USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÜNDEME DAİR

15-06-2020

Değerli okurlarım özel işlerimden ötürü uzun zaman aranızda olamadım.

Ama gündeme dair gelişmeleri işlerimin yoğun olmasına rağmen takip etmeyi ihmal etmedim. Malumunuz iktidarın politikalarını anlatmaya gerek yok.

Ne zaman sıkışsalar ortaya suni bir gündem atarlar yem olarak, muhalefet partilerimiz de bu gündemin peşine takılır gider.

Peki, sonuç ne?

Halkın burada çıkarı ne? Menfaati ne?

Koca bir hiç!

Koca bir sıfır!

Muhalif gazetecilere yapılan baskılar, gözaltılar,

Muhalif milletvekillerinin, vekilliklerinin düşürülmesi,

Liyakatsiz kişilerin devletin en üst kademelerine atanmaları,

HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş hanımefendiye, neidüğü belirsiz bir kişinin çirkin ve tasvip edilemeyecek sosyal medya paylaşımı.

Ve Ayasofya ibadete açılsın mı açılmasın mı?

Son günlerin yoğun gündemi popülist gündemi bunlar?

Ama can alıcı gündem olan,

Halkın gerçek gündemi olan;

Ekonomik iflas,

işsizlik,

Yoksulluk ve yokluk iktidar kanadı tarafından hiç gündeme getirilmiyor.

Bu normal,

Ama anormal olan durum,

Muhalefet partilerinin de bu asıl sorunları akıllarına getirmemesi, akıllarının ucundan geçirmedikleri gerçeği.

Malumunuz medyanın büyük bir kesimi hatta %90’lık dilimi yandaş ve yalaka.

Hal böyle olunca ortada bir elin beş parmağını geçmeyecek tarafsız bir şekilde haber yapmaya çalışan iktidara göre muhalif medya diye tabir edilen kesimden önemli simaların yakın zamanda gözaltı ve tutuklanma süreçlerini hep birlikte takip ettik

Peki amaç ne?

Yapılmak istenen ne?

Bu tutuklanmaların arkasında kimlere ve hangi mercilere gözdağı verilmek istenmekte.

Bu yapılanların adı; diktatörlük, istibdat, zorbalık.

Lafa gelince dünyanın en özgür medyası ülkemizde diyeceksiniz,

ama saraya ve partisi AKP’ye yapılan en ufak bir eleştiriye tahammül gösteremeyip anında devletin yargı gücünü devreye sokturup; gözaltılar, baskılar ve tutuklamalar yaptıracaksınız. Bunun adına da ileri demokrasi diyeceksiniz öyle mi?

Peki! Muhalif kanadı,

Sarayın yalakaları ölümle tehdit ederlerken neden hiç birşey yapılmaz

Hakaret ederler neden görmezden gelinir,

Asacağız, keseceğiz, yakacağız, yıkacağız derler! görmezden gelirsiniz,

Ama muhalefetten en ufak bir eleştiri olunca devletin bütün gücünü kullanarak susturmaya çalışırsınız,

Sonra kalkar hiç utanmadan bunun adına da düşünce özgürlüğü, ileri demokrasi dersiniz!

Hani bir söz vardır “Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler” diye.

Bakalım saltanatlarınız, o oturduğunuz koltuklardan kayıp gidince ne yapacaksınız saray ve aveneleri, çok merak ediyorum doğrusu.

Şunu unutmayınız ki adalet bir gün herkese lazım olacak muhakkak.

*

Diğer bir sıcak gündem milletvekillerine yönelik gözaltılar ve

Vekilliklerinin meclis kararıyla düşürülme konusu!

Değerli okurlarım aklın yolu birdir.

Bir hikaye vardır bilir misiniz?

Kurt ile kuzu hikayesi?

Vakti zamanın birinde,

Kurt günlerce plan yapar durur,

Bu dereden su içmeye gelen kuzuyu nasıl etsem de yesem diye!

Günlerden bir gün yine kurt ile kuzu dereden su içerken yine karşılaşırlar.

Kurt şimdi kuzuyu yemenin tam zamanı der ve kuzuya seslenir!

Kuzu kardeş ben su içerken suyu neden bulandırıyorsun diye.

Kuzu önce şöyle kurda alttan alttan bakar ve kurda der ki!

Kurt kardeş benim suyu bulandırma bulandırmama konusunu bırak asıl konuya gir zaten benim doğanın kanuna aykırı bulandırma imkânım yok çünkü derenin akış yönüne göre başında sen su içiyorsun alt tarafta ben.

Sen şuna seni yiyeceğim de, nasıl bir bahane uydursam da yesem desene der!

Milletvekillerinin göz altına alınmaları ve tutuklanmaları da bu hikâyeye benzer.

Önce suçu yükle,

Yargılanmadan,

Mahkeme tarafından karar verilmeden,

Al, tutukla ve içeri tık.

Suçları ne peki henüz belli değil.

Sadece ihtimaller var.

Adama sormazlar mı?

