soL TV'de yayınlanan Komünist Bakış'ta bu hafta TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Nevzat Evrim Önal'ın "Ünlülerin gözaltına alınması ne anlama geliyor? Uyuşturucu bu ülkede nasıl bu kadar yaygınlık kazandı? Herkes çürümeden şikayet ediyor. Bu iş nereye varacak? TKP bağımlılıkla mücadelede ne yapıyor?" sorularını yanıtladı.
Son günlerde arka arkaya yapılan uyuşturucu operasyonlarının "suni gündem" olup olamayacağına ilişkin soruya Okuyan, "Suni gündem değil ama birkaç boyutu var. Bir tanesi kesinlikle iktidar içi çatışmalarla ilgili. Son gözaltıların başlangıç noktası, iktidar içindeki çekişmelerdeki bir kanada, özellikle Hakan Fidan'la ilişkilendirilen isimlere yakın" diyerek operasyonun zamanlamasını siyasi boyutuyla ilgisine bağladı.
"Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı seçiminden uzak tutma operasyonu büyük ölçüde başarıya ulaştı" diyen Okuyan, son operasyonların İmamoğlu'nun unutulmasıyla ilgisi olduğunu da belirtti. Kemal Okuyan şöyle devam etti:
"Sürekli bir çürümeden söz ediyoruz, Türkiye 20 gündür herkes çürümeden şikayet ediyor. Arkasından ne gelecek ona bakmak lazım. Fransa, Belçika gibi ülkelerde bir dönem islamcı terör nedeniyle çok sayıda insan ölmüştü. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki o saldırılar, Avrupa'da bazı insanların özgürlüğünü elinden aldı. Daha doğrusu insanlar güvenlik kaygısıyla özgürlüklerini gözden çıkardılar. Özgürlüklerini satıp, güvenlik satın aldılar. Şimdi benzer şekilde insanların yaşam alanlarına dönük bir müdahale bekliyor bizi. Çünkü çürümenin kaynağı olan iktidar çürümeden yararlanıp birtakım müdahalelerde bulunacak topluma. Eğitimdeki gericileşme artacak. Biraz da bu yüzden köpürtüyorlar bu operasyonu."
‘Uyuşturucu son 30 yıldır toplumsal bir sorun’
Programda uyuşturucu ve devlet ilişkisine değinildi. Ülkemizde uyuşturucu kullanma tarihinin çok eski olduğunu kaydeden Okuyan, ancak bu konunun büyük bir toplumsal sorun haline gelmesinin son 30 yılın konusu olduğunun altını çizdi. Şunları kaydetti:
"Altyapısı 12 Eylül faşizminde oluştu, 90’lar uyuşturucunun asıl patladığı dönemdir. Türkiye'de faili meçhullerin çok yaygınlaştığı, kontrgerillanın istediği gibi cirit attığı da bir dönem aynı zamanda. Orada bir figür var Tansu Çiller. Çiller'in unutulan bir özelliği var; kendisinin dönemi Afganistan menşeli uyuşturucunun hem Türkiye üzerinden Avrupa’ya gittiği hem de Türkiye'de kullanıldığı bir dönem. Özbek General (Raşid) Dostum'la yakın ilişkileri vardı. Mekanizma şöyle işliyordu: Sovyetler Birliği Afganistan’daki iç savaşa müdahale ettiğinde Sovyetler Birliği’ne karşı, ABD, Pakistan, Körfez ülkeleri mücahitleri desteklerken, Afganistan’da büyük bir sektördü zaten uyuşturucu. Ve uyuşturucu parası silahlı islamcı çetelerin finansmanında kullanılmaya başlandı. Bu piyasa hızlı bir şekilde uluslararası hale geldi. CIA, Pakistan bağlantıları kuruldu ve Türkiye esrar, eroini oradan almaya başladı.
Afganistan’daki savaşın uyuşturucudan finanse edilmesi Türkiye'de de öğrenildi. Türkiye'de de kontrgerilla, bu çeteleşme, Susurluk'ta patlayan o cerahat aslında Afganistan’daki kirli savaşın izlerini taşıyordu. Türkiye buradan yeni bir sektör yarattı. Bu sektör 2000'lere kadar Afganistan kaynaklıydı. Bu yetmedi, İran'ın da sınır kontrolü kaynaklı yeni bir arayış içerisine girildi ve Latin Amerika eksenli kokaine döndük. Bu işte hem daha çok para var hem de daha zor yakalanıyor. Üstelik kokainle yeni bir toplumsal kesime seslenildi. Türkiye'de sıralamada başat olan sentetik uyuşturucu ve kokain, esrar ile eroin daha sonradan geliyor. Yani Afganistan kökenli uyuşturucunun payı azalmış durumda."
