Değerli okuyucularım, ülke ve memleket noktasında gün geçmiyor ki farklı bir olay yaşanmasın. Gün geçmiyor ki Türk milletinin aklı iradesiyle dalga geçilmesin. Son yaşanan tiyatro terör örgütünün sözüm ona silah bırakma komedisi. Yani ülke siyasi yelpazenin elinde bir ora bir bura savurulup duruyor. Düşünün 1980’li yıllardan beri ülkenin kâbusu olan, milli gelirin neredeyse %75’ni bu terör belasına harcayan bir ülkeyiz. Ve bugün geldiğimiz noktada anayasayı değiştirerek ülkeyi bölme noktasında ortaya konan sahnede PKK pat diye silah bıraktık diye karşımıza çıkıveriyorlar. Pat diye bebek katili Öcalan Milliyetçi ve ülkücü diye kendisini adlandıran MHP genel başkanına övgüler naralar düzüyor. Atatürk’ten sonra gelmiş en iyi devlet adamı diyor. Muhatabı durur mu o da bebek katiline Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiriyle karşılık veriyor. Adeta Türk milletinin idrak etmesinde analiz etmesinde akıl tutulması olaylar sahneler yaşanıyor. Adama sormazlar mı ey Bahçeli maden bu kadar kuvvetin ve kudretin vardı. 40 yıldan beri neredeydin. Öyle ya daha düne kadar ağza alınmayacak hakaretleri DEM partisine PKK ‘ya söyleyen aynı bahçeli değil miydi? Aynı şekilde AKP CHP’yi kastederek bunlar terör örgütüyle uzantılarıyla işbirliği yapıyor bunlara oy verilmez diyen Erdoğan değil miydi? Şimdi geldikleri nokta ne peki AKP-MHP-DEM ortaklığı. Yani Erdoğan iktidarını koruyabilmek adına Anayasayı değiştirip ülkenin cumhuriyet dinamiklerinin altını oyup bunca yaşanılanlara karşı susmamızı mı bekliyorlar asla susmayacağız. Yani bu terör örgütü ve siyasi uzantısı sizle hareket ederse hizmetkâr, etmezse terör örgütü mü oluyor? Bu yaşananlar Türk milletinin aklıyla iradesiyle dalga geçmek değil midir? Tutturmuşlar Kürt hakları Kürt hakları. Nedir yahu bu Kürt halkları. Bu ülkede Kürde ayrı Türk’e ayrı mı işliyor hukuk, yoksa seçme seçilme hakları kürde ayrı kürde ayrı mı uygulanıyor. Nedir arkadaş bu Kürt hakları diye ortalarda gezdiğiniz ayrımcılık bölücülük talepleri. Yani bu ülkede milletvekili mi olamıyorsunuz? Bu ülkede işadamı mı olamıyorsunuz? Başbakan mı olamıyorsunuz? Cumhurbaşkanı mı olamıyorsunuz? Meclise mi giremiyorsunuz? Belediye başkanı mı olamıyorsunuz? Dilinizi mi konuşamıyorsunuz? Nedir bu Kürt hakları açıklar mısınız bize? Yani anadilde özgürlük istiyorsanız bunun adı özgürlük değil bölücülüktür. Bir devletin tek bir anadili olur. Tek bir bayrağı olur. Bunlar da mı hak istiyorsunuz açık açık söyleyin gerçi açık açık söylüyorsunuz da bizim aymaz ve ayıkmaz politikacılarımız görmüyor veya görmezden geliyor. Dediğim gibi dostlar ülke oradan bura buradan ora bir avuç siyasetçinin elinde savrulup duruyor. Olan gariban yokluk ve yoksullukla hayat mücadelesi veren Türk milletine oluyor. Buradan şunu da açık açık belirteyim Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında yaşana vatansever, ne türkün, ne kürdün ne de diğer etnisite vatandaşlarımızın birbirleriyle sorunu yok. Kürdiyle, Türküyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Lazıyla, Romen’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle ve farklı inanç kültürleriyle tüm vatandaşlarımız etle tırnak gibi birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Artık çekin siyasi kirli ellerinizi bu milleti ayrıştırma politikalarına alet etmekten.
Yani ülkenin asıl gündemi kaynamayan tencereler, konuşan yok. Ülkenin asıl gündemi yokluk, yoksulluk, sefalet konuşan yok.
Gidin gezin bakalım organize sanayi bölgesini. Ne halde sanayiciler konuşan yok.
İşsizlik cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine ulaşmış konuşan yok.
Umudunu yitirmiş yüzbinlerce gencimiz işsiz geziyor konuşan yok.
Yoksulluk ve açlık sınırı rekor seviyeye gelmiş konuşan yok.
Tarım bitmiş, çiftçi perişan esnaf perişan konuşan yok.
Hukuk ayaklar altına alınmış konuşan yok.
Cumhuriyet değerleri birer birer yok ediliyor konuşan yok.
Kendini bilmez hadsizin birisi kalkıyor Cumhuriyet kanlı darbe diyor sen ne diyorsun hadsiz diye gıkını çıkaran yok.
Ülke tek adam rejimin tahakkümüne bırakılmış konuşan yok.
Meclis, milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları dost bizi bahçede görsün politikası güdüyorlar bu tek adam sisteminde hiçbirinin hiçbir şekilde bir hükmü yok bunları konuşan yok.
Ülke milyonlarca sığınmacı yabancılar tarafında işgal edilmiş hali hazır Suriye’de savaş bitti deniliyor bunlar hala ülkede ne geziyor ülkelerine neden gönderilmiyor konuşan yok.
Yani kısaca buradan kalem kalem saymaya kalksak ülkenin sorununu sayfaları alacak kadar uzar gider. Bunlara somut çözüm önerisi nedir ortaya fikir koyan yok.
Son olarak CHP’ye de bir parantez açayım yeri gelmişken. Özgür bey CHP’yi taşıyacak kapasitede bir genel başkan olmadığı açık aleni ve net bir şekilde göründü. Artık mızrak çuvala sığmıyor.
Yumuşama politikasının mucidi Özgür Bey Önce çizgili mavi ceketini giydi sahneye çıktı, sonra gözlüğünü çıkartı saçını boyadı, gittiği ziyaretlerde kah mesir macunu dağıttı, kah saksafon çaldı kah kırmızı kart çıkarttı. Bahçeliyle mebusta ayaküstü sohbet ederken kameralara yansıdı muhabbeti. Bahçeli Özgür alınmıyorsun dimi sana sallıyorum ara ara gücenmiyorsun dimi diye hitap ederken bizim Özgür Bey ne dedi peki olur mu efendim hiç öyle şey siyasette olur böyle şeyler diye kahkaha atarcasına kendi tabanını aptal yerine koyacak kadar da bir tavır içerisine girdi. En büyük buluşu da seçime üç yıldan fazla bir süre kalmışken Cumhurbaşkanı adayını belirlemek oldu. Zaten ondan sonra da olanlar oldu. Teker teker almaya başladı tek adam sisteminin hukuk mercileri. Şimdi de meydan meydan geziyor acıların çocuğu Küçük Emrah filmindeki gibi verin benim başkanlarımı diye. Geçti o süreç Özgür Bey sür eşeğini Niğde’ye.
Son olarak Türk milletinin öngörüsüne ve iradesine güveniyorum önümüzdeki süreci hepimiz yakından takip ediyoruz. Ülkeyi bu hale sokanları vakti zamanı gelince sandıkta değerlendireceklerini düşünüyorum.
