USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Siyaset

Erdoğan, Kıbrıs dönüşü uçakta konuştu: Dünya İsrail'den büyüktür!

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs dönüşü uçakta yaptığı açıklamada "Göz göre göre soykırım suçu işlerler dünya sessiz kalır. Bu 'sessizlik sarmalı' artık son bulmalıdır. Bilinmelidir ki; dünya İsrail'den büyüktür" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Kıbrıs dönüşü uçakta konuştu: Dünya İsrail'den büyüktür!
04-05-2025 21:28
04-05-2025 21:31
Google News

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs dönüşü uçakta yaptığı açıklamada "Göz göre göre soykırım suçu işlerler dünya sessiz kalır. Bu 'sessizlik sarmalı' artık son bulmalıdır. Bilinmelidir ki; dünya İsrail'den büyüktür" ifadelerini kullandı.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, Kuzey Kıbrıs  ziyareti dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, bu yıl ilk kez Kıbrıs'ın kuzeyinde düzenlenen TEKNOFEST 2025'e katıldıklarını söyledi.

"EŞİT ULUSLARARASI STATÜSÜNÜN TESCİLİ TEMİN EDİLECEKTİR"

17-18 Mart'ta Birleşmiş Milletler çatısı altında Cenevre'de düzenlenen geliştirilmiş katılımlı gayriresmi toplantıda kararlaştırılan Ada'daki iki komşu ülke arasında, muhtelif alanlarda başlatılması öngörülen işbirliği alanlarında üzerlerine düşeni yapmaya ve yapıcı olmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kıbrıs Türk halkı, eşit ortağı olduğu Ada'da, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün tescilini er ya da geç temin edecektir. Ana vatan Türkiye, bu yolda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin her zaman yanında olacak, dayanışmasını ebediyete kadar sürdürecektir. Bizim samimi arzumuz adil, kalıcı, sürdürülebilir ve gerçekçi bir çözüm. Bölgemizde yaşanan gelişmeler de artık bu realitenin kabul edilmesinin gerektiğinin telkinidir. Ada'da iki halk ve iki devlet olduğu gerçeğini herkesin idrak etmesinin zamanı gelmiştir. Ana vatan ve garantör olarak Kıbrıs Türkü'ne ve Kıbrıs Türkü'nün bağımsız devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne desteğimiz bakidir. Türk dünyasının ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk halkı, inşallah eninde sonunda hak ettiği konuma ülkemizin de desteğiyle gelecektir. Ziyaretimiz ve temaslarımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum."

Erdoğan, ziyareti sırasında TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in yaşamını yitirmesine haberini aldığını dile getirerek, "Sayın Önder'e bu vesileyle Cenabıallah'tan rahmet; acılı ailesine, sevenlerine ve seçmenlerine bir kez daha sabırlar diliyorum" dedi.

Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"1974'te malum bizim öyle ciddi manada silahımız yoktu. 1974'te başkalarının bizlere verdiği silahlarla bu adaya barış getirmek için geldik. Bugün, o zamanların çok çok ötesinde bir Türkiye var. Türkiye, savunma sanayindeki özgün tasarımları ve yerli üretimleriyle artık dünyanın parlayan bir yıldızı haline geldi. Özellikle insansız hava araçlarımız, savunma sistemlerimiz, haberleşmedeki atılımlarımız, adeta harp tarihini yeniden şekillendirecek boyuta ulaştı. Bu konuda da geçmişe göre fersah fersah ötede adımları attık, atıyoruz.

Şunu çok açık net söylemek durumundayım; TEKNOFEST gençliğinin yöneteceği Türkiye, bugünkünden çok daha ileride olacaktır. TEKNOFEST'lere katılan çocukların gözlerinde, ben o kararlılığı görüyorum. 'Ben daha iyilerini yapacağım' azmini bu gençlerde okuyabilirsiniz. Ben, yeni nesilden bu noktada oldukça ümitliyim. Maşallah, TEKNOFEST gençliği, birçok yerde de söyledim, gümbür gümbür geliyor. Hani bir söz var ya, 'Eğer 10 yıl sonrasını düşünüyorsanız fidan dikin, 100 yıl sonrasını düşünüyorsanız insan yetiştirin' diye… Biz de bu amaçla gençlere yönelik her alanda yatırım yapmaktan geri durmadık. Bizden devralacağı sancağı çok daha yukarılara taşıyacak olanlar, işte bu başta TEKNOFEST gençliği olmak üzere yeni kuşaklardır. Bunlara güvenim, güvencim çok çok fazla."

