USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“Eski Hamam! Eski Tas!” Olmayacak

11-05-2020

Bütün dünyanın gündemi olan ve bir anda “yüzyılın meşhuru” haline gelen koronavirüsle ilgili her gün yeni haberler, yeni senaryolar gündemde. Yok koronavirüs bahanesiyle içine çip yerleştirilecek aşı üretilecekmiş de o mikroskopik çiplerle insanlar kontrol edilecekmiş de; yok bu virüs laboratuar ortamında üretilmiş de, hedef, dijital dünya düzenine geçmekmiş de; yok bu virüsü Çin, yok Amerika üretmiş de… Daha yığınla senaryolar, yığınla komplo teorileri, yığınla laflar… Şahsen benim bütün bu laf salatalarına karnım tok. İşin gerçeği şu: Şayet o senaryolar ve komplo teorileri gerçek olsa bile onların dediği olmayacak. Allah’ın dediği olacak.

İmanın şartlarından biri de, “Kadere iman”dır. Kadere imanın da temel esası şudur: “Hayrihi ve şerrihi mina’llahi Teâlâ”. Ne demek? Hayrın da şerrin de yaratıcısı Allah’tır. Koronavirüs, adı üstünde bir virüstür. Mikroskopla zor görülen bir canlıdır. Yani bir mahlûktur. Bütün canlıların ve mahlûkların nâsiyesi, yani perçemi Kudret-i İlâhiye’nin tasarrufundadır. Bu musibetin ortaya çıkmasının bir sebebi var. Birçok yazılarımızda dile getirdiğimiz gibi, dünyanın dört bir yanındaki zulümler haddi aşmıştı. Mazlumların feryadı arşı çınlattı. Öte yandan adına Müslüman denilen kitlenin de mühim bir kısmı haddini aştı. Âdeta Allah’ın diniyle alay etmeye kalkıştı. Haramları mübah görmeye, icat ettikleri bid’aları din diye takdim etmeye başladı. Bu devran böyle gitmezdi. Kur’an-ı Kerim yüzlerce ayetiyle bizlere bunu haber vermiş, bizleri ikaz etmişti. İnsanlık ve Müslümanlar bildiğini okumaya devam etti. Ancak bildiklerini okuyamayacaklardı. Allah-u Teâlâ buna müsaade etmeyecekti. Koronavirüs daha başlangıç. Bu çok şiddetli bir ikaz. Kur’an-ı Kerim’den, hadis-i şeriflerden ve okuduğum kitaplardan aldığım ders şudur: Bundan böyle eski hamam, eski tas olmayacak. Mülkün gerçek sahibi olan Allah-u Azimüşşân buna müsaade etmeyecek.

İçki, kumar, fuhuş, tesettürsüzlük, hayâsızlık, lûtilik, faizcilik, hırsızlık, rüşvet, cinayetler, müstehcenlik, say sayabildiğin kadar… Hepsi serbest olacak, bütün haramlar alenen işlenecek, hiç dokunulmayacak; öbür yandan Allah’ın hükümlerinden neredeyse tamamı yasaklı olacak, öyle mi?!

İslâmiyet’le bağı olmayanlar, ya da İslâmiyet’le olan bağlarını koparmış olanlar muhatabımız değil. Zira onlar bizim sözümüzden anlamazlar. Bizi kaale de almazlar. Bizim muhatabımız, “Elhamdülillah Müslüman’ım!” diyenler. Onlara bir çift laf etmezsem, mesul olurum.

Ey kardeşler! Ey bacılar! Geliniz, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Allah-u Teâlânın fermanıyla getirip tebliğ ettiği, sahabe-i kiramın yaşadığı İslâmiyet’i yaşayalım. Bunu yapmaya kendi kendimize söz verelim. Haramlardan şiddetle kaçınalım. Bütün haramları ve mekruhları kerih, yani çirkin görelim. Onlara karşı tiksinti duyalım. Yapanları ikaz edelim. Unutmayalım, herkes kendi mevkiine ve kendi bilgisine göre emr-i bil ma’ruf, nehy-i ani’l münker vazifesini yapabilir.

Unutmayalım, şu yaşadığımız memleket bin yıllık İslâm diyarıdır. 1071’deki Malazgirt zaferini, bu vatanın nasıl karış karış fethedildiğini, İstanbul’un fethini unutmayalım. Bu vatanda yaklaşık 850 sene Şeriat-ı Garrâ-yı Muhammediye’nin icra ve tatbik edildiğini, yani mahkemelerde, eğitim müesseselerinde sosyal hayatta, ticarî hayatta hep Kur’an’a ve hadise göre, Kur’an’dan ve hadisten kaynaklan icma ve kıyasa göre hareket edildiğini unutmayalım.

Namazlarımızı kılalım. Sözlerimizin ve davranışlarımızın sünnet-i seniyyeye uygun olmasına dikkat edelim. Şayet bizler Peygamber Efendimize (a.s.m.) tâbi olursak, Rabbimiz de bizden razı olacak ve bizi sevecektir. İşte o vakit, “Ben Rabbimi seviyorum!” sözümüz yerini bulacaktır.

Sözü bir “ikazcık”la bitirmek istiyorum: Ey Müslüman hanımlar, lütfen şu pantolon giyme bid’asını bırakınız. O tarz, İslâmî değerlerden fersah fersah uzaktır. Bu tüyler ürpertici ve inancı zedeleyici bid’anın alabildiğine yaygınlaşmasından dolayı bunu söyledim. İçimize girmiş ve inancımızı zedeleyen yüzlerce bid’a var. Doğru… Mesela başörtüsüyle sahnede İlâhi söylemek, şarkı söylemek gibi… Bu garibanın sözleri bazılarına sinek vızıltısı gibi gelebilir. Kim ne düşünürse düşünsün, benim bildiğim şu: Bundan böyle eski hamam, eski tas olmayacak. Ya kıyamet kopacak, ya da İslâm hâkim olacak…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?