USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yolculuk halleri

13-12-2021

Yakınlarda arabayla peş peşe iki İstanbul seyahatimiz oldu. Yaklaşık beş bin kilometre yol yaptık. Bu seyahatimiz esnasındaki “yolculuk hallerinden” birkaç satırbaşı aktarmak istiyorum.

Yolculuğumuzun ekseriyetini otobanlarda yaptık. Ancak zaman zaman duble yollardan gittik. Sizi bilmem ama ben bu duble yollardaki seyahati daha çok seviyorum. Zira insan ilçeleri, kasabaları, köyleri görüyor. Bu mekânlardaki mezarlıklardan geçerken Fatihalar okuyoruz.

Yolculuğumuzun iki tanesini imsaktan evvel başlattık. Sabah namazını yolda kıldık. Namaz deyince burada bir paragraf açmak istiyorum. Bundan 30-40 sene önce yolculuklarda namaz kılmak hayli mesele idi. Zira mescitler yoktu. Havaalanlarında çoğu zaman namazımızı çimenlerin üzerinde ya da ceketimi veya pardösümü yere sermek suretiyle kılmışımdır. Karayolundan seyahatlerde de öyleydi. Ancak şimdi, Allah’a hamd olsun, tesislerde güzel abdest alma yerleri ve mescitler var. Oralarda namazlarımızı rahatça kılıyoruz. Her defasında da “Rabbim kazançlarını bereketli eylesin” diye bu hizmeti yapanlara duâlar ediyoruz. Ankara istikametimizde bir gidişimizde Aksaray’daki Orhan Ağaçlı tesislerinin mescidinde cuma namazımızı kıldık. Hava güzeldi. Dışarıda açkılar üzerinde namaz kıldık. Ankara’dan memlekete dönüşte saat 10 civarında yine burada mola verdik. Abdestimizi tazeledik. Hava soğuktu. Kuşluk namazı kılmak için mescide gittim. Baktım, yerden ısıtma yapmışlar. Bu şekilde yolcuları düşünenlere duâlar edip ayrıldık. Yol boyunca pırıl pırıl lavaboları, şadırvanları, mescitleri olan tesisleri tebrik ediyorum. Allah, bu mekân sahiplerinden, işletenlerden razı olsun.

Bu seferki seyahat sebepleri taziyelerimiz idi. Önce kayınpederin vefatını öğrendik, araba ile apar topar İstanbul’a doğru yola çıktık. Bir hafta sonra bu defa pederin vefatını öğrendik, cenazeye yetişmek için apar topar yola çıktık. Uçakla gitmeye kalkışsan, yok aşıydı, yok PCR testi idi, bir sürü merasim. Bu prosedürlerden oldu bitti rahatsızım. Yolculuk esnasında bu işlerin suyunun çıkarıldığını gördüm. İstanbul’dan Ankara istikametine ilerlerken Bolu Abant’ta Highway tesislerinde mola verdik. Buradaki tesislere girmek için HES kodu gerekiyormuş. Bir aile, acele ile geldikleri için HES kodunun yazılı olduğu telefonun arabada kaldığını, acele lavaboya gitmeleri gerektiğini, HES kodunu ihtiyaçlarını giderdikten sonra kendilerine göstereceklerini söyledi. Oranın güvenlik âmiri, “Olmaz, giremezsiniz!” dedi. Ne kadar dil döktülerse de nafile. Sonunda benzinliğin tuvaletine gitmek mecburiyetinde kaldılar. Eskiler bu gibi durumlar için “gâvur eziyeti” derlerdi. Şu aşı engellemeleri, PCR testi, HES kodu uygulamaları kabak tadı vermeye başladı. Sözde Anayasa’da “Seyahat Hürriyeti” var. Bu ne biçim hürriyet!..

Karayollarında yolculuk yapanlar bilir. Şu TIR’lar, kamyonlar yüzünden yolculuk âdeta kâbusa dönüşmekte. İstanbul-İzmit otobanının bir bölümü iki şerit. Bazen bu iki şeridi de TIR’lar işgal ediyor. Diğer kısımlar üç şerit. Bunun da iki şeridini yine TIR’lar ve kamyonlar işgal ediyor. Yol ekser kısımda tek şeride düşüyor. Tek şeritte ilerleyenler de her an “TIR terörü” mağduru olmakla karşı karşıya. Zira beyefendiler iki şeridi işgal ettikleri yetmiyormuş gibi, bir de sollama yaparak üçüncü şeride geçiyorlar. Arkadan 120 ile ve bazen daha fazla süratle gelenleri düşünmüyorlar. Hele bir de hiç sinyal yakmadan âniden çıkanlar yok mu, işte bunun adına resmen “taammüden cinayet” denir. Devletin trafikle ilgilenen birimleri buna kalıcı bir çözüm bulmalı. İkinci şeridin ancak sollama için kullanılacağı, uzun müddet işgal edilemeyeceği şartı getirilmeli. Hele TIR’lar kesinlikle üçüncü şeridi kullanmamalı.

Ehliyetimi 1978’de MTTB trafik şubesinin düzenlediği organizasyonda almıştım. O tarihten itibaren zaman zaman babamın arabasını kullandım. 1993’te araba aldıktan sonra gerçek şoförlük devresi başladı. O tarihten beri araba kullanırım ve trafik kurallarına dikkat ederim. Yolculuk yapan bütün kardeşlerime; kuralara uymalarını, uykulu vaziyette araba kullanmamalarını, hele de otobanlarda TIR’lara dikkat etmelerini, sürat yapmamalarını tavsiye ederim. Rabbim kazadan beladan korusun. Direksiyon başına geçen kardeşlerimin yolları açık olsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?