Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik’ten sonra bu gün de METİN KÜLÜNK karşımızda.
Eski milletvekili, şimdiki MKYK Üyesi olan bu METİN KÜLÜNK’ü önce ufacık bi hatırlatayım:
6 Haziran 2021’de bir televizyon konuşmasında;
"İnsanların günah işleme özgürlüğüne müdahale edilmiştir. Siyasilerin yolsuzluğu günah işleme özgürlüğüdür. Bunu ortaya çıkarmamalıyız. 17 Aralık operasyonu Allah'ın hududuna müdahaledir" demiş
Ve HIRSIZLIKLALARIN ortaya çıkarıldığı 17-25 Aralık 2014 tarihlerindeki HIRSIZ SİYASETÇİLERİ ve bunların HIRSIZLIKLARINI savunmuştu.
Neyse …
Görüyoruz ya;
SİYASİ Böyüklerimiz ara-sıra ortaya çıkıp, kendi zamanlarında olan ve kendilerinin yaptıkları YALAN-YANLIŞ işlerden dolayı, o işler olurken herkesin söylediği, ancak bir türlü dinletemediği hadiselerden yeni haberleri olmuş gibi;
“yaav YANLIŞ yapmışız … şööle yapmalıymışız … ööle olmamalıymış … bölesi daha eyi olurmuş …”
“Şu yapılmalı “, “Bu yapılmalı” gibi laflarla eski SUÇLARINI kıyısından köşesinden anlatarak GÜNAH ÇIKARMAYA çalışmaları MODA hâlini aldı.
Bu MODAYA dün de, AKePe’nin CELÂLETLİ koruyucusu, HİDDETLİ kollayıcısı ve ŞİDDETLİ savunucusu bu METİN KÜLÜNK katıldı.
Sosyal medya hesabında (özet olarak);
"Betona gömülen paradan vatandaşa bir pay düşmüyor... Ekonomide kaynakların BETONA, holdinglere ve büyük ŞİRKETLERE akıtılmasının önüne geçilmeli ve halkın refahına odaklanılmalıdır.
Dar bir ELİT kesim SERVETİNE SERVET KATIYOR. Mevcut politika ve tercihler alt ve orta gelir grubundan daha çok %10'luk kesime verilen krediler bu % 10’u mutlu ediyor. %50'lik kesimin refahını artırmıyor. Acaba ekonomi yönetimi bu tabloyu okuyor mu? Bürokratlar bu tablodan haberdar mı? Sürekli büyüme rakamı açıklayarak sokağın gönlünü almak mümkün mü?
Bu DÜZENİ BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ. Sokağı duymayan, sokağı görmeyen teknokrat akıl sorgulanmalıdır” diye yazmış.
Bu Adam bu hâliyle, sanki şimdiye kadar AY’da yaşıyordu da Dünyaya yeni inmiş gibi ?
Ve bu Adam yine bu hâliyle, “… sokağı görmeyen teknokrat akıl sorgulanmalıdır” derken öncelikle kendi aklının sorgulanması gerektiğini fark edemeyen biri.
Bütün bunlar, koltuğa oturdukları anda kendilerinden öncekileri KÖTÜLEYEREK ve burayı sadece kendilerinin DÜZELTEBİLECEĞİNİ ve REFORM yapacaklarını söyleyerek işe başladılar ve en sonunda ülkeyi, AHLÂK, ADALET, ticaret, ekonomi ve diğer her konuda İFLAS noktasına getirdiler.
Şimdi de akılları sıra GÜNAH ÇIKARDIKLARINI zennetmektedirler
Neyse …
Televizyonda konuşarak veya gazetecilerle röportaj yaparak GÜNAH ÇIKARMA işi, bu işin SİYASİ olanıdır.
Bu işin bir de İSLÂMÎ olanı vardır.
Kısaca bir göz atalım:
Kim derse ki, “İslâmiyette GÜNAH ÇIKARMA” diye bi şey yoktur; o kişi, CAHİL kişidir.
Bu hususta, bizde sadece PAPAZ eksiktir.
Hıristiyanlıkta, bunu PAPAZLAR yapar.
Orada papazlar RUHBAN SINIFI mensubudur. Bunlar, insanları GÜNAHKÂR ilan edebildikleri gibi günahlarından TEMİZLEME hakkına da sahiptirler.
