USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bu İş, Devlet İşi

21-05-2021

Dünyada ve âlem-i İslâm’da yaşanan bütün hâdiseler bir mucize gibi, Allah-u Teâlâ’nın emirlerinin ve hükümlerinin bu dünya hayatının vazgeçilmez esasları olduğunu ispat etmekte. “Devlet sahibi olmak” da bunlardan biri. Her ne kadar hocalarımız anlatmasa da, “devlet kurmak ve devlet sahibi olmak” bütün farzlardan da önde gelen “bir numaralı farz”dır. Bunun teferruatı fıkıh kitaplarında yazılıdır. Meraklıları oraya baksın. İşte bu şuurda olan atalarımız hep devlet sahibi olmuşlar, elhamdülillah. Gelelim, Yehud milletinin son azgınlığına… Mescid-i Aksa’yı basmasına, bacılarımıza ellerine kelepçe takıp alıp götürmesine, suratını dağıtmasına, bebeleri vurmasına, Gazze’yi bombalamasına…

Ümmetin yüreği yanıyor. Her İslam ülkesi aynı, ancak ben kendi ülkemden biliyorum, bıraksanız, 83 milyon Kudüs’e, Gazze’ye akın edecek… İyi de kardeşler, bacılar, lütfen sükûnetle düşünelim. Bu iş, yani cihat işi, öncelikle devlet işi. Evet, şu anda cihat bütün ümmetin fertlerine “farz-ı ayn” olmuş vaziyette. Fıkıh kaidesini hatırlayalım. “Bir İslâm beldesini küffar işgal ettiği vakit, o beldedeki bütün Müslümanlara cihat farz-ı ayn olur. Şayet o belde ahalisi küffarı defedecek durumda değilse, o vakit, cihat bütün Müslümanlara farz-ı ayn olur.” (El Cihâdü Fî Sebîlillâh, 1 / 63). (Mir’âtü’l-Cihâd / 175-178). İyi de cihat demek, savaş demek. Bu da öyle “çocuk oyuncağı” bir iş değil. Çok ciddi bir eğitim gerek, mükemmel bir organize gerek. Bunu da ancak sağlam bir devlet yapar.

 

 

Filistin’e bakın, Kudüs’e bakın, Gazze’ye bakın, çocuklar, gençler, kadınlar, ihtiyarlar, ellerinde taşlarla zalim Yahudi’nin karşısına dikilmiş. O zalimler kuş avlar gibi, vurup vurup canlarımızı yere seriyor. İnanın karşılarında bizim JÖH, PÖH, bordo bereliler ve diğer özel yetişmiş kahramanlarımız gibi yüz kişi olsa, korkularından altlarına yaparlar… İsrail’e baktığımızda, 4-5 yaşındaki çocuklarının eline silah vermeye başlıyorlar. Orada nüfusun tamamı askerî eğitim alıyor. Peki, bizde öyle mi?

“Kurtuluş Savaşı Serisi”ni hazırlarken, hele hele İşgal Yılları kitabını yazarken şu fikir bende sabit hale geldi ve bunu da zaman zaman yazmaktayım: Bu ülkede yaşayanlara, “vatanı savunma eğitimi” verilmeli. Asker ve polis özel birlikleri nezaretinde erkek ve kadın vatandaşlara “vatan savunması eğitimi” verilmeli. Diyelim bizim ülkemizden ve diğer İslâm ülkelerinden “gönüllülere” Kudüs’e ve Gazze’ye gitme izni verildi; bu gönüllülerin de mutlaka “eğitim almaları” şarttır. Düşmanla muharebede aslolan hayatta kalmaktır. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) savaşlara giderken zırh kuşanmış, başına miğfer giymiştir. Bu, hikmete uygun bir davranıştır.

Bu iş, yani “zalimlere haddini bildirme işi” öyle sloganlarla olmaz. Bu davanın sevdalısı devlet “gereğini” yapar. Peki, ne yapar? Bu sorunun bu gibi platformlarda konuşulması “zevzekliğe” girer. Fatih Sultan Mehmet, “Nereye gideceğimi sakalımın bir teli bilseydi, keser atardım” demiş. Yavuz Sultan Selim de, kendisinden seferde nereye gidildiğini soran vezirine, “Sen sır saklamasını bilir misin?” demiş. “Evet!” cevabını alınca, şöyle demiş: “Ben de!” İşte devlet işi, böyle bir iş. Temel meseleler uluorta konuşulmaz.

Yalnız ben şunu bilir, şunu konuşurum: Evet yüreğimiz yanıyor. Sadece Kudüs’te, Gazze’de olanlara değil, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve dünyanın diğer bölgelerinde olup bitenlere de… Ancak, bütün bu zulümlerin ortadan kalkması için zihnimizi bir tek konu üzerine yoğunlaştırmamız gerek: İttihad-ı İslâm’a ve bu işi devletin çözeceğine… Bakınız merhum Erbakan Hoca’mız D-8’i kurduktan sonra ne oldu? İsrail dahil, Müslümanlara hırlayanlar kıpırdayabildi mi?.. Ondan önce 1974’te hükümet ortağı olduktan sonra Kıbrıs’a sefer düzenlemedi mi? Rumlar oradaki kardeşlerimizi koyun boğazlar gibi boğazlıyorlardı. Çocukları kurşuna diziyorlardı. Kahraman Mehmetçik gitti, zalimlere dur dedi. Bakınız 1974’ten bu yana Kıbrıs’taki kardeşlerimiz emniyet ve huzur içerisinde yaşıyor. Eninde sonunda Filistin’de de öyle olacak. Diğer mazlumların beldelerinde de…

Yıllardan beri ümmet dört sınıfın tasallutu ile iğdiş edildi. Cihat mefkûresi öldürülmeye çalışıldı. FETÖ elebaşısı dürzü; “Haçlıların işgali fena bir şey değildir. Kadınlarınıza, kızlarınıza tecavüz etmez!” diyerek, işgallere zemin hazırladı. Ümmet evvelemirde “tuh sizin suratınıza!” deyip cihada karşı çıkan bu dört sınıfın yüzüne tükürmeli, sonra, ümmete rehberlik edecek liderlerin ve cihat kılıcını kuşanacak devletlerin er meydanına çıkması için dua etmeli.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?