USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir ihanetin hikayesi...

23-07-2022
Türkiye'de işlerin nasıl döndürüldüğü,.
küreselliğin ve küresellerin ne olduğu,
içimizdeki "irlandalılar"ı ve neler ile karşı karşıya olduğumuzu ve mücadelemizin ne olduğunu anlatan bir yazı.. Okumak ücretsizdir.
Lütfen, arşivinize kayıt ediniz...
#halkkürsüsü
***
TARİHE NOT DÜŞMEK Bir ihanetin hikayesi...
H. YUSUF GÖKALP  NASIL “BAŞBAKAN” OLAMADI..!
(Türkiye de BAŞBAKAN nasıl olunuyor?)
Yıl 2001 MHP + ANAP + DSP koalisyonu, 
Tarım Bakanı Prof. Dr.  Hüsnü Yusuf Gökalp
Müsteşar yardımcısı Rıza Rençberoğlu...
Yıl 2001  Koalisyon hükümeti işbaşında.  O dönemde  ben Müsteşar yardımcılığı görevimi ifa ederken bir gün Bakan beni acele kaydı ile odasına çağırdı ve odasına gittiğimde  yanında 2 kişi  daha vardı. Alarko holding in sahibi  Üzeyir Garih ve 12 Eylül cuntası paşalarından Işık  Biren paşa ile beraberlerdi . 
Bakan Üzeyir Garih'i ve yanındaki beraber oldukları emekli Paşa'yı tanıttı ve bana 
Üzeyir Garih'in , Türkiye nin ve Türk tarımının geleceği için çok önemi olan ve tutarı 100 milyar doları bulan çok büyük bir yabancı yatırımını öngören tarımsal bir proje getirdiğini  söyledi .
Bakan; Üzeyir Garih’e benim  Bakanlık üst yönetiminde bu projeyi en iyi şekilde  yürütebilecek kişi olduğumu söyleyerek tanıştırdı .Bu projenin  Urfa'nın Harran Ovası'nda dünyanın en büyük tarımsal bir “ HARRAN TEKNOKENT  ( gapropark )'ın kurulacağını, bu teknoparkta  Harran ovasından yüksek teknoloji ile elde edile ürünlerin ileri bir teknoloji ile işlenerek özel havaalanı vasıtasıyla bütün dünyaya doğrudan ihraç edileceğini, Harran Ovası'nda dünyanın en gelişmiş tarım teknolojisi uygulanacağını , projeyi kendisinin de bizzat  kendisinin takip edeceğini ve çok önemli olduğunu söyledi. Bana bunu projeyi hiçbir kimseyle paylaşmadan kesinlikle gizli olarak yalnız başıma  yürüteceğimi söyledi .  bundan sonraki toplantıları kendisi katılamadığı takdirde  Üzeyir Garih’in   istediği zaman toplantıyı  benim yapmam talimatını verdi. 
Bu proje dökümanları ve eklerini ilk toplantımızda açtığımızda , projenin GAP bölgesinde uygulanacak şekilde  Amerika'da detaylı bir şekilde hazırlanmış olduğunu , çok büyük aydinger kağıtlarından renkli olarak yapılmış ve birbirinin üstüne kapanan  katmanları olan  projeyi ve nasıl bir yol izleneceği konularında  bir dizi kararlar aldık.
Daha sonraki günlerde ve haftalarda çeşitli zamanlarda bir araya geldik Bakanın başkanlığında yapılan bir toplantıda proje için yer tahsisi tespiti için Urfa Tarım il müdürlüğüne talimat verildi. Üzeyir Garih'in yer tesbiti yapma konusunda gönderilecek ekibe ısrarıma rağmen ben ve bakanlıktan herhangi bir  eleman istemedi  ve Bakanın talimatıyla bir grup Urfa'ya gitti.  
Kuşkulanmıştım toplantılarda bazı proje detayları açıklanmıyor ve ısrarlı  sorularıma ya  muğlak cevaplar alıyordum yada Bakanın müdahalesiyle konu muallakta kalıyordu.  O dönemdeki  Urfa Tarım İl Md. Rüstem Coşkun’a çok güvendiğim için onu aradım ve endişelerimi anlatarak çok dikkatli olmasını ,gelen heyetin esas niyetlerinin ne olduğunu çok iyi incelemesini talimatını verdim. 
Heyetin dönmesinden sonra Rüstem Coşkun beni aradı ve “heyetin Harran ovası ile pek ilgilenmediğini daha kuzeyde Atatürk Barajı'nın kenarında ; Garih ekibinin daha önce kendilerince tespit ettikleri yerlere ait haritaların önceden hazırlanmış olduğunu, çok engebeli Tepelik ve tarıma elverişli olmayan bir bölgeden 50.000 dekarlık bir alanın ayrılmasını istediler “ dedi. Ben de istedikleri o bölgenin bir özelliğini olup olmadığını sorduğumda il müdürümüz bu konuyu araştırdığını ve “ O BÖLGENİN İSRAİL İÇİN SON DERECE ÖNEMLİ OLDUĞUNU  TEVRAT’TA BELİRTİLEN KUTSAL TOPRAKLARIN MERKEZİ  OLDUĞUNU , İSRAİL’İN ELE GEÇİRİLMESİ GEREKEN İLK HEDEFLERİ ARASINDA OLAN BİR YER OLDUĞUNU “  tespit ettiğini söyledi. 