"KARGAŞA ÇIKARTMAYI ARZULAYAN YAKLAŞIMLARA DA MÜSAADE ETMEYİZ"

Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu bir mesajında, adadaki Türkleri hedef aldı. Bir yandan da Güney Kıbrıs'ta Türkiye karşıtı yeni bir terör örgütü kuruluyor gibi emareler var. EOKA'yı yeniden diriltmeye mi çalışıyorlar?" sorusuna, "Tarihten ibret almayan topluluklar, benzer akıbetleri tekrar tekrar yaşamaya mahkumdur. Kıbrıs'ta barış dilini bozan, gelecek nesilleri de tehlikeye atan her açıklamayı, ben şiddetle kınıyorum" yanıtını verdi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerimiz bilerek hareket ettik ve bu değişmeyecektir. Ada'nın huzurunu bozan, hassasiyetlerini kaşıyan, kargaşa çıkartmayı arzulayan yaklaşımlara da müsaade etmeyiz. Terör yoluna başvuranların, Kıbrıs Türkü'nü yok sayanların, karşılarında daha güçlü bir Türkiye bulacaklarını bilmeleri lazım. Gerilimleri artıran söylemler yerine, yapıcı ve birleştirici bir dil kullanmak, Ada'nın geleceği adına daha faydalı olacaktır. Buna dikkat etmeleri lazım. Acıların tekrarına asla izin vermeyiz ve bu konuda da kararlıyız. Kıbrıs Türkleri'nin haklı davalarının en büyük destekçisi olmaya devam edeceğiz. Ne Türkiye eski Türkiye, ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ne dünya eski dünyadır. Bunları artık çok çok iyi bilmelerinde fayda var."

"SALDIRININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ, TAM ANLAMIYLA HAYDUTLUKTUR, KORSANLIKTIR"

Erdoğan, "İsrail, uluslararası hukukun önündeki en büyük tehlikedir. Uluslararası hukuku çiğnemeyi adet haline getirdiler. Gemilerin, insani amaçlı yardım malzemesi taşıdığını ve uluslararası seyrüsefer kuralları çerçevesinde hareket ettiğini tüm dünya biliyor. Buna rağmen, bu saldırının gerçekleştirilmesi, tam anlamıyla haydutluktur, korsanlıktır." karşılığını verdi.

Erdoğan, İsrail'in bombalarla, ağır silahlarla yenemediği Filistinlileri, gıdadan, ilaçtan mahrum bırakarak yenmeye çalıştığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"İsrail gıdayı, temiz suyu, ilacı silah olarak kullanıyor. İnsan öldürürler dünya sessiz kalır; katliam yaparlar dünya sessiz kalır, egemen devletlere saldırırlar dünya sessiz kalır, uluslararası kuruluşların personellerini öldürür, yapılarını bombalarlar dünya sessiz kalır, göz göre göre soykırım suçu işlerler dünya sessiz kalır. Bu 'sessizlik sarmalı' artık son bulmalıdır. Bilinmelidir ki; dünya İsrail'den büyüktür. Büyüklüğünün hakkını vermeli ve dünyayı ateşe vermeye çalışan bu alev topunu söndürmelidir. Yoksa çok geç olacak ve İsrail'e bugün sessiz kalanlar, tarihe bunun hesabını veremeyeceklerdir. İsrail zannetmesin ki işledikleri suçlar cezasız kalacaktır. Adalet bir gün yerini bulacaktır."

İSRAİL'İN SURİYE'YE YÖNELİK SALDIRILARI

Erdoğan, "Bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyen İsrail, Türkiye'nin bölgedeki gücünden, elde ettiği kazanımlardan da çok rahatsız" dedi.

İsrail'in Suriye'ye yönelik askeri saldırıları hatırlatılarak, "Türkiye'yi de hedef alan saldırılar mı bunlar? Türkiye'ye de gözdağı mı vermek istiyor? Suriye'de bir güç gösterisi mi gerçekleştirmek istiyor? İsrail'in tam olarak amacı nedir?" soruları üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"İsrail'in bu attığı adımlar barış ve huzuru tehdit eden adımlardır. Türkiye ile ilgili ne gibi adımlar atar veya atmayı planlıyor, bunları yakından takip ediyoruz.

Biz niçin İsrail'le bütün ticari ilişkileri kestik? Çünkü biz biliyoruz ki dostumun düşmanı, aynı şekilde bize de düşmanlık yapıyor demektir. Şu an itibarıyla Gazze'deki o masumlara acımasızca bombaları yağdıran, bütün bölgeyi harabeye dönüştüren bir İsrail'den, biz zaten insanlık beklemeyiz. İsrail kandan ve kaostan besleniyor. Barış ve huzur iklimi İsrail'in istediği son şeydir. Suriye'de yıllardır süren iç savaşın bitmesinden, Suriye halkının kendi geleceğini tayin edecek olmasından, birlik ve bütünlük rüzgarından İsrail rahatsız olmuştur."

