USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KONUMUZ MİLLİLİK Âdil Devlet Nizamı

12-10-2021

Adalet mülkün temelidir. Bu bakımdan devlet binasının temel taşı adalet müessesesidir. Âdil devlet nizamı tesis edilmediği takdirde, hem devlet hem de millet hayatında sancılar başlar ve neticede devlet binası çöker. İnsanlık tarihi boyunca tarih sahnesine çıkıp kaybolmuş yüzlerce devlet bunun delilidir.

Tarihte en uzun ömürlü devletleri Müslümanlar kurmuştur. Muhteşem Osmanlı Devleti’nin ömrü yaklaşık 600 yıl sürmüştür. Osmanlı Devleti’nin bu kadar uzun ömürlü oluşunun sırrı, adalet müessesesine çok ehemmiyet vermiş olmasıdır. Osmanlı’da adalet sistemi, İslâm inancı üzerine bina edilmişti. Kur’an-ı Kerim anayasa kabul edilmişti. Yüzlerce, binlerce kanun, Kur’an’dan ve hadis-i şeriflerden, Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler kaynak gösterilerek yapılan içtihatlardan, yani İcma-ı Ümmet ve Kıyas-ı Fukahadan alınmıştır.

Osmanlı adalet müessesesinde yargı müessesesi bütünüyle bağımsız ve hürdü. İş mahkemeye intikal ettiğinde şah ve geda kanunlar önünde eşitti. Buna dair Fatih Sultan Mehmet ile İpsilanti ustanın muhakemesi parlak bir örnektir. Hâdiseyi kısaca hatırlayalım: Topkapı Sarayı yapılmadan önce Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi merkez binasının olduğu yerde bir saray yapımına karar verilmişti. İnşaat esnasında bir mermer sütun yaklaşık bir karış kısa kesilir. Bunun üzerine Fatih, devlet malına zarar verdiği için İpsilanti ustanın elinin kesilmesini emreder ve bu emir uygulanır. Bunun üzerine İpsilanti usta, mahkemeye müracaat eder. Kadı Hızır Çelebi’dir. Mahkeme günü dâvâcı ile dâvalı gelir. (Yıllar önce Üsküdar’daki o mahkeme binasını bulmuş ve perişan hali karşısında hüzünlenmiştim. O bina demirci atölyesi olarak kullanılmaktaydı.) Fatih oturmaya kalkınca Hızır Çelebi sert sesle îkaz eder: “Oturma begüm! Dâvâcı ile yan yana muhakeme olunacaksınız!” Tarafları ve şahitleri dinleyen Hızır Çelebi, kararını açıklar: Fatih haksızdır ve kısas uygulanacaktır. Yani eli kesilecektir. Bunun üzerine devlet adamları aracı olur, İpsilanti ustaya ömür boyu rahatça geçineceği diyetin ödeneceği belirtilir. İslam hukukunda kısas esası olduğu gibi, mağdur tarafın razı olması halinde diyet esası da vardır. Yani verilen zararın tazmin edilmesi usulü… Fatih kendi şahsî servetinden ödemeyi yapar ve böylece helalleşilir. Bu mahkeme sahnesinin geri kalan kısmı çok ibret vericidir… İpsilanti usta gittikten sonra Fatih, Hızır Çelebi’ye dönerek şöyle der: “Bakasın Hızır Çelebi! Şayet ben padişahum diye adaletten şaşsaydın, şu kılıcı başına indirecektim.” Bunun üzerine Hızır Çelebi şöyle der: “Şayet siz de padişahım deyu, verilen hükmü kabule yanaşmasaydın, şu hançeri kalbine saplayacaktım.”

Benzer muhakeme Hulefâ-i Raşidin zamanında da olmuştu. Hz. Ali (ra) halife iken bir Yahudi ile muhakeme olmuştu. Hadise kısaca şöyle: Hz. Ali zırhını düşürmüş, bu zırhı bir Yahudi bulmuştur. Hz. Ali bir gün zırhını, onu satmak üzere çarşıya götüren Yahudi’nin elinde görür. Zırhını tanır. “Bu benim!” der. Yahudi, “Hayır benim!” der. Derken kadıya giderler. Kadı Şüreyh iki tarafı da dinledikten sonra, Hz. Ali’ye, “Şahidin var mı?” der. Hz. Ali, “Var, oğlum Hasan ve Hüseyin” der. “Olmaz. Onlar birinci derecede yakınınız.” Hz. Ali kölesi Kamber’i şahit gösterir. Kadı Şüreyh onu da kabul etmez ve zırhın Yahudi’ye ait olduğuna hükmeder. Bu durumu gören Yahudi, “Ben bu zırhı yolda bulmuştum. Bu şekildeki bir adalet sistemini gördüm ve Müslüman olmaya karar verdim” der ve Müslüman olur.

Devletsiz huzurlu bir hayat olmadığı gibi, adalet sistemi “âdil” olmayan devletlerde de huzur olmaz. Adalette ölçü, mahkeme binalarının çok ve modern olmasına, hapishane binalarının çok ve modern olmasına bağlı değildir. Haksızlığa uğrayan herkesin, adalet müessesesine müracaat ettiği takdirde ihkakı hakkın sağlanacağına inanması ve bunun gerçekleşmesi temel ölçüdür. Adalet mekanizmasında aksaklık olduğu takdirde cemiyette sancı olur. İşte bu bakımdan bu ülkenin âkil insanları, bu konu üzerinde kafa yormalı, sıkıntılar ve ârızalar varsa bunu gidermenin yollarını aramalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?