Hep beraber bi bakalım hele !
Adamcağızın GÜNAHINI almışız (gibi) yaav !?
Yani, O Adamcağız ve yani BAHÇELİ Beyimiz DOGRİ söölemiş ama biz ANLAYAMAMIŞIZ (gibi).
Demek ki, İDRAK zafiyeti içerisinde kalmışız (gibi).
Efendim, o Adamcağız; "TERÖRE yardım ve YATAKLIK yapan BÖLÜCÜ KEBAPÇILARIN İŞSİZLİKTE PAYI VAR" demişti ya …
Meğerse ööle değil de şööle demek istemiş imiş:
"İşi KEBAP gibi olanların, İŞSİZLİK için ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAYANLARIN İŞSİZLİKTE katkıları var anlamında" imiş.
Yoksaaa, Gendisi, yani ŞAHSI (da Osmaniyeli ya) "Adanalı KEBAP DÜŞKÜNÜ ve kebapçı esnaflarıyla en yakın olan bir lider" imiş de, bu haliyle "nasıl olur da kebapçıları hedef alır" imiş.
Eveeettt, çok dogri bi müdafaa ki, ben KANİ oldum, yani KANDIM, inandım ve yani MUTMAİN oldum, Şahsım olarak bu Şahsın SAMİMİYYETİNDEN şüphem kalmadı.
Yani, bu söölediğine bakılırsa, başta Adanalı KEBAPÇILAR olmak üzere diğer bütün Kebapçılar ööle PİS ve HAİN işlerin suçlusu veya sebeb olanı değil imiş.
Eyvallah tamamdır.
Ancak, şimdi MERAKIMI mucib olan, yani beni ŞAŞKINLIĞA düşüren ve dolayısıyla da öğrenmem gereken şeyler ortaya çıkmış olmaktadır:
İşi KEBAP gibi olanlar KİMLERDİR ?
Yani, CINCIK gırığı gibi GICIR olan işler nelerdir veya TIKIR-Tıkır işleyen iş kolları hangileridir ?
Hangi hallerde ve hangi iş kollarında "KEBAP" gibi işe sahip olunmaktadır ?
Bunun bir ölçüsü, ayarı (“MODERN” (!) Türkçe ifadeyle) bu işin KRİTERİ nelerdir ve eğer varsa, nasıldır ?
Mesela;
Devlet’ten MÜŞTERİ GARANTİLİ inşaat işleri yapanlar mıdır ?
20’li yaşlarından itibaren GEMİCİKLER sahibi olanlar mıdır ?
20’li yaşlarda servet sahibi olarak burnuna “PURDA ŞEKERİ” çekip de KEYFLENEN ve KLASİK OTOMOBİL KOLLEKSİYONU yapan PARTİ mensubları mıdır ?
Her neyse ne, veya her kimse kim, ya da nasıl bi iş sahibiyse o ve onun gibileri diyelim ve geçelim !?
Ve bu meseleyi açıklığa kavuşturacak olan kişi de, yine bu meseleyi İCÂD eden Zat-ı Muhteremdir diyerek bu duruma uygun “ÖZÜRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK” deyimini bilgilerinize sunmak istemekteyim:
Hükümdarın biri dalkavuğuna, “Öyle bir şey yap, öyle bir şey söyle ki, ÖZRÜN KABAHATİNDEN BÜYÜK OLSUN” demiş.
Dalkavuk düşünmüş taşınmış ve uygun bir zaman kollamış ve hükümdar merdivenlerden çıkacakken hükümdarın poposuna bir şaplak atmış, yani Türkçesi: GÖTÜNÜ PARMAKLAMIŞ !
Hükümdarın gözleri, sinirinden yerinden fırlamış: “Bre densiz ! Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diye haykırmış.
Dalkavuk pişkin pişkin gülümsemiş, “Af buyurun hünkârım, sizi VALİDE sultan sanmıştım” demiş.
İşte bu fıkramsı hadise, insanın kendini affettirmeye çalışırken daha çok hata yaptığı, KAŞ YAPARKEN GÖZ ÇIKARDIĞI, KONUŞTUKÇA daha çok BATTIĞI durumlar için kullanılır olmuş.
Bence bu darb-ı mesel bu işe de OLMUŞ ve OTURMUŞ !
Sizce nasıl olmuş acaba; UYGUN mu olmuş veya meselemize OTURMUŞ mu olmuş ?
Bence “OTURMUŞ” olduğu içindir ki, Şahsım olarak, “Buna da bir KAYYUM lazımdır” diyorum.
Evet, her yere VAR da buraya niye YOK ?
Yani;
ŞAHSINA bir VASÎ (yani idareci); Kurumuna da (ve yani Parti'sine de) bir KAYYUM ve yani, (yerine geçen bir) MÜTEVELLİ heyeti !
Neden olmasın ve hatta MUTLAKA olsun.
Zira unutmayalım ki, "AKILLININ DÜŞMANLIĞI, CAHİLİN SADAKATİNDEN daha HAYIRLIDIR"
Ne dersiniz, vaziyet öyle değil midir ?