Erdoğan, İsrail'in Suriye'de bazı grupları kışkırtarak yeni bir çalışma ortamı oluşturmaya çalıştığına dikkati çekerek, "Bölgeyi ateşe atmaktan çekinmeyen İsrail, Türkiye'nin bölgedeki gücünden, elde ettiği kazanımlardan da çok rahatsız. Suriye Hükümeti, devrim sonrasında ülkede huzuru, toplumsal barışı ve ekonomik kalkınmayı sağlamaya çalışıyor. Zorluklarla karşılaşsalar da büyük bir çaba içindeler" dedi.

Erdoğan, "İsrail, sadece kendini düşünür. Herkes birlik ve toprak bütünlüğü temelinde yeni Suriye'yi inşa için gayret göstermelidir. İsrail provokasyonunun vadettiği sadece kan, gözyaşı ve ölümdür. Bir ve bütün Suriye ise müreffeh bir geleceğin formülüdür. Her zaman söylediğimiz gibi, biz komşumuz Suriye'nin yeni bir çatışma iklimine sürüklenmesine izin vermeyiz ve vermeyeceğiz" diye konuştu.

İSTANBUL DEPREMİ: ERDOĞAN'DAN KENTSEL DÖNÜŞÜM MESAJI

Erdoğan, İstanbul'da meydana gelen deprem hatırlatılarak, "Bu aralar belli büyüklüklerde çeşitli illerimizde depremler meydana geliyor. Sadece İstanbul'da değil, tüm Türkiye'de depreme hazırlık konusunda neler yapılacak?" sorusu üzerine, deprem meselesini sembolik birkaç bina, slogan ve algı operasyonları parantezinde ele alanlardan olmadıklarını vurguladı.

Erdoğan, depremin Türkiye'nin gerçeği olduğuna, yaşanan kayıpları sonlandırmanın ancak sağlam yapılar inşa ederek mümkün olacağına işaret etti.

Erdoğan, "Yapı stokumuzu yenilemek için elimizdeki en etkin çözüm, kentsel dönüşümdür. Kentsel dönüşüm meselesi, Türkiye için bir hayat memat meselesidir. İnsanların evlerinin başlarına yıkılmaması için en dayanıklı, son teknolojiyle yapılmış ve estetik açıdan şehirlerimizin dokusunu koruyan ve destekleyen yapılar inşa etmeliyiz. Bu konuyu ideolojik saplantılara kurban veremeyiz" dedi.

Depreme hazır şehirlerin Türkiye'nin geleceğini kurtaracağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin dört bir yanında depreme hazırlık konusunda kapsamlı ve kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz. Yerinde dönüşümü teşvik edecek ve devlet-vatandaş işbirliğini güçlendireceğiz" ifadelerini kullandı.

"AFAD'IMIZ BÜTÜN BİRİMLERİYLE ÇALIŞIYOR"

Erdoğan, şunları söyledi:

"AFAD'ımız bütün birimleriyle çalışıyor. İstanbul'daki depremde ben de ilk gün hemen İstanbul merkeze gittim. Çalışmaları arkadaşlarla beraber yürütelim dedik. O gün ilgili bütün arkadaşlar Kağıthane'deki merkeze geldiler. Orada gerekli koordinasyonu yaptık ve çalışmayı yürüttük. Sağ olsunlar bütün tedbirleri almak suretiyle adımları atmışlar. Dedik, buradan bir Hasbahçe'ye inelim, vatandaşın oradaki durumunu görelim. Baktık ki vatandaş, çadırlarla Hasbahçe'de konaklamış. Orada çoluk çocuk birlikte oturuyorlar. Sağ olsun Kağıthane Belediyemiz onlara orada yemek ikram etti. Sonra biz de onlarla beraber olduk. Geç saate kadar beraberce hasbihal ettik. Orada sadece Kağıthane'nin halkı yoktu. Kağıthane dışından da vatandaşlar gelmişti. Onlar da orada, o masalarda yerlerini aldılar. Deprem anı bir korkudur, geliyor geçiyor. Fakat tedbirlerimizi her an almamız lazım."

Erdoğan, "Bu konuda hocalarımız televizyonlarda uyarıyorlar. Tedbirlerin ne tür olması lazım, bu konularda çeşitli bilgiler veriyorlar. Ama her geçen gün halkımızın bilinci daha da artıyor. Bu bilinçlenmeyle beraber de yaşam devam ediyor. Allah yar ve yardımcımız olsun" dedi.

