USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Tuhaf işler

15-02-2021

Zaman zaman ülkemizdeki “tuhaflıklara” paragraf açıyoruz.

İşte bu tuhaflıklardan bazıları daha:

Koskoca bir milletvekili, Ramazan-ı Şerif’te Meclis’te konuşma yaparken göstere göstere su içmişti de, bu durumu kınayan milletvekillerine: “Ben Müslüman değilim!” diye cevap vermişti. Ne tuhaf, eskiden Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlar bile Ramazan-ı Şerif’e hürmet gösterirler, çocuklarının sokakta aleni yemek yemesini istemezlerdi. Nereden nereye gelindi…

Şu koronavirüs çıktı çıkalı, her yanımız tuhaflıklarla dolmaya başladı. Notlar almışım. Meselâ 23 Nisan’da Anıtkabir’deki merasimde sosyal mesafe yoktu. Hayli kalabalıktı. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” misali… Öte yandan, adamcağızın evi yanmış, koşarak gelip bakıyor, ne yapacağını bilemez halde. O kimseye de maske takmadığı için ceza kesiliyor. Adam bunalmış, intihara teşebbüs ediyor. Görevliler güzel bir iş yaparak adamcağızı intihardan vazgeçiriyor, ondan sonra da maske cezası yazıyor. Adamın birine kaç çocuğun var diye sorulmuş da adam, “Hadımım!” demiş. Karşıdaki yine soruyor: “Kaç çocuğun var?” diye. Bu misal gibi, adamcağız yasaklı günde yakalanmış, sokağa çıkma cezası veriliyor. Adam diyor ki, “Benim evim yok!” Yani adamcağız zaten sokakta yatıyor. Neyse sonradan o vatandaştan özür dilendi ve ilgi gösterildi de iş tatlıya bağlandı.

Siz şu tuhaflığa bakınız: Bu korana nasıl bir alâmet şeyse, turizm mevsiminde kısıtlamalara vesile olmuyor. Tam da turizm mevsimi bitince kısıtlamalar başlıyor. İktidar partisinin kongrelerinde salon tıklım tıklım dolu olmasına rağmen hiç kimseye “sosyal mesafe cezası” yazılmıyor. Kongre bitince o şehrin valisi, hemen açıklama yapıyor; “Gösteri yürüyüşü yapmak yasak, toplantı yapmak yasak, şu yasak, bu yasak!” diye. Lokantalar, çay ocakları başta olmak üzere pek çok işkolu sahipleri de o kongrelere iç geçirerek ve gıpta ile bakıyor. 20 yaş altına girdikleri için sokağa çıkamayan çocuklar ve 65 yaş üzeri vatandaşlar resmen psikolojik travma geçiriyor. Ama her ne hikmetse hafta sonları yasağa rağmen turistlere serbest. Kayak merkezlerinde tatil yapanlara serbest. İyi yani, çileyi biz çekelim, sefayı turistler sürsün, reva mı? Bu korona gerçekten tuhaf. Duruyor duruyor, saat 21’de tehlikeli olmaya başlıyor. Sanki Drakula mübarek!..

Melih Gökçek zamanında yaptırılan dev dinozorlara ve o parka 750 milyon dolar harcandığı söylenmişti. Netice ne oldu? O dinozorlar TIR’lara yüklenip götürüldü. O park da kapatıldı. Şimdi vatandaşlar bunun üzerine bir bardak soğuk su içip meseleyi örtbas mı edecek?..

“Buradan uzaya dört şeritli yol yaptık desek inanacak seçmenimiz var” diyen ve bu gibi güldürücü sözlerle milleti güldüren, devamlı gülerek millete moral veren bir bakan vardı. İstifa etti. Ancak tuhaf bir şekilde sosyal medyadan istifa ettikten sonra bir daha izine rastlanmadı. Bir bakkal dükkânı bile devredilirken çok hassas davranılırken, koca Hazine Bakanlığı devredilmedi. Dolayısıyla, “184 milyar doların hesabını ver?” sorusu da havada kaldı.

Siz şu tuhaflıklara bakınız: Fabrika, işyeri yapılmıyor da, habire paralar tuğlaya, betona yatırılıyor: Stadyumlar, hapishane binaları, adliye sarayları, millet bahçeleri… Şahsî fikrim şu; trilyonlar o stadyumlara harcanmak yerine fabrikalar yapılsın, gençler iş güç sahibi olsun, top da toprak sahada oynansın. Öyle bir eğitim verilsin ve politika takip edilsin ki, “suçlu” veya “sanık” üremesin, hapishaneye ve çokça adliye sarayına da ihtiyaç kalmasın…

FETÖ ile iltisaklı bazı kimselerin açıklamaları da bir tuhaf: Habertürk sunucusu Veyis Ateş, FETÖ’ye tweetlerini böyle açıkladı: “Kandırıldık!” Bülent Arınç’a, “FETÖ’cü müsünüz?” sorusu sorulunca şu cevabı veriyor: “Aldatıldık, ama suç bizim değil.”

Yakın tarihimizin mühim hâdiselerinden Kozmik Oda’ya girilmesi meselesi, tam olarak aydınlığa kavuşmadı. Hâdisede yığınla tuhaflık var. O odada ne vardı, kimlerin eline geçti? O ayrı bir konu. Beni asıl dağdar eden husus, vatanperverlerin şehit edilmesi… Bakınız emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş ne diyor: “Kozmik Oda’ya girildiği için ifşa olan 848 gizli görevli yurtsever şehit edildi.” Şimdi buna sebep olanlardan hesap sorulmayacak mı? Elbette sorulacak ve soruluyor. O şehitlerin kanı yerde kalmayacak. Buna inanıyoruz.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?