Efendim, İSLÂMÎ Yaşam ENDEKSİ (İndex = Sıralama, dizin) denilen bi ŞEY varmış.
Ve bu “ŞEY”e göre MÜSLÜMAN Dövletler ilk 50 “MELMEKET” içine giremiyormuş.
Yani, zaten 50 tane olan MÜSLÜMAN melmeket sayısının içine MÜSLÜMANLAR GİREMİYORMUŞ.
İSLÂMÎ HAYAT tarzına en uygun yaşayan memleketler de, "KÂFİR" memleketlermiş.
Mesela İZLANDA, Norveç, Finlandiya … falanmış filanmış.
Tamamen doğrudur ve HAKLIDIR.
Ama;
Böyle bir ENDEKS, yani değerlendirme, ilk baştan HATALIDIR ve buna göre yapılacak bir ölçme-tartma neticesinde (İslâmî değil de İNSÂNÎ bakımdan) İSLÂM ÂLEMİNİN her zaman için en SONDA olacağı daha ilk başından bellidir ve bunun için ayrıca bir sıralama veya ARAŞTIRMA yapılmasına heç bi gerek yoktur.
Bir defa;
“İSLÂMÎ YAŞAM ENDEKSİ” sözü yanlıştır.
Bu başlık altında yapılacak bir sıralamada, İslâmi düzen bakımından, zaten var OLMAYAN İNSANÎ yaşam endeksini kaybetmiş oluyoruz.
İSLÂMÎ değil, İNSANÎ olarak bir ayırım yapmak lazımdır.
“İSLÂMΔ dersek, Kur'an'a göre ölçme yapmak, Kur'an'ı temel almak gerekir.
Bunu temel olarak alırsak da, İNSANÎ bakımdan her zaman en SONDA yer almak kaçınılmaz olur.
Netekim, öyle de olmaktadır.
Gelin, bu meseleye hep beraber bi göz atalım !
Kıyamete kadar (ve hatta kıyametten sonra) tek harfi bile değiştirilmeden, her harfiyle uygulanmak zorunda olan Kur'an'da KÖLE TİCARETİ hâlen mevcuttur.
Ama;
ABD’de KÖLELİK, 19 Haziran 1862'de Amerika genelinde yasaklanmıştır.
Osmanlı’da KÖLELİK, Sultan Abdülmecid’in 1847’de çıkardığı bir kanun ile yasaklanmıştır ancak, gayri resmi olarak Cumhuriyet’e kadar devam etmiştir.
Bütün dünyada yasaklanma 1926’da Milletler Cemiyeti tarafından yapılmıştır.
Ama, hâlâ Kur’an’da mevcuttur ve IŞİD ve benzeri diğer MÜSLÜMAN teşkilatlar tarafından , İMANI tam, DİNİ bütün Müslümanlarca da uygulanmaktadır.
Erkeklere 4 kadını NİKÂHLI, sayısız CARİYEYİ de (yani KÖLE kadını) alma hakkı tanınmıştır. (Nisâ Sûresi 3 âyet: “ … beğendiğiniz kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenin. Eğer bunlar arasında adalet yapamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir tane ile veya SAHİP olduğunuz CARİYELERİNİZ yeter”. Nisâ Sûresi 25. âyet: “HÜR mü’min kadın almaya servetçe gücü yetmeyen kimsenin memlûkeniz olan (yani, malik olduğunuz) CARİYELERİNİZDEN alsın”
Kadınların şahitliği yarımdır. 2 Kadının ŞAHİTLİĞİ ancak 1 ERKEĞİNKİ kadar değer ifade etmektedir. (Bakara Sûresi 282. âyet: “ … Erkeklerinizden iki şahit tutun, eğer iki erkek bulamazsanız, razı olacağınız şahitlerden 1 ERKEK ile 2 KADIN yeter”)
Kadınların MİRAS hakkı, erkeklerin YARISI kadardır. (Nisâ Sûresi 11. âyet: “Allah, çocuklarınız hakkında ERKEK için, İKİ KIZ hissesi kadar hüküm eder”
Erkeğin, kadını DÖVME hakkı vardır: (Nisâ Sûresi 34. âyet: “… Onların serkeşliliklerinden korkarsanız onlara nasihat edin, onları yataklarda yalnız bırakın, DÖVÜN , fakat size itaat ederlerse artık onlara yol aramayın”)
Birleşmiş Milletlerin kabul ettiğine ve bütün dünyanın da bunu uygulamak zorunda olduğuna göre, İNSANLAR EŞİTTİR.