Bu durumu yalnızca "devlet sektörü" olarak görmemek gerektiğini söyleyen Kemal Okuyan, bunun çok büyük bir ekonomik sektör olduğunu vurguladı. Türkiye'nin uyuşturucu için aynı zamanda bir transit yol olduğunu dile getirerek, "Kara para, bahis ve uyuşturucu piyasasını iç içe koyalım bunlar aslında Türkiye'nin kapitalist ekonomisiyle bütünleşmiş durumda" diye konuştu.
'Kara para nerede başlayıp bitiyor bilemezsiniz'
"Kapitalizmde nerede kara para aklanıyor, nerede başlıyor bunu bilemezsiniz ifadelerini kullanan TKP Genel Sekreteri, uyuşturucu piyasasının kapitalizmin sermaye ihtiyacını karşıladığı bir yapıya dönüşmüş durumda olduğunu söyledi. Kara para ve uyuşturucuyla ilgilenmeyen sektör olmadığına dikkat çekti. Özellikle bu sektörlerle sınırlı olmamakla birlikte turizm ve inşaata işaret etti.
Garipoğlu ailesi örneğini hatırlatan Kemal Okuyan, özelleştirme furyasıyla pek çok şirketin kaynağı belirsiz paralarla kendisini akladığını kaydetti. "Özelleştirmeci partiler, iktidarlar neden şikayet ediyorlar? Bu saatten sonra uyuşturucuyla nasıl mücadele edeceksiniz?" diye soran Okuyan, Garipoğlu ailesiyle Petrol Ofisi'nin özelleştirildiğini belirtti.
Son günlerdeki operasyonların sonuçlarından birinin tıpkı şiddet gibi uyuşturucunun normalleşmesi olduğunu vurgulayan Okuyan, "Toplumun freni patlamış durumu. Sonucu daha fazla meşrulaşma olabilir ve bu sorunu çözemezler. Düzenli uyuşturucu kullanımı büyük bir olasılıkla yüzde 1. Bu çok korkutucu" dedi.
‘Uyuşturulmuş bir toplum işlerine geliyor’
Kemal Okuyan uyuşturucunun yaygınlaşma sebebine de değindi. Ve şu ifadeleri kullandı:
"İnsanlar niye uyuşturucu kullanır? Çaresizlik ve mutsuzluktan. Bir işçi nasıl kurtarır kendini? Ya hayal alemine giderek ya da mücadele ederek. 12 Eylül'den sonra mücadele etmeyen bir emekçi halk yarattılar. Emekçisinden, işsizine kadar. Mücadele etmeyen bir halk uyuşturucuya açık bir halktır. Gelecek görmeyen insanların düşeceği tuzak bahistir, kumardır ve uyuşturucudur. Her türden bağımlılıktır. Bir yandan da uyuşturulmuş bir toplumsal işlerine geliyor."
'Uyuşturucu sorunu ünlüler operasyonuyla çözülemez'
Alkolü yasaklamaya, aşırı vergilendirmeye dönük adımların tümünün uyuşturucunun önünü açtığını kaydeden Okuyan, "12 Eylül faşizminden bu yana ahlak edebiyatıyla toplumu çürüttüler. Düzeltemezler, biz düzeltiriz. Sovyetler Birliği'nde uyuşturucu problemi yoktu çünkü uyuşturucuya ihtiyaç çok azalmıştı, yaygınlaşamıyordu. Eğitim ve istihdam politikaları sosyalizmde uyuşturucuyu baskılıyordu" dedi.
Uyuşturucu sorununun "ünlüler"operasyonuyla çözüme kavuşturulmasının mümkün olmadığını ifade eden Okuyan, bu sistemden kurtulmak bir zihin açıklığına ihtiyaç olduğunu söyledi.
TKP ne yapıyor?
TKP'nin bu konuyla ilgili tutumuna dair de konuşan Kemal Okuyan, şunları söyledi:
"Kapitalizm olduğu sürece bu sorun sürecek. Bu bireycileştiren, yalnızlaştıran çağdaşı, gerici eğitim sistemiyle nasıl çözeceksiniz zaten?
Uyuşturucuyla mücadele konusunda siyasi, kültürel ve ideolojik olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bahis kumar o kadar yaygın ki, bunlara karşı mücadele tepki bile çekebilir. Ama biz Türkiye Komünist Partisi'yiz. Doğruları, iyiyi savunmaktan vazgeçemeyiz.
TKP'nin bazı şeylere tahammülü yok. Şiddete, kumara, uyuşturucuya sıfır toleransımız var. Hatta Merkez Komitesi'nde kimse sigara içmiyor. Bu bir yaşam disiplini. Bağımlılık türleriyle mücadele ediyoruz. Biz çok genç yaşta partiyle tanışan arkadaşlarımıza örnek olmak zorundayız. TKP bir okuldur diyoruz, birbirimizin yaşamına da dokunmaya çalışıyoruz. Bir faşizm, baskıcılık üretmeden elimizden geldiğince kendi evimizi düzgün tutmaya çalışıyoruz çünkü bu ev Türkiye'nin aklı ve vicdanıdır."







