bu kara düzenini yıkacağız"
- Memleket maalesef 1990'lı yıllara döndü. Eskiden beyaz toroslar vardı, şimdi AK Toroslar var. Eskiden ekonomik kriz vardı, şimdi ekonomik krizin daniskası var. Eskiden ucuz ürün kuyrukları vardı. Şimdi ucuz et, ucuz ekmek kuyrukları var. Devleti çürüten kara bir düzen var. AK Parti bir kara düzen kurmuştur. Bu kara düzende AK Parti üyesine bile artık huzur yoktur. Bir avuç insanın, bir zümrenin partisi olmuştur. Üniversite bitirene değli, sahte diplomalıya iş veren, terfi veren, çalışana, kazanana hakkını veren, torpilliye hakkını veren, emekliyi, asgari ücretliyi görmeyen, zengini seven bir iktidar vardır. Demokrasiyle gelen, demokrasiyi rafa kaldıran bir iktidar vardır. Savcıları kendisine memur etmiş bir iktidar vardır. Dünyanın en pahalı etini de, en pahalı internetini de Türkiye'ye kullandıran, gençlerin umutlarını körelten, ailelerini kahpreden bir iktidar vardır. Hep beraber AK Parti'nin bu kara düzenini yıkacağız, bu iktidarı değiştireceğiz.
"24 asgari ücret huzur hakkı alıyor"
- Elimde 1995 yılına ait, bir soru önergesine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin verdiği cevap var. Belediye başkanının, belediye iştiraklerinden aldığı huzur hakları hakkında. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanlığı dışında İstanbul Ulaşım Sanayi Ticaret A.Ş.'den 16 milyon TL, o gün için dört asgari ücret, bugünkü parayla 88 bin TL. İGDAŞ'tan 4 asgari ücret, İstanbul Halk Ekmek'ten 4 asgari ücret, İSFALT A.Ş'den 4 asgari ücret, KİPTAŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden 4 asgari ücret, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Yönetim Kurulu üyeliğinden 2 asgari ücret. İstanbul Kültür A.Ş'den 2 asgari ücret. 24 asgari ücret. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken bugünkü parayla 500 bin TL, 24 asgari ücret ayrıca huzur hakkı almaktadır. Soruyorum, Ekrem İmamoğlu kaç tane almaktadır, sıfır. İnan Güney, sıfır. Sen hem İBB Başkanıyken 24 asgari ücreti 7 firmadan ekstra alacaksın, ondan sonra da İnan Güney'e, Ekrem Başkan'a kara çalacaksın, bunu senin böyle alnına yapıştırmazsam... Gökan Zeybek, al bunu Türkiye'nin önünde Tayyip Bey'in alnına yapıştır. Sen 7 şirketten 24 asgari ücreti çekeceksin her ay, sonra Ekrem İmamoğlu İBB'yi dolandırdı. Cebine kör kuruş koyan namussuzdur. Allah bütün hırsızların belasını versin.
"Meclisi Filistin için topluyoruz"
- Dünyada haklının ezildiği, zalimin kayrıldığı bir düzen de İsrail'de var. Filistin'de büyük bir dram yaşanıyor. Netanyahu ile kayıkçı kavgası yapan ama Trump'a gelince susan Erdoğan'a söylüyorum. Pozisyonumuz belli. Bütün muhalefet partileri ile görüştük, hepsinin imzasını aldık, imza veremeyen bir siyasi parti de toplantıya katılacağını söyledi. Bugün yapamazlar, toplanamazlar, lüzumu yok dedikleri Meclis toplantısının başvurusunu yaptık, Cuma günü 14'te Meclis'i Filistin için toplanıyoruz. Filistin'e dönüp bakmayanlara inat, Filistin için Meclis'i olağanüstü topluyoruz. Söz bitti, gerek yok diyenleri millet görüyor. Samimi davetimdir, MHP'nin, AK Parti'nin bütün milletvekillerini bu tarihi sorumluluk için Meclis'e gelmeye, iktidar, muhalefet ayrımı olmadan İsrail'e haddini bildirmeye, Filistin'e sahip çıkmaya davet ediyoruz. Davet sadece muhalefetin değil Türk milletinindir. Erdoğan'a pozisyonunu yeniden gözden geçirmesi için çağrıda bulunuyorum. Benim pozisyonum partinin 3'üncü genel başkanı Bülent Ecevit'in Yaser Arafat'ın arkasında duran pozisyonudur. Bizim pozisyonumuz Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının FKÖ'nün arkasında durduğu pozisyondur."
Özel, Avrupa Şehirler Birliği ve Balkan Şehircilik Ağı'ndan İstanbul'a Ekrem İmamoğlu'na ödül vermek için gelen Sofya, Madrid, Temeşvar, Barcelona, Zagreb, Atina, Budapeşte ve Utrecht Belediye Başkanlarını otobüsün üstüne davet ederek, "Onlar Ekrem Başkana sahip çıkmaya geldiler, hoş geldiler. Türkiye, demokratik Avrupa'nın bir parçasıdır. CHP iktidarında en kısa sürede AB'nin tam üyesi olacağız. Bugün Avrupa'nın bütün demokratları bizimle beraber. Türkiye'nin bütün demokratlarını Türkiye ittifakına davet ediyoruz" dedi.