Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Sayın Bay KALIN’ın 3 gün önceki Washıngton Post Gazetesi ile ilgili beyanatına baktım da;
“DEVLETLER, Milletler bitti, sıra, GAZETELER ile DÖVÜŞMEYE geldi” diye düşünmekten;
Ve de, “biz bir DEVLET’iz. Devlet olarak muhatap aldığınız kişi veya makam ise bir GAZETE’dir.
Yahu, biraz SAKİN olun ve AKLEDİN !” demekten kendimi alamadım.
Onun için, hele şimdi bir bakalım hâlimize ahvâlimize.
Ne KALDI geride, neler VAR elimizde ?
Haritayı önümüze açalım, vaziyetimize bi bakalım.
(Şimdilik, çok uzun olacağı South America’yı, yani ABD’yi ve Europa’yı ve AB’yi boş verelim) mevcut hâlimizi bi görelim ve buna göre istikbâlde neler yapabileceğimiz hususunda bi “REFORM Paketi Açalım” ve bi “EYLEM Planı” çizelim.
Şarkta GÜRCİSTAN, garbta BULGARİSTAN, şimâlde UKRAYNA kaldı.
Cenûb cenâhta hiç YOK !
Bir KATAR var İDİ, ama o da GİTTİ !
Karınlarını DOYURMAK için gönderdiklerimize ilaveten, Katar Emiri ve sülalesine BEKÇİLİK yapmak için, ASKER de göndermiştik (ki, halen orada durmaktalar).
Efendim, KATAR’ın ARAP’ları ile Kıbrıs’ın RUM’ları arasından su sızmıyor.
KATAR’ın Arap’ları, Kıbrıs RUM tarafı ile DOĞALGAZ araştırması yapmak üzere iki sene önce anlaşma imzaladılar. Katar Emiri’nin petrol şirketi ile Exxon-Mobil petrol şirketi, Kıbrıs adası etrafında aramaya başladılar.
AÇ kalmasınlar diye patates-domates-soğan … falan filan gönderdiğimiz adamlar, bizden önce anlaşmayı yapmışlar.
Zehir-ZAKKUM olsun !
KRAL Şeyhi öldüğü zaman 3 gün YAS ilan ettiğimiz SUUDİ ARABİSTAN, zaten oldu bitti bize DÜŞMAN.
Az uzaklaşalım:
PAKİSTAN ile BANGLADEŞ var.
TÜRK soydaşımız, CAMİ yaptığımız KIRGIZİSTAN ile de “PAPAZ olduk”. (Türkiye'nin Bişkek Büyükelçisi Cengiz Kamil Fırat'ın, Kırgızistan'da davet edildiği bir iftara, FETÖCÜ olduğu söylenen bir kişinin de gelmesi üzerine, "Biz burada 35 milyon dolara cami yaptıralım, siz bizi teröristlerle aynı masaya oturtun" dedi ve iftar açmaktan vazgeçti, çıktı gitti)
Biraz da Afrika’ya inelim ve ilerleyelim:
SOMALİ, MADAGASKAR, ETİYOPYA (Habeş-i Bilâl’in memleketi olan eski Habeşistan) falan filan var.
Yani, sadece bunlarla aramız EYİ sayılır.
MISIR ile kanlı-bıçaklıyız. LİBYA ile SAVAŞ halindeyiz.
Şimdi sıra geldi JAPONYA’yaaaa …
Heriflerle NÜKLEER santral kurmak üzere 10 sene önce anlaşmıştık. Ve de Sinop’da inşaatına başlamıştık.
Ama, bu işin çok PAHALIYA olacağını (ancak) geçen hafta ANLADIĞIMIZ için, bu işten VAZGEÇTİĞİMİZİ açıkladık.
Yani, CAPONLARLA da PAPAZ olmaya başladık.
Şimdi biraz hafızamızı tazeliyelim :
22.10.2014’de, (SABIK ve SAKIT) Başbakanımız AHMET DAVİDOĞLU, TeVe’ler karşısına çıkmış ve şöyle demişti;
"İki NÜKLEER santral YAPTIRACAĞIZ. Birini Japonlar, birini Ruslar YAPACAK. Bunlar 2023 yılında faaliyete geçecek.
Ondan sonra ÜÇÜNCÜ santrali tamamen BİZ yapacağız."
Yani, inşaatı 10 sene sürecek ilk iki santral bittikten sonra bunların inşaa tekniğini ve çalışmasını ÖĞRENECEK ve biz de bizimkini yapmaya BAŞLAYACAK ve de biz ÇALIŞTIRACAK idik !?
Vay beee, aradan seneler geçti !?
Bunu söyleyen GİTTİ; esâmîsinden eser kalmamışken PARTİ kurma sevdasıyla yeniden ortaya çıkıverdi.
N'olacak şimdi bizim 3. SANTRAL, kim yapacak bunu ?
Tüh beee, YAZIK oldu bizim 3. SANTRALA !
Eeee N’OLACAK şimdi ?
“Bakın, burası ÇOK ÖNEMLİ” ve tabii ki, çok riskli. Yani Türkçesi, TEHLİKELİ !
N’olacağını, durup bakacağız ve bekleyip göreceğiz;
Kim, kimi hangi alanda KAYBEDECEK öğreneceğiz ?
Ama, “hiç kimse, bizim GÜCÜMÜZÜ TEST ETMEYE KALKIŞMASIN” !
(Sabık Başbakan Ahmet DAVİDOF, böyle söylerdi)
Tamam mı ?
“PAPAZ olmak” tabiri nereden ve ne zaman çıkt ve dilimize yerleşti, bilmiyorum ?
DÖVÜŞMEK, kavga etmek, KÜSMEK, darılmak manâsında kullanılıyor.
Tam bize YAKIŞAN ve hâlimizi en kısa şekilde anlatan bir tabir oldu.
Öylesine yerleşti ve öylesine kabullendik kiiii, “PAPAZ olmak” yetmedi, bunun üst rütbelerine ulaşır olduk.
“MaşaAllah” dediğimiz üç gün yaşamıyor; bastığımız yerden ot yeşermiyor; gittiğimiz yer kuruyor.
DÖVÜŞMEDİĞİMİZ konu-komşu kalmadı da, denizaşırı memleketlerle;
Ve hatta GAZETELER ile de dövüşmeye başladık.
Ha gayret, sayın BÖYÜKLERİM !
Dünyada “TEK” olmamıza ve tek KALMAMIZA az kaldı.
Bilirsiniz ya, PAPAZLAR sürüyledir; KARDİNAL ise çok azdır, ama bunların başında bir tane PAPA vardır. Yani, Papa TEK’tir.
PAPAZ olmak bize az gelir, KARDİNALLİK bile yetmez; PAPA olmak elzemdir.
Ve hatta HAKKIMIZDIR !
Zira, her zaman, her yerde ve her işte biz HAKLIYIZ !
Pekiiii, siz ne dersiniz arkadaşlar, HAKKIMIZ mıdır ve HAKLI mıyız ?
Ve de, hâlimiz ahvâlimiz itibariyle böyle miyiz ?