Benim bu konuda ki endişelerim baştan beri olduğu için çok şaşırmadım. Alarko nun sahibi Musevi işadamı Üzeyir Garih'in Urfa ilinde öyle bir elverişsiz arazide inanılmaz bir rakam olan 100 milyar dolarlık böyle bir tarımsal yatırım yapması zaten  pek anlamlı da değildi.
Bu tarihlerde resmi bir görev için Amerika'nın Seatle kentine gitmem gerekiyordu. Uçak bileti lüks mevkiden alınmıştı. Binişte  ön sırada otururken tesadüfen Üzeyir Garih de geldi  beni görünce selamlaştık ve yanıma oturdu Amerika'ya kadar hem proje konusunda hem de diğer konularda uzun süre sohbet ettik 
Sohbet sırasında günlük siyasi konulara da girdik ve Üzeyir Garih ; “mecliste MHP nin 128,  DSP nin ise 82 milletvekilinin olduğunu, Devlet Bahçelinin ise buna rağmen ısrarla Başbakan olmak istemediğini , bu fırsatı kaçırılmamasını söyleyerek Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp in Başbakan olması gerektiğini”  söyledi .  (Bakan bu ifadeyi Bakanlık  üst yönetimi olarak  DÜÇ misafirhanesinde yediğimiz bir akşam yemeğinde de bizlere hitaben de söylemişti .”  Başbakanlık MHP nin hakkıdır , Bahçeli istemiyor boş durmayın benim başbakan olmam konusunda propagandamı yapın”  demişti de ama biz bürokratlar onu yakından tanıdığımız için hiçbirimiz ciddiye almamıştık.)
Üzeyir Garih ile uçaktaki  sohbetimizin devamında; “ Bakanınız ile ABD tarafından  kabul edilmiş bir program dahilinde ABD ye beraber yola çıktıklarını , ama Hüsnü Yusuf Gökalp in Üzeyir Garih  ile ABD seyahatinde beraber görülmek istemediğini, bu sebeple bakanı İstanbul dan başka bir uçakla  Washington'a gönderdiğini ve orada buluşacaklarını” söyledi . 
“Amerika da  15 günlük Bakan için bir görüşme  programı hazırladığını, bu program dahilinde ABD deki  Yahudi lobisine ait etkili kuruluşlarla yapılacak özel toplantılarda sunumlar ve kabuller   yapacaklarını “söyledi ve bana “ Bakanınızı  Başbakanlığa hazırlıyoruz İnşallah bir aksilik çıkmaz ve Hüsnü Yusuf Gökalp kesin  Başbakan olacak bundan emin olun “ dedi . Washington da Üzeyir Garih uçaktan indi ve biz Seatle e yolumuza devam ettik. 
Türkiye'ye döndüğümde hemen Bakanın özel kalemi Yüksel Durna ya bakanın nerede olduğunu sordum. “bakanın 10 gündür İstanbul'da ama  nerede olduğunu bilmediğini ve telefonunla da kimseyle görüşmediğini ve kapalı olduğunu “ söyledi. Daha sonra yaptığım araştırmalarda T.C de bir Tarım bakanının ne Devlet Bahçeli'den ve Prosedür gereği ne de Başbakan Bülent Ecevit ten herhangi bir resmi  veya gayriresmi izin almadan 17 günlüğüne gizlice Amerika'ya gittiği anlaşıldı.
Proje konusunda  toplantılarımız devam ediyordu  Bir toplantıda  ( Ü.Garih  katılmamıştı ) dayanamadım ve yalnızken Işık Biren paşa ya bu projenin “uygulama  detayları pek belli değil ve, bana açıklanmıyor. Projenin  Harran ovasında değil de tarımla ilgisi olmayan  bir yerden seçilmesinin sebebi ile esas amacının ne olduğunu” ısrarla sormam üzerine bana “Proje kapsamında seçili  50.000 dekarlık alanda 50.000 adet müstakil ev yapılacağını   ( aile 4 kişi olursa 200.000 kişilik bir yeni şehir kurulacak) bu evlerde yalnızca teknokent in yürütülmesinde görev alacak olan İsrail den gelecek teknik kadroya tahsis edileceğini ve oraya yabancıların girmesine müsaade edilmeyeceğini “söyledi. Ben de yani oraya Türk mühendisler giremeyecek mi diye sorunca bana “ maalesef proje kesin, öyle öngörülüyor, herhalde onu da değiştiremeyeceğiz“ dedi.