"CHP'NİN PROVOKASYONLARINA KESİNLİKLE GELMEYECEĞİZ"

Erdoğan, CHP'ye ilişkin bir soruya şöyle yanıt verdi:

"Siyasi hırsları ve saplantıları, CHP'li yöneticileri esir almış durumda. Muvazene tamamen kayboldu. Utançla hatırlanacak işler yapıyorlar. Milleti sokağa dökmek, iç karışıklık çıkartmak, kaos oluşturmak, provokasyonlara ortam sağlamak bitti, işi şimdi doğrudan devletin polisinin üzerine otobüs sürmeye kadar vardırdılar. Bu menfur eylem, siyasetin sınırlarını aşmıştır. Bu konu artık siyasetin değil, yargının konusu haline gelmiştir. Nasıl bir zihniyet ve şahsiyet fukaralığı, otobüsü polisin üzerine sürme talimatını verdirebilir. Polisimizi kimler hedef alır, teröristler. Polislerimiz devletin ve milletimizin güvenliği için gecelerini gündüzlerine katarken, siz nasıl onların üzerlerine parti otobüsü sürdürürsünüz?

Orada bir husus da dikkat çekiciydi. O kadın polisimiz başörtülüydü. O esnada otobüsün içinden de 'Sür, sür, sür' diye bağırıyorlar. Sonra şoför de itiraf ediyor. 'Öyle dediler, ben de sürdüm' diye. Allah'tan, polisimiz kaçarak kurtuluyor. Ben, Adalet Bakanımıza da hemen durumu aktardım. Bakanımız da işi takibe aldı. O şekilde konunun üzerine gittiler. Orada polisimiz kaçarak kurtuldu ama Allah göstermesin otobüsün altında da kalabilirdi. Sonra şoförle ilgili bir adli süreç başladı. Bunlar, milleti sokağa dökmek için adeta tahrik ediyorlar. Bu tahrik nereye kadar gider, bunun bizler de siyasetçi olarak sonuna kadar takipçisi olacağız. Yaşanan sıradan bir olay değil. Provokatörlerin tahrikleri devam ediyor. Bunun üzerine gitmemiz lazım. Biz CHP'nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz ama vatandaşımızı da bunlara asla kurban etmeyeceğiz."

"MİLLETİN BASİRETİNE BANT ÇEKMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında ortaya çıkan görüntülere ve partisinin cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair açıklamaları hatırlatılarak, "Özgür Özel, 'İmamoğlu kendisi istese bile cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçemez' dedikten 24 saat dahi geçmeden 'Mansur Yavaş cumhurbaşkanı, İmamoğlu başbakan olur' şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamasından da 24 saat geçmeden 'A planımız da B planımız da Z planımız da İmamoğlu' açıklamasını kullandı. Bu kararsız ve birbiriyle çelişen ifadelerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunun nedeni ne olabilir?" sorularına da yanıt verdi.

"Anadolu'da bir söz var, 'Sokma akıl 8 adım gider' diye. Bunların durumu da maalesef böyle. Devamlı bu tür şeyleri söylüyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bu 8 adım da gitmeyecek" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Buradaki çelişkiler yumağını doğuran ana unsur, CHP yönetiminin kendi akıllarıyla hareket etmemeleridir. Bir an kendi fikirlerini söylemeye kalktıklarında ise nedense kendilerini hemen tekzip etme yoluna gidiyorlar. Sabah söylediklerini akşam yine kendilerini düzeltiyor. Komik desen artık komik bile değil, ortada acınası bir durum var. Bu kaosun, her kafadan bir ses çıkma halinin asıl nedeni, bunların samimiyetsizlikleridir. CHP'de herkesin kendi hesabı var. Herkes bir başkasının kuyusunu kazıyor. Bunların öyle ciddi manada kararlı bir yapıları da yok. Yani durumları hiç iyi değil.

CHP içinde bu acınası halden kurtulmak gerektiğini söyleyenler ise hemen alaşağı ediliyor. 'Sen mi konuştun? Defol' diyorlar. Böyle bir durum var. CHP'nin kafası öyle karışık ki, asıl göstermek istemedikleri bu çorba, bir garabet çorbasıdır. O çorbaya kimlerin kaşık salladığını milletten gizlemek için, milletin basiretine bant çekmeye çalışıyorlar. Yaptıkları iş bu. Neticede ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Konuştukça batıyorlar. Biz CHP'nin düştüğü bu bataklıkla ilgilenmiyor, işimize bakıyoruz, millete hizmete odaklanıyoruz."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
Günün Karikatürü