Hıristiyanlıkta insan GÜNAHKÂR DOĞAR ve VAFTİZ töreninde papazlar tarafından YIKANARAK günahlarından temizlenir.
Günahtan temizleyen papaz, daha sonra aynı insanı günahkâr olarak ilan ederek AFOROZ edebilir.
Dikkat buyurun lütfen !
Bizdeki İMAMLAR ve bilhassa da DİB’imiz ve bunun Başındaki KILIÇLI Baş İmamımız, “PAPAZLAŞMA” yolunda çok büyük ilerleme kaydettiler.
Neyse …
GÜNAH çıkarmanın İSLÂMÎ yolu veya usulü olarak KEFFÂRET diye bi şey vardır ki, MÜ’MİN gardaşlarımız bunu çok iyi bilirler ve bunu uygulamak isterler.
(KEFFÂRET = Bir GÜNAHA karşı tutulmak üzere yapılan veya tutulan şey.
KEFFÂRET-i YANLIŞ = Yerine getirilmeyen yemine karşı oruç tutmak, sadaka vermek, köle âzâd etmek gibi ŞER’İ, yani Kur’anî bir “CEZADIR”)
İşte buna dair telafi edici bi yol, Kur’an’ın Maide Sûresi 89. Âyetinde anlatılmıştır.
Bi MÜ’MİN olarak ve buna dayanarak, rahatlıkla YALAN yere YEMİN edebilir ve yemininizi yerine getirmekten VAZGEÇEBİLİR ve yeni yeni YEMİNLERLE desteklediğiniz YALANLARINIZI devam edebilirsiniz.
Yani, bir MÜSLÜMAN olarak YEMİNİNİZİ yerine getirmediğiniz takdirde 10 yoksulu doyurur veya giydirirseniz GÜNAHTAN kurtulmuş olursunuz.
Ha, buna da gücünüz yetmiyorsa eğer, ÜÇ GÜN ORUÇ TUTARSINIZ ve gene KURTULMUŞ sayılırsınız.
Bir de, İSLÂMÎ usûl ve esaslara uygun olarak GÜNAHLARDAN ve suçlardan ARINMAYA ve yenilerinin tekrarlanmasına imkân veren başka yolu vardır ki, bi de ona bakalım hele:
Bunun başında, HACC farizasını yerine getirmiş olmak veya UMRE ziyaretlerini yapmak gelir.
Tabii ki bunun için, eksiksiz-noksansız 5 vakit NAMAZ kılmak, asgari 30 gün ORUÇ tutmuş olmak (veya TUTUYORMUŞ gibi davranmak) da şarttır.
Bu suretle devamlı olarak, KUL HAKKINDAN bahsedip, DÜRÜSTLÜK, doğruluk üzerine nutuk çekmek hakkı da elde edilmiş olmaktadır.
Ve tabii ki, KANDİL gecelerinde NAMAZ kılıp, DUA edip, Allah’tan AF dilemek de bu işin vazgeçilmez usullerinden biridir.
Mesela BERAT (Berâet) KANDİLİ dolayısıyla yapılan ibadet, kolay ve gayet KISA bi şekilde GÜNAHLARIN affını sağlayan bir yoldur.
Bu vesileyle, BERÂET edilmiş, (yani temize çıkmış, aklanmış-paklanmış) TEMİZLENMİŞ olunmaktadır.
Hele bi de CAMİ yaptırmış olunursa, bu dünyada ne yapmışsa AF edilmiş ve ÖLDÜKTEN SONRA bile defterine SEVÂB yazılmaya devam edinilmiş demektir.
İşte bizim başımızdaki MÜ’MİN Abilerimiz işi sağlama almakta ve hem SİYASÎ ve hem de İSLÂMÎ usulde GÜNAHLARINDAN TEMİZLENME yoluna gitmektedirler.
Ve “TEMİZLENDİKÇE” de yeni GÜNAH İŞLEME HAKKI elde ettiklerine inanmakta ve bu suretle devamlı olarak GÜNAH İŞLEME faaliyetlerine devam edebilmektedirler.
Ne dersiniz, Başımızdaki Büyüklerimiz bunda başarılı olmaktalar mı ?
(Not: Külünk Bey, Cumhurbaşkanımızın aynı köylüsüdür. Onun için biraz dikkatli olun lütfen)
