Tarih, milletlerin kimliğini, kökünü, var oluş mücadelesini anlatan en büyük tanıktır. Kimi milletler bu tanıklığı onurla taşır, kimileri ise sahte tarih yazıp milleti kandırmaya kalkar. Bugün bazı çevrelerin “Kürdistan” diye bir hayal peşinde koşması, işte bu sahte tarih anlayışının en çarpıcı örneğidir.
Tarihe baktığımızda “Kürdistan” adında bağımsız bir devlet, millet, bayrak veya medeniyet yoktur. Bu topraklarda kurulan medeniyetler Türk’ün, Sümer’in, Hitit’in, Selçuklu’nun, Osmanlı’nın izini taşır. Anadolu’nun ve Mezopotamya’nın her karışında Türk’ün alın teri, şehidin kanı vardır. Kürt kardeşlerimiz ise bu coğrafyada bin yıldır Türk milletiyle omuz omuza yaşamış, ekmeğini, kaderini ve zaferini paylaşmıştır.
Bugün “Kürdistan” hayaliyle ortaya çıkanlar, emperyalizmin, Batı’nın ve bölücü örgütlerin maşalığını yapmaktadır. Onların hedefi Kürt halkının refahı değil, Türk devletinin birliğini parçalamaktır. Unutulmamalıdır ki; Türk’ün olduğu yerde ayrılık değil, birlik vardır. Türk devleti hiçbir zaman bir halkı ötekileştirmemiştir. Ancak bu devlete ihanet edenin karşısında da çelikten bir irade vardır.
Bugün geldiğimiz noktada, TBMM’de AKP, CHP, MHP ve DEM’in oluşturduğu Komisyon’un meyvelerini vermeye başladığını görüyoruz. Ancak ne yazık ki bu “meyve”, vatanseverlerin yüreğinde burukluk yaratmıştır. Çünkü bu birliktelik, görünürde uzlaşma gibi dursa da perde arkasında bölücülere verilen tavizlerin kapısını aralamaktadır.
“Demokrasi”, “eşitlik” gibi süslü kelimelerin ardına saklanarak, milletin birliğini tehdit eden girişimlere sessiz kalmak; en hafif tabirle gaflettir!
Kutsal Meclisimizde ilk kez bölücü terör örgütünün sloganları atılıyorsa, bunun sorumluluğu sadece o sloganı atanlarda değil, sessiz kalanlarda da aranmalıdır. Türk milletinin kanıyla, canıyla kurduğu Meclis’te bölücü seslerin yükselmesi tarihi bir utançtır.
“Bölücülük” bir kimlik değil, bir ihanettir. Türk bayrağı altında yaşayan herkes Türk milletinin eşit bir ferdidir. Bu milletin kaderini bölmek isteyenler, geçmişte olduğu gibi bugün de başarısız olacaklardır. Çünkü bu toprakların adı Anadolu’dur, vatanın adı Türkiye’dir.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, hiçbir meclisinde terör örgütü lehine slogan atılamaz!
Atılırsa da o meclis bir daha asla aynı saygıyı göremez, o devleti yönetenler bir daha milletin yüzüne bakamaz!
Ama gelin görün ki, bu utanç artık bizim Meclisimizin duvarlarında yankılanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, bu milletin evlatlarının kanını akıtan, Mehmetçiği şehit eden, çocukları yetim bırakan bölücü terör örgütünün sloganı atıldı.
Üstelik sadece atılmadı; devletin gücü, güvenlik mekanizması ve hukuk düzeni de seyirci kaldı!
Soruyorum:
Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir rezalet yaşandı?
ABD Kongresi’nde biri El-Kaide sloganı atabilir mi?
Fransa Meclisi’nde birisi DEAŞ’a destek verebilir mi?
İngiltere Parlamentosu’nda IRA lehine bağırabilir mi?
İsrail Knesset’inde Hamas sloganı atan bir milletvekili koltuğunda oturabilir mi?
Cevap belli: Hiçbirinde olamaz!
Çünkü devlet dediğin, kendi bekasına yönelen tehdide karşı tereddüt etmez.
Çünkü milletine, bayrağına, askerine, şehidine uzanan eli affetmez!
Ama bizde ne oluyor?
“Demokrasi”, “ifade özgürlüğü” bahanesiyle hainlere alan açılıyor.
Ve ne yazık ki, TBMM çatısı altında AKP, CHP, MHP ve DEM’in oluşturduğu komisyon sessizliğiyle bu utancı meşrulaştırıyor.
Kimse kusura bakmasın; bu, demokrasi değil devlet zaafıdır.
Bu millet, vatanını korumak için Çanakkale’de, Sakarya’da, 15 Temmuz’da can verdi.
Ama bugün, o şehitlerin torunlarının meclisinde terör övülüyor ve kimse istifa etmiyor, kimse hesap vermiyor.
Bu tablo ne demokrasiyle, ne insanlıkla, ne de milli onurla bağdaşır!
Bu utanç milletin değil, sessiz kalanların utancıdır!
Bu devletin çatısında bir daha böyle bir ihanet yankılanırsa, o gün TBMM değil, Türkiye’nin kalbi yaralanır!
Tarihte “Kürdistan” yoktu, bugün de yok, yarın da olmayacak!
Çünkü bu toprakların mayası Türk’tür, adı Türkiye Cumhuriyeti’dir!
Çağrımdır:
Milliyetçi geçinenler, bu ihanete sessiz kalmayın!
Vatanseverler, birliğinize sahip çıkın!
Bu milletin kaderi, bölücülere değil, Türk’ün iradesine emanettir!
Ne mutlu Türküm diyene!