USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Çok Şükür Kavuşturana!

03-05-2019

Asr-ı Saadet’te sahabe-i kiram, Ramazan’ın gelişini hasretle beklerlermiş, altı ay öncesinden Ramazan’a kavuşmak için dua ederlermiş. Ramazan’dan sonra da altı ay, Ramazan’da yaptıkları ibadetlerin kabul olması için dua ederlermiş. Gözümüzün nuru Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), Recep ve Şaban aylarında sık sık; “Allahümmebâriklenâ fî Recebe ve Şa’ban. Ve belliğnâ Ramazan” (Ey Rabbim! Bize Recep’i ve Şaban’ı (aylarını) mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır) diye dua edermiş.

Yine Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ve sahabe-i kiram, Recep ve Şaban aylarında çokça oruç tutar, tevbe ve istiğfar eder, Ramazan-ı Şerif’e hazırlanırlarmış. Peki, Ramazan-ı Şerif’in ehemmiyeti nedir? Pek çok hadis-i şerifte de işaret buyrulduğu üzere Ramazan, çok kârlı manevî ticaret mevsimidir. Yalnızca Ramazan’ın içerisindeki Kadir Gecesi’nin ihyası, insana 80 senelik ibadet sevabı kazandırmaktadır. Rabbimiz (c.c.) sair vakitlerde yapılan bir haseneye en az on sevap yazmaktadır. Ramazan’da yapılan hasenelerin sevabı ise bire yüz, bire yedi yüz, bire bin, Kadir Gecesi’nde bire otuz bindir. Tüccarlar bilir, bire bir kazanç bile çok büyüktür.

Rabbimiz (c.c.), “Vemâhalaktü’lcinneve’l inse illâ liya’budûnî” (İns ve cinni, yalnız bana ibadet etsinler diye halk ettim.) (ZâriyatSûresi / 56) buyurmuştur. Bizim aslî vazifemiz, işte budur: Rabbimize kulluk ve ibadet… İşte Ramazan-ı Şerif, bu şerefli vazifenin en güzel şekilde yerine getirildiği bir zaman dilimidir.

Bakınız, çok kârlı manevî ticaret mevsiminin başlamasına iki gün kaldı. 5 Mayıs Pazar günü ilk teravih namazını kılacağız, ilk sahura kalkacağız. 6 Mayıs Pazartesi günü de oruçlu olacağız ve böylece Ramazan-ı Şerif başlamış olacak. Geliniz, ömrümüz boyunca, Rabbimizin bize bahşettiği bu imkânı ve fırsatı çok iyi değerlendirelim. Neler yapabiliriz? Âcizane tavsiyelerimi şu şekilde sıralayabilirim (bu tavsiyeleri kendi nefsime yapıyorum. Hoşuna giden alıp istifade edebilir):

-Ramazan-ı Şerif, Kur’an ayıdır. Rabbimizin kelâmının, yani dünya ve ukbâ nizamının temel kitabının nazil olmaya başladığı aydır. Bu bakımdan bol bol Kur’an okumalı, Kur’an’dan ezber yapmaya çalışmalıyız. (İmsaktan hemen sonra camilerde mukabele okunmaktadır. Mukabele, Peygamber Efendimizle (a.s.m.) Cebrail Aleyhisselam’ın her Ramazan’da tekrarladıkları bir âdettir. İnsan mukabele ile hem Kur’an’a bakma, hem okuma, hem dinleme sevabı almaktadır. Manasını bilip de tefekkür edenlerin aldığı lezzeti ise tarif mümkün değildir. Bazı camilerde öğle ve ikindi vakitleri de mukabele okunmaktadır. Esnaf ve sair çalışanlar o camilere gidip mukabeleyi takip edebilir.)

-Bizim en büyük düşmanımız cehalettir. Cehaleti ancak okuma ile izale edebiliriz. Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra hadis-i şerifler, tefsir, ilmihal ve sair dinimizi öğreten değerli eserleri okumalıyız. Dinimiz olan İslâmiyet, aynı zamanda canımızdır, hayat kaynağımızdır. Bizi bu zilletten kurtarıp izzete kavuşturacak yegâne rehberdir.

-Bu güzel ticaret mevsiminde bol bol sadaka vermeliyiz. Zekât verecek durumda olanlar zekâtını vermeli, fakir fukara sevindirilmelidir. En mühimi de; Rabbimizin rızasını kazanmak için, kalpleri kazanmalıyız. Sıla-i rahimde bulunmalı, akrabalarımızla kucaklaşmalı, Müslüman kardeşlerimizle -küs isek- barışmalıyız. Düşmanın her türlüsü birbirleriyle dost olup, birlik olurken ve birlikte üzerimize çullanırken, bizim bölük bölük olmamız için bin bir türlü hile ve tuzak kuruyor. Bu mübarek ayı vesile ederek onların bu asırlık oyunlarını bozmalıyız.

-Bu pek kıymetli ayda; bütün çirkin huyları terk edip, güzel huylarla donanmaya bakmalıyız. Gıybeti, dedikoduyu, iftirayı, yalanı, çirkin söz söylemeyi, hasedi kesinlikle terk edip, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) güzel ahlakıyla ahlaklanmaya gayret sarf etmeliyiz.

-Oruç, yalnızca aç ve susuz kalmak demek değildir. Bütün azalarımız, latifelerimiz de oruç tutmalıdır. Meselâ göz harama nazar etmemeli, dil gıybet etmemeli ve çirkin söz söylememelidir. Dilimizden zikir düşmemeli, aklımız, fikrimiz, zihnimiz; âlemdeki, Rabbimizin esma ve sıfatlarının tecellisini düşünmekle meşgul olmalıdır.

Unutmayalım, ömür dakikalarımız sayılıdır. Her an mezara yaklaşıyoruz. Beka âlemine göçtüğümüzde Bâki-i Zülcelâl’in huzuruna durduğumuzda yüzümüzün ak olmasını istiyorsak, işte fırsat ayağımıza geldi. Çok şükür kavuşturana!..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?