Madem bunlar suçlu,

Madem bunlar terör destekçisi,

Madem bunlar terörist,

Niçin seçime girmelerine izin verdiniz?

O zaman aklınız nerdeydi,

O zaman yargı yok muydu?

YSK niçin onay verdi seçime girmelerine ve seçilmelerine demezler mi?

Yani belediyelere atana kayyum hikayesinden farklı bir yanı yok bu tutuklamaların ve göz altıların,

İşin aslı ne peki?

İktidar güç kaybettikçe hırçınlaşıyor,

Hırçınlaştıkça da saldırgan tavırları her geçen gün artıyor.

Ama korkunun ecele faydası yok sandık konulduğu,

Millet iradesi tecelli ettiği zaman bakalım ne olacak sonuç hep birlikte göreceğiz.

Halkın oylarıyla seçilmiş kişilere bu şekilde yaklaşım.

Demokrasiye atılan kurşundan farklı bir yanı yoktur.

Halkın iradesine saygısızlıktır.

Hani her fırsatta halkın iradesi bizim için önemli diyenlerin kulaklarını çınlatmak isterim.

**

Diğer bir sıcak günden liyakatsiz kişilerin devletin en üst kademelerine dolgun maaşlarla atanması hususu.

Yüce İslam peygamberi buyurmuyor mu?

İşi ehline teslim ediniz diye.

Şimdi sormak lazım tek marifeti güreş tutmak olan,

Bundan başka da elinden hiçbir şey gelmeyen.

Hamza Yerlikaya’nın Vakıfbank Yönetim kuruluna atanmasını nasıl değerlendirmek lazım.

Lise mezunu olup olmadığı bile sorgulanan bu zatı muhteremin,

Devletin bankası olan Vakıfbank’ın, üst düzey yönetim kuruluna atanmasının tek nedeni saraya bağlılığını bildirmesi midir?

Yoksa bizim bilmediğimiz başka bir marifeti mi vardır bu zatı muhteremin?

Bu ülkeye Yazık

Bu millete yazık!

Milyonlarca üniversiteyi bitirip iş bekleyen gençlerimize yazık gerçekten.

Ülkede binlerce işsiz  gezen iş bekleyen atama bekleyen üniversiteyi bitirmiş gencimiz iş beklerken,

Sıradanİ bir özelliği bile olmayan bir kişinin,

Devletin bankasının üst düzey yöneticiliğine atanması içler acısı bir durumda olduğumuzun en somut göstergesi maalesef.

Diğer bir konu,

HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’a yönelik kabul edilmesi mümkün olmayan çirkin sosyal medya paylaşımı?

Yani farklı görüşlerde olabiliriz bu doğaldır,

Sert bir şekilde taraflar olarak birbirimize eleştiri yönelte biliriz bu da doğaldır.

Asla ama asla siyaset bel aşağı yapılmaz,

İnsanın ailesi üzerinden yapılmaz,

Bunu yapanları insan yerine koymamak lazım.

Asıl önemli nokta şu!

Bu gibi çirkinlikleri yapan kişilerin

Gücü ve yetkiyi nerden ve nerelerden aldıkları,

Asıl sorgulanması gereken nokta bu?

Bakalım muhalefetin aksırmasına, hapşırmasına anında müdahale eden devletin savcıları,

Bu kişilere ne yapacak bekleyip göreceğiz.

Sosyal medya üzerinden Başak hanıma yapılan çirkin paylaşımı nefretle kınıyorum.

Son olarak malumunuz İyi Parti’nin de meclise önerge verdiği bir konu Ayasofya ibadete açılsın mı?

Açılmasın mı?

İnsanlar gerçekten din üzerinden siyaset yapanlardan bıktı usandı?

Ayasofya ibadete açılsa ne olur açılmasa ne olur?

Hâlihazırda Türkiye’de mevcut bulunan 100 bine yakın camiyi cemaatle doldurdunuz?

Sıra Ayasofya’ya mı geldi!

Ama amaç cami falan değil,

İbadet değil,

Buradan kim ne kadar siyasi rant sağlar onun hesabı yapılıyor yazık gerçekten yazık?

AKP din üzerinden siyaset yapa yapa insanları dinden soğuttu, hayattan soğuttu yetmedi şimdi muhalefet partileri olarak siz mi başladınız din üzerinden siyaset yapmaya.

Yani böyle yaparak AKP’nin sadık seçmenlerinin size yöneleceğini mi sanıyorsunuz veya düşünüyorsunuz?

Yada mütediyen kitlenin size destek vereceğini mi sanıyorsunuz?

Yapmayın Allah aşkına.

Ülkenin gerçek gündemine dönün artık bırakın iktidarın değirmenine su taşımayı!

Bu halkın gerçek gündemi cami değil,

Bu halkın gerçek gündemi din değil,

Bu halkın gerçek günde mi; iş, aş, yokluk, yoksulluk, çaresizlik, bunlara çözüm üretin.

Ucuz siyaset yapmanın yeri de değil zamanı da.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?