USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Herkes İşine Gücüne Baksın!

29-03-2019

Seçime bir hafta kala çarşıya çıkıp esnafla görüştüğümde, herkes durgunluktan yakındı. Bir işadamı dostumla telefon görüşmesi yaptım. “İki aydır iş yok. İşçi çıkarmaya da vicdanım elvermiyor. İki ayda işçi ücretleri ve sabit giderler olarak 150 bin TL harcadım. Bu arada hiç satış yapamadık.” Bir başka işadamı dostum; “İş yok. Biz de temizlik yapıp duruyoruz!” dedi. Bu durgunluğun sebebi, herkesin bir bekleyiş içine girmesiydi. Her seçim öncesinde benzer durum olmaktaydı. Doğrusu bu ya, son 16 yılda seçimlerden başımız döndü. 16 yılda 13 seçim. Bu bir rekor. Bu “seçim enflasyonunun” getirisi mi çok, götürüsü mü? Bunu herkes kendine sorsun.

Ülkemizdeki mevcut siyâsî sistem de, seçim sistemi de Avrupa menşeli. Ancak bizdekinin tek farkı; seçimlerin “ölüm-kalım meselesi” gibi algılanması. Gerçek ise öyle değil. Altı-üstü bir seçim!..

Seçimler için siyasî partiler de, bağımsız adaylar da hayli masraf yapmakta. Son seçimi baz aldığımızda, beş siyasî partinin seçim harcamaları zâhiren kendi kasalarından çıkıyor gözükse de gerçekte hepimizin cebinden çıkmakta. Zira bu beş parti Hazine’den çok ciddi miktarlarda pay almakta. (Meselâ son bütçeden AKP 417 milyon TL –eski parayla trilyon- , CHP 213 milyon TL, MHP 100 milyon TL, HDP 90 milyon TL, İyi Parti 70 milyon TL almış. Toplam 890 milyon TL yapıyor. Bu kadar para her sene bütçeden çıkıyor, çıkacak.) Şahsî kanaatime göre hiçbir partiye hazineden para verilmemeli. Siyasî partilere verilecek para ile fabrikalar yapılmalı, işsizlere istihdam sahaları açılmalı, çiftçiler desteklenmeli, hayvancılık, küçük esnaf teşvik edilmeli.

Madem siyaset bir ideal için, vatana ve millete hizmet için yapılıyor, bunun için el kesesinden cömertlik yapılmamalı. Herkes taşın altına elini koymalı. Saadet Partisi gibi. Şimdi bu kadar aday, meclis üyesi, muhtar, vs., seçimin sonunda bir maddî beklenti içerisine girdikleri için mi bu gayreti gösteriyorlar? Elbette hayır. Herkes –meselâ bu mahallî genel seçim için söyleyelim- mahallinde o bölgeye ve o bölge insanına hizmet için çırpınmakta. Madem öyle, bu fedakarca hareket için hazineden para alınmamalı.

Yarın değil, öbür gün, seçim günü. Sandık başına oy kullanmaya gidecekler zaten çoktan kararını vermiş olacak. Şayet kararında; oynak seçim müzikleri, adayların yakışıklı fotoğrafları ve o fotoğrafların yer aldığı seçim afişleri, partilerin bayrakları etkili olmuşsa, yandı gülüm keten helva! Bazılarının dediği gibi, seçmek farz değil, vacip değil, sünnet değil. Zira bu seçimin dinî bir tarafı yok. Bütünüyle dünya ile ilgili. Kim şehri, ilçeyi, beldeyi mahâretle yönetecek? Su, kanalizasyon, yol, ulaşım, kaldırım, park-bahçe vs hizmetlerini kim daha iyi yapacak? Kesinlikle rüşvet yemeyecek, çalmayacak, çaldırmayacak, iş verirken liyakati esas alacak? Kriterler bu olmalı.

İşin doğrusu, bu seçim kampanyalarından fena halde rahatsız oldum. Niçin? Kardeşliğimizi, birliğimizi, beraberliğimizi zedeleyecek çok sözler söylendi. Hâin, illet, zillet sözcükleri havada uçuştu. Yalan sözler sarf edildi, iftiralar atıldı. Peki değdi mi? Hayır! Hiçbir şey kardeşliğimizin, birliğimizin, dirliğimizin yerini tutamaz.

1 Nisan Pazartesi gününden itibaren normal düzene dönmeliyiz. Herkes işine, gücüne baksın. Buna ülkeyi yönetenler ve bakanlar da dahil. Ülkemizin ihtiyacı; Bir üretim seferberliği başlatmaktır. Ülkenin maddî ve manevî değerlerine ve dinamiklerine sahip çıkmaktır. Şu ana kadar yapılan icraatlarda yanlışlık yapılmışsa, âcilen bu yanlışlardan dönülmelidir. Hatadan dönmek fazilettir.

Bu seçim ve seçim kampanyaları için çok şeyler söylenebilir. Şahsen yaraları deşmek istemiyorum. Akl-ı selim sahiplerinin –ki bu ülke insanlarının tamamını böyle görüyorum-  el ele, gönül gönüle vererek, bu ülkenin dirliği, birliği, huzuru, güvenliği için çalışmasını, ülkemize kem gözlerini dikmiş olanları hasetlerinden çatlatmasını temenni ediyorum. Ülkemizin, bu ülke insanlarının, bütün insanlığın ve Müslümanların düşmanlarına; “Kininizle geberin!” diyorum. Şahsen seçim öncesi benim düşüncelerim de bunlar...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?