USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İşte âlim böyle olur!

25-10-2019

“Gerçek” âlimler, cemiyetin rehberleridir, yön gösterici yıldızlarıdır. “Gerçek” âlimin bulunduğu topluluklar çok şanslıdır. Zira o toplum kolay kolay istikametini kaybetmez. Hedefe doğru emin adımlarla ilerler. Hedef, “Dârü’s selâm”a, yani cennete selâmetle kavuşmaktır.

Âlim demek, yalnızca bilgi sahibi olmak demek değildir. Bilgi işin yalnızca bir kısmıdır. Yoksa şeytan da çok büyük bir âlimdi. Cenab-ı Hakk’ın kudretini, azametini bizzat gözleriyle görmüştü. Ancak kibre kapıldı, mağrur oldu, kâfir olup çıktı. Bel’am da çok büyük âlimdi. Ancak hanımının telkiniyle ve aldığı rüşvetlerle yoldan çıktı, istikameti kaybetti. Allah’ın Peygamberine ve İslâm ordusuna beddua etmeye yeltendi. Bu gibi, “yolunu şaşırmış âlim” örneği o kadar çok ki… Bu konuda Peygamber Efendimizin (a.s.m.) şu hadis-i şerifi kulağımıza küpe olmalıdır. Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor:

 

“İnsanlar helâk olur; ancak, bilenler hariç. Bilenler de helâk olur; ancak bildiklerini yaşayanlar hariç. Bildiklerini yaşayanlar da helâk olur; ancak ihlâslı olanlar hariç. İhlâslı olanlar da her an onu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.” (Keşfü’-Hafa, 2:312)

Peygamber yolundan yürüyen “gerçek” âlimler, her zaman Hakk’ı söylemiş, Hak uğruna icabında başını feda etmekten çekinmemişlerdir. Bakınız İmam Malik Hazretlerine; Abbasilerin Medine Valisi Cafer bin Süleyman nikâhla ilgili şeriata muhalif bir görüş bildirmişti. Bunun öğrenen İmam Malik Hazretleri valinin görüşüne itiraz etti. Vali kızdı ve kendi görüşü istikametinde fetva vermesi için İmam Malik’i zorladı. İmam Malik taviz vermeyince, “Kırbaçla dövün!” emrini verdi. Ve o tarihte 52 yaşında olan İmam Malik’e 70 kırbaç vuruldu. Bu değerli âlim, kırbaç yarasının acısını ömrü boyunca hissedecekti.

İmam Malik “birazcık” taviz vermiş olsaydı, saraylarda lüks içerisinde yaşardı. Ancak o ilmin izzetini saraylarda yaşamaktan üstün tuttu. Bir defasında Halife Harun Reşid kendisini saraya çağırmıştı. Bazı konuları soracaktı. İmam Malik’in cevabı şöyle oldu: “İlim ayağa gitmez! Belki ilmin ayağına gelinir, ilme talip olanlar ilmin yanına gitmelidirler, ilmi yanlarına çağırmamalıdırlar.”

 

İmam-ı Azam ve İmam Şafii Hazretleri de ilimden, Hak’tan taviz vermedikleri için ağır işkenceler görmüş âlimlerdendir. Öylesine ki İmam-ı Azam Hazretleri yediği kırbaç darbelerinin tesiri ile şehit olmuştur. Sebep? Haksızlığa karşı çıkması, zalimlerin emrinde çalışmayı reddetmesi… Abbasi Halifesi Ebu Cafer-i Mansur’un adalete ve hakka uymayan icraatları İmam-ı Azam-ı şiddetle rahatsız etmekte ve bu haksızlıklara tepki göstermekteydi. Halife ise İmam-ı Âzam’ı Bağdat Başkadısı yapmak istiyordu. İmam Azam ise; “Haksız davrananların, zulmedenlerin emrine girmem!” demiş ve teklifi reddetmişti. Bunun üzerine 70 yaşındaki bu değerli âlim zindana konuldu ve halifenin emri ile her gün kırbaçlanmaya başlandı. Üstelik her gün on kamçı arttırılıyordu. Kamçıların adedi yüze ulaştığında İmam-ı Azam hazretleri aldığı bu kamçı darbelerinden vefat etti. (Kamusu’l Âlâm, c.1 s. 712)

“İşte âlim dediğin böyle olur!” diyebileceğimiz o kadar çok isim var ki, yerimiz dolduğundan bir örnek daha verelim. Zembilli Ali Efendi. Osmanlının meşhur âlimlerinden. Kanunî Sultan Süleyman Avrupa’dan kanun almış. Zembilli Ali Efendi bu icraata pek öfkeli. Padişaha ağzının payını verecek ama zamanını kollamakta. Derken o fırsat doğar. Kanunî şahsî servetinden muazzam masraf yaparak Kırk Çeşme sularını İstanbul’a getirtmiştir. Zembilli Ali Efendi’ye bu hizmetini nasıl bulduğunu sorar. Zembilli Ali Efendi’nin verdiği ve bütün tarih kitaplarında yer alan cevabı, Bediüzzaman Hazretlerinin nakletmesiyle verelim. Buyurun okuyun: “Hakikatli bir lâtife: Sultan Süleyman-ı Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi ona demiş: ‘Hilaf-ı Şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybî / 159) İşte âlim böyle olur!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?