Üç tip kadın

Burhan Bozgeyik

4 yıl önce

Kadın, ailenin temel unsurudur. Kadın, mükemmel bir şekilde yetişmişse, o ailede huzur olur, dirlik olur, düzen olur. Ailenin bütün fertleri mesut ve bahtiyar yaşar. Şayet kadın iyi yetişmemişse, işte o vakit, gir ağla, çık ağla…

Atalarımız, kadınlarla ilgili kulaklara küpe olacak değerlendirmelerde bulunmuşlardır. İşte bunlardan iki tanesi:

Selçuklularda üç tip kadın varmış: 1. Çepel-i Çürt (Deliyi adam eden.) 2. Merdan-ı Mürt (Adamı deli eden.) 3. Zavran-ı Zort (Deliyi zırdeli eden)…

Dede Korkut’a göre ise kadınlar dört türlüdür. Şimdi de söz Dede Korkut’un, söylemiş, bakalım ne söylemiş: “Karılar dört türlüdür. Birisi solduran soptur. Birisi dolduran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne kadar dersen bayağıdır. Ozan, evin dayağı odur ki kırdan, yabandan eve bir misafir gelse, kocası evde olmasa, o, onu yedirir, içirir, ağırlar, azizler, gönderir. O Âişe, Fâtıma soyundandır, hanım. Onun bebekleri yetişsin. Ocağına bunun gibi kadın gelsin.”

Bu değerlendirmelerin temeline baktığımızda İslâmî kaynaklardan mülhem olduğunu görürüz. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şu hadis-i şeriflerine ibret nazarıyla bakalım:

Abdullah b. Amr b. Âs (r.a.), Resûlullahın şu hadis-i şerifini rivayet etmiştir: “Dünya, bir metadır ve onun en hayırlı bir metaı saliha bir kadındır.” Bu hadisi İbni Mâce de şu şekilde rivayet etmiştir: “Dünya, ancak bir metadır. Dünya metaları içinde saliha bir kadından daha değerli bir şey yoktur.” (Tergib ve Terhib, c.4/ 999-4)

Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), saliha, yani dindar hanımı, “dünya mutluluğundan” olarak vasıflandırmıştır. Bu hususla ilgili bazı hadis-i şeriflere bakalım:

Ebu Ümame’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle derdi: “Mümin, aziz ve celil olan Allah’a takvadan sonra kendisi için saliha bir kadından daha hayırlı bir şey elde edememiştir. Eğer ona bir şey emrederse, kendisine itaat eder; ona bakarsa, kendisine sevinç verir; onun üzerine yemin ederse, yeminini yerine getirir; ondan uzakta bulunursa, nefsini ve kocasının malını korur.” (a.g.e., c.4 / 200-6)

İbn Abbas (r.a.), Nebinin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şu dört şey kime verilirse dünya ve âhiretin hayrı ona verilmiş olur: 1-Şükreden bir kalp, 2- Zikreden bir dil, 3- Belâ ve musibetlere karşı sabreden bir vücut, 4- Kocasının malı ve kendi nefsi hakkında günah işlemeyen bir eş.”

Muhammed, babası Sa’d b. Ebi Vakkas’dan (r.a.) Resûlullahın şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Şu üç şey mutluluktandır: 1-Saliha bir kadın ki, ona baktığında ferahlarsın, yanında bulunmadığın zaman da malın ve ırzı hakkında kendisine güvenebilirsin, 2-Süratli bir binek hayvanı ki, seni arkadaşlarına kavuşturur, 3-Geniş, iç ve dış müştemilatı çok olan bir ev.

Şu üç şey de talihsizliktendir: 1-Gördüğünde sana kötülüğü dokunan, sana dil uzatan, yanında bulunmadığı zaman ırzı ve malın hakkında kendisine güvenemediğin bir kadın. 2-Ağır ayaklı bir binek hayvanı ki, ona vursan seni yorar, serbest bıraksan seni arkadaşlarına yetiştirmez. 3-Dar ve müştemilatı az bir ev.” (a.g.e., c. 4 / 202-10)

Atalarımız, işte bu hadis-i şeriflerin ışığında, kız çocuklarını, “huzur kaynağı” olacak şekilde yetiştirmeye gayret etmişlerdir. Edepli, hayâlı, iffetli, terbiyeli, tesettüre ve haremlik-selamlığa dikkat eden, ev idaresini bilen, iktisatlı, mülayim, vakûr, izzetli olmaları için çalışmışlardır.

Aslolan, kalp güzelliği, ahlak güzelliği ve ev idaresinin temelini teşkil eden hamaratlılıktır. Evlilikte mutluluğun aslî kaynağı bunlardır. Dış güzellik, sûridir, geçicidir. Onun tesiri ve rolü belki de bir günlüktür. Sadece buna ehemmiyet verenler, kendilerine -Selçukluların tabiriyle- “Merdan-ı Mürt” tipi kadın almış olurlar. Ondan sonra dizlerini döverler, ama ne fayda...

YAZARIN DİĞER YAZILARI