USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Müslüman olmak ciddiyet ister

10-09-2021

Müslüman olmak, bu dünyanın “en ciddi” hâdisesidir. Zerre kadar lâubaliliği, başına buyrukluğu kaldırmaz. Rabbimiz ferman buyurmuş: “La ikrâhe fu’ddiyni” (Bakara / 256). Yani mealen: “Dinde zorlama yoktur.” Hiç kimse İslâmiyet’e girmesi için zorlanamaz. Zira zorlansa, bu defa münafık olur. Münafık ise kâfirden eşettir. Bu bakımdan nice fetihler olmuş, ancak İslâm devletleri fethettikleri yerin halkına İslâmiyet’e girmeleri için baskı yapmamışlar, zorlamamışlardır. Bu, İslâm’da temel bir kaidedir.

Müslüman olmak, bir insan için en büyük şereftir ve bahtiyarlıktır. Zira Müslüman olan bir insan Kâinatın Sultanı ile bir bağ kurmuş, ruhların yaratılmasından sonra Rabbine vermiş olduğu sözü tutmuştur. Müslüman demek, sözünün eri, mert, yiğit kimse demektir.

İslâmiyet’te Kur’an-ı Kerim aynı zamanda anayasa kitabıdır. Bu Kelam-ı İlâhi’de temel hükümler vardır. Kâinatı ve kâinatta ne varsa her şeyi yaratan Allah-u Azimüşşân, bu yarattıkları içerisinde en şereflisi olan insanın dünyada ve âhirette mesut olması için bütün hükümleri vaz’etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de yer almayan hususları Peygamber Efendimiz (a.s.m.) açıklamıştır. O’na bu açıklama ve hüküm koyma yetkisini Allah-u Teâla vermiştir. Necm Suresi 3. ve 4. ayet-i kerimelerde bu husus açıkça beyan buyrulmuştur. Hazreti Peygamberin (a.s.m.) sözlerinin ve bütün sünnet-i seniyyesinin vahiy eseri olduğu belirtilmiştir. Dinimizin diğer temel kaynakları olan İcmâ-ı Ümmet ve Kıyas-ı Fukaha’nın temeli de Kur’an ve Sünnet’tir. Hiçbir müçtehit, “Bana göre böyle” diyemez. Bu müstesna âlimler böyle diyemediği gibi, hiç kimse diyemez. İslâm’da hüküm koymak Allah-u Teâlâ’ya mahsustur ve bir de Allah-u Teâlâ’nın müsaadesi ve vahyi ile Sevgili Peygamberimize (a.s.m.) hastır.

Hiçbir durum bu temel esasları ve Allah-u Azimüşşan’ın hükümlerini değiştiremez, hükmü bozamaz. İster düğün olsun, ister ev, araba almak olsun, isterse hangi konu olursa olsun. Düğün olduğunda, kadın-erkek karışık oynanamaz, gelin çoğu yerleri açık, ya da her yeri kapalı olsa bile namahremlere teşhir edilemez. Miras kafaya göre taksim edilemez. Allah-u Teâlâ’nın emri ne ise ona göre taksim edilir. Ev almak, araba almak faiz yasağını ortadan kaldıramaz. Faizin zerresi bile haramdır. Zekât belirlenen kimselere verilir. Bunun usulü, adabı bellidir, fıkıh kitaplarında belirtilmiştir. Hiç kimse kendi kaf         asına göre bu hükümleri değiştiremez. Kadınların tesettürü bellidir. Kur’an-ı Kerim’de net bir şekilde belirtilmiştir. Evinden dışarı çıkan kadın, cilbab giyecektir. Cilbabın ne olduğu 350 bin tefsirde ve bin dört yüz yıllık uygulamada bellidir. Ticaret hukuku bellidir. “Alışveriş hukukuna” dair ciltler dolusu eser yazılmıştır. Alışverişler orada belirtilen esaslara göre yapılır. Kimse kendi kafasına göre, “Ben yaptım, oldu!” diyemez.

El hâsılı kelâm, Müslüman olmak çok ciddi bir iştir. Zira neticede ebedî hayatta cennete gitmek vardır. Cennet ise ucuz değildir. Bir kimse, “Ben İslâmiyet’i kabul ettim, Müslüman’ım elhamdülillah!” dedi mi, artık her hareketine, her sözüne dikkat etmesi gerektir. Müslüman, güzel ahlâklı, örnek kimse demektir. Öyle lambur lumbur konuşamaz. Konuşmuşsa, tevbe eder. Namahreme nazar edemez. Etmişse tevbe eder. Müslüman erkek, farz-ı kifaye ve farz-ı ayn olan cihadı terk edemez. Harpten kaçmak, en büyük günahlardan biridir. Yeri geldiğinde İ’lâ-yı Kelimetullah için, Allah’ın emaneti olan vatan toprağını ve Müslüman kardeşlerinin ırzını, namusunu korumak için can vermek, bu dünyadaki en şerefli bir harekettir ve bunu yapan kimseye şehit denilir ki bu da bu dünyada kazanılacak en yüce bir mertebedir. Müslüman, yeri geldiğinde canını, canı veren Allah-u Teâlâ’nın yolunda feda eder. İşte bu inanç, bu dünyadaki izzetli, şerefli yaşayışın anahtarıdır. Bütün kâfirler, bütün Allah’ın düşmanları işte bu hâdiseden dehşetli bir şekilde korkmaktadırlar ve bu inançtaki yiğit bir mücahidin karşısında bütün kâfirler korkudan titremektedir. İşte bu bakımdan Müslüman olmak dünyanın en ciddi işidir. Evet, hiç kimse Müslüman olmaya zorlanamaz, ancak bir defa Müslüman olup da doğrudan Allah-u Azimüşşan ile akit yapıldı mı, artık o Müslüman kimsenin başına buyruk hareket etmesi mevzubahis değildir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?