USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ne Varsa Çocuklarda Var!

20-05-2019

Çocuk deyip geçmeyin. Bazen bir çocuk tarihe geçecek icraatta bulunur. Bazen bir sözüyle düzene çekidüzen verir. Bazen bir hamaset gösterisiyle zaferin kazanılmasına vesile olur…

İşte çocukluklarında tarihe geçecek icraatlarda bulunan büyüklerimizden bir güldeste…

Hz. İbrahim Aleyhisselam, çocukken put kırmasıyla meşhur. Puthanedeki bütün putları kırdıktan sonra baltayı en büyük putun boynuna asmıştı. Müşrik halkın bakışlarının üzerine çevrilmesi üzerine de o büyük putu işaret etmiş, “Baksanıza balta onun boynunda!” demişti. “O yerinden kımıldayamaz” denilmesi üzerine de taşı gediğine oturtmuştu: “Sizde hiç akıl yok mu? Kendini korumaktan aciz, yerinden bile kımıldayamayan bir puta tapılır mı?”

Hz. Davut Aleyhisselam, çocuk yaşta İslâm ordusunun muhteşem bir zafer kazanmasına vesile olmuştu. Nasıl mı? Kâfir ordusunun başkumandanı Calut’un karşısına çıkmış, attığı sapan taşı ile o kâfiri tam da alnının ortasından vurup gebertmişti. Bu hamle kâfir ordusunun hezimetinin başlangıcı olmuştu.

Hz. Ali radıyallu anhuyu hatırlayın. On yaşında iken Müslüman olmuştu. Peygamber Efendimizin (a.s.m.), yakın akrabalarını İslâm’a daveti esnasında yaptığı veciz konuşmasının ardından; “O halde hanginiz bu yolda bana uyarak vezirim ve yardımcım olur!” buyurması üzerine, kimseden ses çıkmayınca, çocuk yaştaki Hz. Ali (r.a.) ayağa kalkmış ve “Ben, ya Resulallah. Sana ben yardımcı olurum!” demişti. O zorlu günlerde bu minik haykırışın İslâm davasında yeri büyüktür.

Hz. Ömer’in (r.a.) âlim ve mücahit oğlu Hz. Abdullah Bedir Harbi’ne gidildiği sırada henüz çocuktu. O da cihada gitmek istemişti. Ancak Peygamber Efendimiz (a.s.m.) onu da diğer çocuklarla birlikte yaşları henüz küçük olduğu gerekçesiyle geri çevirmişti. Hz. Abdullah cihattan geri kaldığı için sabaha kadar gözyaşı dökmüştü. İşte o gözyaşlarının da İslâm tarihindeki yeri büyüktür.

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) azatlı kölesi ve evlatlığı olan Hz. Zeyd bin Hârise’nin (r.a.) oğlu Hz. Üsame, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) dizinin dibinde büyümüş bir nevcivandı. Henüz çocukken Peygamber Efendimiz (a.s.m.), bir dizine Üsame’yi, bir dizine Hz. Hasan’ı oturturdu. Çocuk yaşta iken hem ilim tahsil ediyor, hem de cihat eğitimi görüyordu. Seriyyelere katılarak fiilen cihat da etmişti. Askeriyedeki büyük kabiliyeti dolayısıyla henüz 17-18 yaşında iken Peygamber Efendimiz (a.s.m.) tarafından İslâm ordusuna kumandan tayin edilmişti. Bu tayinin ve henüz bıyıkları yeni terlemiş, sakalı yeni çıkmaya başlamış Hz. Üsame’nin başarısının da İslâm tarihindeki yeri büyüktür.

Fatih Sultan Mehmet, babası Sultan II. Murat’ın tahttan feragat edip de babasının ısrarıyla tahta oturduğunda henüz on iki yaşında idi. Ancak o yaşına kadar mükemmel bir eğitim almıştı. İslâmî ilimleri mükemmel şekilde öğrenmiş, dünyadaki bütün devletlerin tarihini en ince ayrıntısına kadar hafızasına almış, savaş sanatını elde etmiş, devlet idaresine vâkıf olmuştu. Tahta çıkışından hemen sonra büyük bir Haçlı ordusunun hazırlandığını öğrenince babasının ordunun başına geçmesinin daha isabetli olacağına karar vermiş, ısrarlarına rağmen babasının geri durması üzerine, en sonunda şu ihtarnameyi göndermişti: “Eğer padişah siz iseniz, devletinizi savunmak için gelmeniz vaciptir. Yok, eğer padişah biz isek, size emrediyoruz; gelip ordunuzun başına geçin. Emrimize itaat etmek de sizlere vaciptir.”  Neticede Varna Zaferi kazanıldı. Bu zaferde işte çocuk padişahın bu ihtarnamesinin rolü büyüktür. Unutmayalım, İstanbul fethedildiğinde Fatih, henüz 21 yaşında idi.

Bir de masal kahramanı bir çocuktan bahsedelim. Hani şu koca krala; “Kral çıplak!” diyen çocuktan. Mağrur mu mağrur, burnundan kıl aldırmayan bir kral ve bu tiplerin etrafındaki asalaklardan bir asalak olan kurnaz bir terzi varmış. Terzi sözde bir elbise dikmiş. “Bunu ancak zeki olanlar görür!” demiş. Olmayan elbiseyi krala giydirmiş. Kral cıscıbıl halkın arasına çıkmış. Kral mağrur, halk ahmak ve korkak! Hiç kimse “kral çıplak!” deyip de gerçeği haykırmıyor. Ta ki işte o masal kahramanı çocuk çıkıncaya kadar. O, tam da kral önünden geçerken, “Aaa bakın kral çıplak!” deyivermiş ve o ülkenin gidişatını değiştirivermiş.

Siz siz olun çocuk deyip geçmeyin. Çocukları küçümsemeyin. Bir çocuk bazen, “Kral çıplak!” bazen, “Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!” deyiverir, tarihin akışını değiştiriverir. Bu yalnızca masallarda olmaz, gerçek hayatta da oluverir…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?