Ama, Kur’an’a göre böyle değildir ve Kur’an’daki insan, ACAİB bir mahluktur .
Kur’an’da insanlar şöyle anlatılmaktadır:
1) İnsan NANKÖRDÜR (Abese 80/17) 2- “ … hem pek nankördür, mala da pek DÜŞKÜNDÜR” (Adiyat Sûresi 100/6-7-8) 3-”İnsan ACİZDİR” (Mâide 5/30-31) 4-”İnsan ZAYIFTIR” (Nisâ 4/28) 5-”İnsan YÜZSÜZDÜR, ÜMİTSİZDİR” (Fussilet 41/49) 6-”İnsan ZÂLİMDİR” (İbrâhim 14/34) 7-”İnsan ZÂLİM ve CAHİLDİR” (Ahzâb 33/72) 8- “İnsan CİMRİDİR” (İsrâ 17/100) 9-” İnsan HIRSLI, HUYSUZ ve MIZIKÇIDIR” (Meâric 70/19-21) 10- “İnsan YAĞMACIDIR” (Fecr 89/20) 11-” İnsan AZGINDIR” (Alâk 96/6) 12- “İnsan SAPIKTIR” (A’râf 7/179) 13- “İnsan HAYVANDIR” (Furkân 25/44) 14-”İnsan KÖR BİR DÜŞMANDIR” (Yâsîn 36/77) 15-”İnsan EŞEKTİR”(Müddessir, 74/49-51) 16- “İnsan KAN DÖKÜCÜDÜR”(Bakara 2/30) 17- “İnsan İNKÂRCIDIR” (Hac 22/66)
Ve bütün bunlardan sonra ALLAH, insanlar arasında AYIRIM yapmaktadır:
Nahl Sûresi 75. âyet - ''Allah misal getirmiştir: hiçbir şeye kadir olmayan memlûk (ESİR) bir KUL ile tarafımızdan güzel bir rızka nail olarak gizli ve aşikâr surette harceden bir HÜR ile biri memlûk KUL bir midir ? “
Nahl Sûresi 76. âyet - ''Allah iki kişiyi de misal göstermiştir: Biri DİLSİZDİR, hiçbir şeye gücü yetmez, EFENDİSİNE bir bârdır (YÜKTÜR), onu nereye yollasa o, hiçbir şey görmeden döner gelir. İşte bu kimse, adalet ile emreden, doğru yol üzerinde bulunan kimse ile BİR OLUR mu ?''
Görüyorsunuz ya İSLÂM ÂLEMİ;
Bütün dünyanın öncelikle uyguladığı ve uygulamak için çırpındığı ve de uygulamak ZORUNDA olduğu (Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun 10 Aralık 1948'de, BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan 183. oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildirisi olan) İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ’nin her maddesine TERS emirler silsilesi altındadır.
Buna göre ÂLEM-i İSLÂM, İNSANCA yaşama ölçüsü olan ve “ENDEKS” denilen sıralamaya ELLİ SIFIR geriden başlamaktadır.
Bu hâliyle nasıl olur da, 50’den daha iyi bir noktada yer alabilir ?
Birbirinden KORKAN ve birbiriden korktuğu için KAÇIP da, “KÂFİR” dedikleri insanların koltuk altlarına, ETEK altlarına SIĞINMAK için CANLARINDAN VAZGEÇENLERİN (ama, oralara gidip de beleşten beslenerek KUDURANLARIN) diyarı olan MÜSLÜMAN ülkeler, nasıl olur da İNSÂNÎ hayat tarzı bakımından dereceye girebilir ?
RAMAZAN ayı boyunca ORUÇ tutanların ve İFTAR yemeklerine katılanların veya böyle ZİYAFET çekenlerin ettikleri DUA hiçbir işe yaramaz.
YARAMIYOR da nitekim.
Onun içindir ki, böyle bir ENDEKSİ;
İSLÂMÎ değil, İNSÂNÎ olarak yapmak lazımdır.
Böyle yapınca da, her zaman için SONUNCU olmak kaçınılmazdır.
Ne dersiniz ?
