DİNÎ açıdan CİNSÎ (seksi) SAPIKLIK Hevesi ve Gerekçesi
DİN ÂLİMİ olarak ortalıkta dolaşan SAKALLI-Sarıklı, CÜBBELİ-Çarıklı gürûhun SAPIKLIĞA meyilli ve HEVESLİ olmasının gerekçesini ve SAPIKLIĞIN İTİRAFINI;
MARİFETNÂME isimli kitabı (peynir ekmek gibi çok satılan) (1703-1780’da yaşamış olan) Büyük İSLÂM ÂLİMİ ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ’nin kitabından öğrenin.
Burada, SAPIKLIKLARINA kılıf hazırlarken, farkında olmayarak SAPIKLIKLARINI İTİRAF etmişler !
Buna göre özet olarak MOLLALAR diyor ki, siz durun, biz HEPİNİZİ “BECERELİM”.
Bu kitapta CİMÂ’ (cinsi münasebet, seks gücü) ve ŞEHVET işleri şöyle anlatılır:
“Bazı yiyecekler ve meyveler vardır ki, bunlar hakkında rivayet edilen çeşitli HADİSLER vardır. Meselâ, Cebrail a.s, RESÛLÜLLAH (s.a.v)’a Harise (keşkek ya da KEŞKÜL) yemesini tavsiye etmiştir. Resûlüllah (s.a.v) bu yemeği yemiş ve ondan önce şikâyetçi olduğu bedeni ve CİNSÎ ZAYIFLIĞINDAN KURTULMUŞ, CİMÂ’ ve gece ibadeti için 30-40 kişinin kuvvetini kendinde bulmuştur.”
“PEYGAMBERLER ile VELİLERİN gögüsleri marifet nuru ile dolduğundan, damarlarına yayılan bu NURLU gönül ve canları heyecanla dolar ve duyu organları ile nefsin kuvveti ve ŞEHVET duygusu harekete gelir.
Gönül ehli olan ÂRİFLERDEN bilginlerden) hangisinin kalbinde bu nur çok fazla ise, o kâmilin (tam, noksansız, olgun insanın) CİNSÎ kuvveti çok olur. Çünkü ilaç vermek hastalık için gereklidir. Nitekim Peygamber Efendimiz, “İrfan ehlinin CİMÂ’ şehvetinin derecesi, KALBLERİNDEKİ NURUN derecesiyle orantılıdır” buyurmuşlardır.
Çünkü, her ŞEHVETTEN kalbe sıkıntı ve keder gelir. Yalnız CİMÂ’ şehvetinden kalbe NUR ve IŞIK, zevk ve safâ gelir.
Bunun için PEYGAMBERLER, VELİLER (ermişler, Allah’ın dostları) ve DİN ÂLİMLERİ CİMÂ’a FAZLA MEYİLLİ olurlar.
Buna karşılık HALKTAKİ CİMÂ’ ŞEHVETİNİN FAZLASI HASTALIKTIR ve yerinmiştir. Çünkü o, marifet nuru ışığının tesiriyle değil, şum (UĞURSUZ) olan şehvet ateşinin tesiriyle olmaktadır.
Demek ki, gönül hastalıklarından sıhhat bulmuş olan KÂMİLİN her ŞEHVETİ beğenilmekte ve ÖVÜLMEKTEDİR. Oysa ki kalb hastalığı içinde halkın CİMÂ’ şehvetinde hastalık ve yerinme vardır”
***
Bu MARİFETNAME’den “BİLGİ” (!) Hazinesi devamı.
Nasıl ÇOCUK DOĞURTMAK İSTERSİNİZ ?
“Ayın (hilâlin göründüğü hicrî ayın) birinci cuma günü CİMÂ’ ederse, ondan olan çocuk çok GÜZEL olur.
Gündüz öğleden önce ederse, çocuk HAKÎM ve KERÎM olur. (Hakîm=Her şeyi bilen, bilgin. Kerîm=Cömert)
Pazartesi gecesi ederse, Kur’an’ı HIFZEDEN olur.
Salı gecesi yaparsa, çocuğu CÖMERT ve MERHAMETLİ olur.
Perşembe gecesi yaparsa, çocuğu ÂLİM ve ilmiyle ÂMİL olur.
Cuma gecesi ederse çocuğu ÂBİD ve ÂRİF olur. (Âbid=İbadet eden. Ârif=İrfan sahibi, bilgili)
Cuma günü namazdan önce ederse, çocuğu SAÎD olup ŞEHİD olarak ölür. (Saîd= Mutlu, uğurlu, mübarek)
Eşinin rızası olmadan zorla CİMÂ’ edenin çocuğu AHMAK olur.
Taharetsiz ederse, çocuğu AHMAK olur.
Süt emzirmekte iken hanımına CİMÂ’ ederse çocuğuna zarar gelir.
Ayın ilk veya on beşinci veya son gecesi CİMÂ’ ederse çocuğu AKILSIZ olur.
Pazar gecesi ederse, çocuk EŞKİYA olur.
Çarşamba gecesi ederse, çocuğu KATİL ve KAVGACI olur.
Gündüz öğleden sonra ederse çocuğu, gözü ŞAŞI olur.
Ramazan Bayramı gecesi ederse çocuk, anasına babasına ÂSİ olur.
Kurban Bayramı gecesi ederse çocuğu ALTI veya DÖRT PARMAKLI olur.
Ayakta yaparsa, çocuğu yatağa İŞER.
Cimâ’ ederken konuşursa DİLSİZ olur.
Ferce bakarsa, çocuğu KÖR olur. (Ferc=Yarık, çatlak. Kadınların tenasül organı)
Meyve ağacı altında ederse, çocuğu ZÂLİM olur.
Yorgansız yıldızlar altında ederse, çocuğu MÜNAFIK olur.
Bir kimsenin yanında ederse, çocuğu HIRSIZ olur.
Berât gecesi ederse çocuk KÖTÜ HUYLU olur.
Yola çıkacağı gece ederse çocuk MÜSRİF olur.
Gözleri hangi renge bakarsa çocuk o renge yakın olur.
Erkeğin suyu erken gelip de çok olursa, özellikle OĞLAN olup, ekseriya amcasına benzer.
Kadının ki çok olursa KIZ olur halasına benzer.
İşte İSLÂM âleminin ÂLİMİ ve Müslümanların 1000 sayfalık en kıymetli kitabından 2 sayfalık örnek.
İnanmayan varsa alsın okusun. NURCULARIN dükkanlarının orta yerinde adam boyunca yığılmış vaziyette satılmaktadır.
İlmiyle âmil âlim bu zât-ı muhterem, ne zaman ve nasıl hayırlı bi evlat çıkarılacağına dair takvimi vermiş rotayı çizmiş ve lâkin, hiçbir Müselman evladı 250 senedir doğru dürüst bi iş becerememiş de ana-babaya, vatana-millete hayırlı uğurlu bir insanoğlu çıkartamamışsa, bu Adamcağızın ne kabahati var ki ?
Bütün iyi niyetli ikazları kulak ardı edüp yıldızların altında yorgansız iş becerirseniz aha da ortaya bunca “MÜNAFIK” çıkar.
Bunca ZÂLİM nerden çıkmış dersiniz ? O muhterem Zât gayet açık açıklıyor:
O "AYIP" işi, “meyve ağacı altında” yapmışlar da ondan.
Kardeşim, doğru dürüst iş yapın ve mesela gündüz öğleden önce becerin ki, bu memleket ve hatta âlem-i İslâm, “HAKÎM ve KERÎM” çocuk yüzü görsün.
Bööle olmalı değil mi, ya-hu !?
