USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Tek parti devrimleri anayasaya aykırı

04-03-2019

Adına “millet” de denilen topluluğun; can, mal ve namus emniyeti için, huzuru ve refahı için, adına “düşman” da denilen bütün kötü düşünceli güruhtan korunması için bir devlet şarttır. O devletin sağlıklı işleyebilmesi ve insanların her cihetten saadeti için de bunu temin edecek bir sisteme (rejime) sahip olması lazımdır. Ülkemizde şu anda yürürlükte olan sistemin temeli Tek Parti devrinde atılmıştır. Yani yaklaşık 94 yıllık bir mazisi vardır.

Tek Parti devri ise her yönüyle incelenmeye, araştırılmaya, tartışılmaya değer, hatta bunun yapılması elzem bir devirdir. Ne var ki bunun önünde yığınla engeller vardır. Şu anda ülkemiz pek çok cihetten sancılar içerisindedir. Bunun temel sebebi de işte o devredir. Şunu gayet açık söylüyorum ve ispata da hazırım, Tek Parti devrindeki devrimlerin tamamı o devirde geçerli olan Anayasa’ya aykırıdır. 1921 ve 1924 anayasaları ortadadır. Şayet o devirde Anayasa Mahkemesi olmuş olsaydı, o devrim kanunlarını, hem usul, hem esas yönünden iptal ederdi. Günümüzde geçerli yapıyı o devre adapte ettiğimizde, bütün o devrimlerin “keenlemyekün” addedilmesi gerekir.

 

Tek Parti devrimlerine bakınız: Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924), Şapka ve Kıyafet Devrimi (25 Kasım 1925), Medreselerin Kapatılması (1924), Harf Devrimi (1 Kasım 1928), Şer’iyye mahkemelerinin kapatılması ( 8 Nisan 1924), Mecellenin kaldırılması (1924), Türk Kanunu Medenîsi (4 Ekim 1926), Türk Ceza Kanunu (1926), Laikliğin Anayasaya Girmesi (5 Şubat 1937), Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924), Türkçe Ezan Okutulması (30 Ocak 1932; 1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesine bir fıkra eklendi. Değişikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler, üç aya kadar hapsedilecek ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyecekler.)

Bütün bu devrimler, Tek Parti-Tek Şef devrinin müessislerinin, 1919-1922 yılları arasında yapmış oldukları konuşmalara, yazılı emir ve talimatlarına aykırıdır. Bakınız o devirdeki konuşmalara ve talimatlara; Kur’an’ın Anayasa olduğu ve halifeliğin kurtarılacağı söyleniyordu. TBMM, 23 Nisan 1920 tarihinde tekbirlerle, dualarla açılmıştı. Mahkemelerde şer’î kanunlarla hüküm veriliyordu. TBMM her gün dua ile çalışmasına başlıyordu. Cephedeki bütün askerler cemaatle namaz kılıyor, tekbirlerle düşmana hücum ediyorlardı.

 

Devlette geçerli olan, sözlerden ziyade kanunlardır. Peki, o devirde Anayasa ve kanunlar nasıldı? TBMM açıldıktan sonra hazırlanan 3 numaralı ve 2.5.1336 (1920) tarihli “TBMM İcra Vekillerinin Sureti İntihabına Dair Kanun”un 1. maddesinde bakanlıklar sıralanırken ilk sıradaki bakanlık, “Şer’iye ve Evkaf” bakanlığıdır. Ayrıca 11 bakanlıktan biri de “Adliye ve Mezâhib Bakanlığı”dır. Yani şeriatın (İslâm’ın) hükümlerinin uygulanması ve bunun murakabesi için iki adet bakanlık ihdas edilmiştir.

85 numaralı kanunla hazırlanan 20.01.1337 (1921) tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu yani bugünkü tabirle Anayasa’nın 7. maddesi aynen şöyledir: “Ahkâmı Şer’iyenin tenfizi, umum kavaninin vaz’ı (konulması), tadili (değiştirilmesi), feshi ve muahede ve sulh akit ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Kavanin ve nizamât (kanunlar ve nizamlar) tanziminde (düzenlenmesinde) muamelâtı nâsa erfak ve ihtiyacatı zamana evfak (insanlar arasındaki muamelelere ve zamanın ihtiyaçlarına en uygun) ahkâm-ı fıkhiye ve hukukiye ile adap ve muamele esas ittihaz kılınır. Heyet-i Vekilinin vazife ve mesuliyeti kanunu mahsus ile tayin edilir.”

364 numaralı ve 29. 10 1339 (1923) tarihli “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun Bazı Mevaaddının Tavzihan Tadiline Dair Kanun”un 2. maddesi aynen şöyledir: “Türkiye Devleti’nin dini, din-i İslâm’dır. Resmî lisanı Türkçedir.”

1924 Anayasası’nın 2. maddesi aynen şöyledir: “Türkiye Devleti’nin dini, din-î İslâm’dır; resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.” Bu madde 05.02.1937 tarihinde değiştirilmiştir. (*) Yani açıkça görülmektedir ki, Tek Parti devrimleri yapıldığı sırada 1924 Anayasası’nın 2. maddesi mer’iyettedir. Dolayısıyla yapılan bütün devrimler o madde ile çelişmekte ve çatışmaktadır. “Türkçesi”, o devrimler, o devirde geçerli Anayasa’ya aykırıdır.

(*) Anayasa maddeleri metinleri ve diğer kanun maddeleri metinleri şu eserden alınmıştır: Prof. Dr. Suna Kili / Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük. Türk Anayasa Metinleri. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Ankara: 1985

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?