USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İstiklâl ve istihlas gerçekleşti mi?

29-06-2020

Yukardaki başlıkta geçen iki kelime günümüz gençliğine “yabancı” gelebilir. Oysa o iki kelime, yüz binlerce şehidimizin ve gâzimizin mücâdelesini anlatan sembol tâbirlerdendi. “İstiklâl Marşı” diyoruz değil mi? İstiklâl; lûgat mânası itibarıyla; bağımsızlık, özgürlük, hürriyet, hür olmak, demek… İstihlas ise; bir şeyi elde etmeğe çalışma, kurtulma, kurtarılma, kurtuluş demek…

Elhamdülillah, “Kurtuluş Savaşı’nın Kadın Kahramanları” kitabının yazımını tamamladım. Kitap için araştırma yaparken, bir ordu yazışmasında bu iki kelimenin peş peşe kullanılması dikkatimi çekti. O kitapta anlattığımız gibi, bu vatanın bütün kadınları kahramandır. Cepheye çocuklarını ellerine, başlarına kına yakarak gönderdikleri için kahramandır. Cepheye sırtlarında mermi taşıdıkları için kahramandır. Elde silah cephede çarpıştıkları için kahramandır.

Garp Cephesi Komutanlığı; Eskişehir Harbi’ndeki başarılarından dolayı 12 kahraman kadını İstiklal Madalyası ile taltif etmiş, Erzak Kolu Kumandanlığı’nı yapan Fatma Hanım’ın rütbesini de onbaşılıktan çavuşluğa yükseltmiştir. Ordunun yayınladığı resmî tebligatta şöyle denilmektedir:

“Orduda birçok kadınlarımız var ki babaları ve kardeşleriyle beraber, harbin bütün mezâhimini [zahmetlerini] çekerek cephelerde didiniyorlar. Ordu, bilâpervâ [hiç çekinmeden] tehlikelere atılan bu kahramanların hizmetlerini takdir ederek kendilerini harp madalyaları ile taltif eylemiştir. Bu suretle Türk kadını bu istiklâl ve istihlâs [kurtuluş] harbinde büyük bir hisse almış ve tarihe ismini pek şerefli bir sûrette geçirmiştir.

“Garp Cephesi Kumandanlığı, Eskişehir Harbi’nin bidayetinden [başlangıcından] beri orduda kendi vasıtalarıyla çalışan ve ordu ile muzafferen avdet eden [dönen] on iki kadına harp madalyası verildiği gibi, Erzak Kolu Kumandanlığı vazifesini îfâ eden Fatma Onbaşı’nın da rütbesini Çavuşluk’a terfi eylemiştir. Bu kadınların esâmisini [isimlerini] büyük bir şeref hissederek ber- vechi- âti [aşağıda] neşreylemekteyiz.

“1. İnönü’ne merbût [bağlı] Kurgun-karyesi’nden [köyünden] Ali kerimesi [kızı] Alime 2. İnönü’nden Besim kerimesi Şükriye 3. İnönü’nden Hacı Osman kerimesi Fatma 4. İnönü’nden Mûsa kerimesi Ayşe 5. İnönü’nden Mehmet Ali kerimesi Hâfıza 6. İnönü’nden Kara Bektaş kerimesi Fatma 7. İnönü’nden Mehmed kerimesi Ümmühan 8. İnönü’nden Hacı Mustafa kerimesi Fatma 9. İnönü’nden Veli Onbaşı kerimesi Ayşe 10. İnönü’nden Molla İbrahim kerimesi Ayşe 11. İnönü’nden Ali kerimesi Ayşe 11. İnönü’nden Molla Hasan kerimesi Fatma.”

Bizim üzerinde duracağımız husus; “…bu istiklâl ve istihlas harbinde” tâbiridir. Şimdi yaklaşık yüz yıl sonra şu soruyu sormak hakkımız: Peki istiklâl ve istihlas gerçekleşti mi?

Gerçekleşti ise; niçin petrolümüzü çıkaramıyoruz? Niçin bor ve toryum madenini işleyip değerli hale getiremiyoruz? Niçin ABD ve NATO üsleri yurdumuzun dört bir tarafına yayılmış durumda? Niçin onlar bu şühedâ yurdunu kullanarak canlarının istediği zaman Müslüman kardeşlerimizin başına bomba yağdırıyor? Niçin yüzlerce, binlerce askerimizi, polisimizi ve sivil vatandaşlarımızı şehit eden terör örgütlerine lojistik destek sağlayabiliyor? Ülkemizin böğrüne saplanan hançerlerden bir kısmı olan darbelerin plânlamasında rol oynayabiliyorlar?

İstiklal ve İstihlas gerçekleşti ise; niçin bizim bünyemize uymayan AB’den ithal hükümler mer’iyette? Aileyi yıkan, cemiyetimizin temel değerlerini dinamitleyen İstanbul Sözleşmesi niçin kabul edildi, niçin vazgeçilmiyor? Fulbright Anlaşması niçin iptal edilmiyor? Bu ülkenin Müslüman çocukları niçin İslâmî terbiye ile eğitilemiyor? Bu ülke nüfusunun yüzde 99’unu teşkil eden Müslüman halk, hayatın her safhasında niçin inancının aksini göremiyor?

İstiklâl ve İstihlas gerçekleşti ise; niçin dün yurdumuzu işgal edenlerin BOP, BİP gibi işgâl planları devam ettiriliyor? Niçin “istiklâl ve istihlas savaşı” veren ecdâdın, inancı, duygu ve düşünceleri kâle alınmıyor? Niçin Ayasofya Camii’nde namaz kılınamıyor? Niçin?.. Niçin?..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?