USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Şirket-i Manevîye

31-03-2023

Elhamdülillah Ramazan-ı Şerif manen bereketli geçiyor. Sahurdan itibaren programımız şöyle: Sahura kalkıldığında teheccüd kılınabiliyor. Sahur yaptıktan sonra, imsaktan az önce Kur’an-ı Kerim’i alıp camiye gidiyorum. İmsakla birlikte Ezan-ı Muhammedi okunuyor ve ezanın bitiminde de mukabele başlıyor. İki genç hafız kardeşlerimiz sırayla okuyorlar. Biri ezberden okuyor, diğeri Mushaf-ı Şerif’ten takip ediyor. Yarıdan sonra yer değiştiriyorlar.

Mukabelenin şöyle bir güzelliği var. Rabbimizin verdiği üç aza ve üç duygu ile takip ediyorsunuz. Gözle Mushaf’a bakıyorsunuz. Malum, hadis-i şerifte de belirtildiği üzere, dört şeye bakmak sevap: 1) Kur’an-ı Kerim’in yazısına (okumasını bilmeyenler, bunu yaparak sevaba nail olurlar), 2) Kâbe-i Muazzama’ya, 3) Ana-babanın yüzüne, 4) Âlimin yüzüne… Göz Mushaf’a bakarken kulak okunanı dinliyor. Dilinizle de okunanı tekrar ediyorsunuz. Böylece göz, kulak ve dil Kur’an ziyafetinden hissedar oluyor. Ne güzel…

Mukabele bitince sabah namazını kılıyoruz. Bizim gibi emekliler bir uyku faslına geçebilir. Daha sonra kuşluk namazı ve öğleden önce bu defa 30. Cüzü okuyorum. Efendim, bunun hikâyesini kısaca arz edeyim. Bu bir “Şirket-i Manevîye”. İlk başladığında bendeniz birinci cüzü okumuştum. Demek ki 30 yıl olmuş. Aynı semtte oturan arkadaşlar olarak Ramazan’a mahsus şöyle bir usul takip ettik: Herkes o seneki Ramazan’da aynı cüzü okuyacak. Otuz kişi otuz cüz. Böylece her gün bir hatim indirmiş olacağız. Sevabını bölüşeceğiz. Aslında bölüşmek işin esprisi. Herkes bir hatim sevabı alıyor. Buna “Şirket-i Manevîye” diyoruz. Bu şirketin CEO’su “Dişçi Abi”. Bu dünya tatlısı ağabeyimiz gençliğinde bir müddet dişçinin yanında çalıştığı için kendisine “Dişçi Abi” diyoruz. Asıl ismi Mehmet Emin Çeşnigil. Kendisi emekli öğretmen. Kendisi gibi emekli öğretmen Selahaddin Pınar ağabeyimiz vardı. “Vardı” diyorum, zira Rahmet-i Rahmana kavuştu. O da emekli öğretmendi. Bu ikili can dostu idiler. Emekli olunca okulun karşısında bir dükkân kiralamış ve kırtasiye-kitap işi yapmaya başlamışlardı. Antep’e taşındıktan sonra İstanbul’a her gelişimde dükkânlarına mutlaka uğrardım. Çayları her daim hazır. Yanında kuru üzüm, ceviz vs. de var. Bir de baldan tatlı sohbetleri… 

Dedik ya Şirket-i Maneviye’mizin CEO’su Dişçi Abi. İşini o kadar titizlikle yapar ki, Ramazan’dan iki ay önce herkesi teker teker arar ve kaçıncı cüzü okuyacaklarını hatırlatır. Bu sene de beni aradı ve teyitleştik. 30. Cüzü okuyacağım. Bu cüzü okuyanın bir görevi de her gün hatim duasını okumak. Baş göz üstüne… Bizim bu “Şirket-i Mâneviye”nin yine yıllardan beri devam eden bir faaliyeti daha var. Yine otuz kişi devamlı Kur’an-ı Kerim okuyoruz. Okuma şeklimiz şöyle: Herkes bir hafta içerisinde bir cüz okuyacak. Ertesi hafta diğer cüze geçecek. Böylece her hafta bir hatim yapmış oluyoruz. Dediğimiz gibi bu bir Şirket-i Maneviye. Herkes her hafta bir hatim indirmiş oluyor. Rabbimizin lütfu ihsanı o kadar bol ki; indirdiğimiz bu hatimi başta Peygamber Efendimiz (A.S.M.) olmak üzere bütün peygamberlerin ruhuna, sahabelerin, şehitlerin, mücedditlerin, müçtehitlerin, evliyanın, asfiyanın ve bütün mümin ve müminelerin ruhuna bağışlıyoruz. Herkesin ruhuna aynı hisse gidiyor ve sevaptan bir eksilme olmuyor. Bu şirketin hissedarları olan 30 kişi, her hafta 4444 salât-ı tefriciye okuyor. Malum, salâvat-ı şerife kendisi bir dua. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) ruh-u şerifi haberdar oluyor, inşallah. Bizler de kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı şanı yüce Nebi ile manevî bir irtibat kurmuş oluyoruz. Ne güzel… Bu faaliyetimizin CEO’su da yine Dişçi Abi. 30 haftalık bir çizelge hazırlıyor ve herkese ulaştırıyor. Şahsen bu çizelge benim elim ayağım. Her gün iki sayfa veya dört sayfa okuyorum. Bir haftada bir cüzü tamamladım mı, çizelgede işaretliyorum. Salâvat-ı Şerif’i okumuşsam, onu da işaretliyorum. Oh, Elhamdülillah, o hafta şirketteki vazifemi yapmış oldum. Allah esirgesin bu görevi yapmadık mı, şirkette bir “gedik” açılmış olacak, o haftaki hatim noksan olacak. Onun için vazifemizi titizlikle yerine getirmeye çalışıyoruz. Biz vefat edersek, yerimize gelenler bu okuma programını devam ettirecekler inşallah. Bizler de kabrimizde bundan hissedar olacağız.   

Elhamdülillah, işte böylesine bir Şirket-i Mâneviye’nin hissedarıyım. Bütün kardeşlerime böylesine bir şirkete dâhil olmalarını tavsiye ederim. İnanın kârlı çıkarsınız. Ebedî hayatta bunu anlarsınız…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?