Bende dayanamadım ve Işık Biren Paşa ya  “ bu projenin rahmetli Turgut Özal'ın Van Gölü kıyısındaki 20.000 konutluk “ Ermeni emeklilerinin tatil bölgesi “ ihanet  projesine çok benzediğini ve bunun Atatürk Barajı kıyısındaki  tespit edilen yerin de Yahudilerin kutsal topraklarının Merkezi olduğunu ,Yahudilerin dünyada ilk ele geçirmek istedikleri yer olduğunu tespit ettiğimi, kendisinin TSK nın bir Paşa sı olması hasebiyle ettikleri yemin gereği ömrünün sonuna kadar SS istihbarat subayı olmak zorunda olduğunu”  kendisine hatırlatıp böyle bir projeye nasıl hizmet edebileceğini sordum. Kendisi çok mahcup olmasına rağmen  bir şey söyleyemedi. “Yapacak bir şey yok proje böyle hazırlanmış” dedi. ve ayrıldık.
Aynı gün akşamı Bakan Hüsnü Yusuf Gökalp in odasına girdim ve kendisine olayı tek tek anlattım bu yürüteceğimiz projenin tam bir” ihanet projesi “ olduğunu Turgut Özal ın projesini de  anlatarak böyle bir şeyin içerisinde kendisinin neden dahil olduğunu Başbakanlık karşılığı mı“ diye sordum çok  bozuldu. “bunu bir daha sonra görüşürüz“ diyerek odadan  çıkmamı istedi ve aynı gün akşam üzeri beni telefonla arayarak “bugüne kadar o toplantılarda ki bütün dökümanları bütün planları bütün notları hiçbir istisnası olmadan hepsini paketleyip kendisine getirmemi “ istedi. Bende hepsini toparladım odasına gittim, getirdiğimi söyledim Bana “ bundan sonra hiçbir yerde toplantılardan ve projeden hiçbir yerde konuşmayacaksın şimdi çıkabilirsin “ dedi.  
Bu konuda ne yapacağımı ne yapmam gerektiğini epey düşündüm. 3 gün sonra Başbakan yard. Devlet Bahçeli ye konuyu anlatmak amacıyla gitmeye karar verdim.  ilk seferinde 1.5 saat bekletti ve görüşmedi  ısrar ettim 2 defa daha randevu istedim bekledim yine kabul etmedi. O zaman anladım ki Bahçelinin bu ihanet Projesinden haberi vardı ve arkasındaki kişi idi. ( tabiiki Tarım bakanının BAŞBAKAN  olacağından haberi yoktu )  O günden sonra bu güne kadar Bahçeli ile hiç bir yerde görüşmedim. 
Bakan Hüsnü Yusuf Gökalp; Bütün bunlara rağmen Başbakanlığa giden yolun ; HARRAN TEKNOKENT - gapropark projesi ile ilgili kanun teklifinin kanunlaşmasında  görerek   kanun teklifini gizlice alelacele hazırlatıp Başbakan yard.  DEVLET Bahçeli ye imzalattıktan sonra TBMM ye kendi eliyle indirdiğini öğrendim.
Aradan bir hafta geçmişti, sekreterim Hülya Polat şaşkın bir şekilde  bana “ 3 kişinin acil ve yalnız görüşmek istediklerini , makam odamın boşaltılmasını emrettiklerini söyledi değişik tipte ve sert insanlar olduğunu “ söyledi. Ben de merak ettim hemen içeri almasını istedim. içeri girenler. Sivil idiler ama yaşları 50 civarındaydı sert görünüşlü insanlardı. sivil olmasına rağmen topuk selamı vererek kendilerinin  devleti temsilen geldiklerini söyleyerek konuya girdiler . Harran-Teknokent Projesi ile ilgili olarak  “o proje meclisten geçmez siz rahat olun” diyerek devletin devamlılığı  ve bu projeye karşı tutumum ve  hassasiyetimden dolayı , yazılı bir takdir belgesi veremeyeceklerini  Böyle önemli ve hassas bir konudaki duyarlılığımdan dolayı ismini vermedikleri kuruluşlar adına “alnınızdan öpüyoruz “ diyerek teşekkür ettiler. Herhangi başka bir bilgi ve isimlerini ısrarıma rağmen vermediler. Kendilerine  kahve ikram ettim .  Benim intibam gelenler kendileri üst rütbeli subaylardı.
 Bakanın kendi eliyle Meclise teslim ettiği ve adım adım takip ettiği Urfa Harran TEKNOKENT  ( gapropark ) projesi kanun tasarısı ; daha sonra komisyonlara havale edildi. bilindiği üzere TBMM de komisyonlarda uzun görüşmeler sonucunda değiştirilip alakasız bir hale getirilerek “üniversitelerde Teknoparkların  kurulması”  şeklinde kabul edildi. Daha sonra iş adamı Üzeyir GARİH in de menfur  bir cinayete kurban gitmesiyle de bu proje defteri de kapanmış oldu.
Bu gelişmeler üzerine Bakanın benden intikam alma dönemi başladı. benim hakkımda bir işlem yapmak amacıyla  bir şey bulamayınca , 2 yıl önceki Daire başkanlığım dönemindeki 9 kişilik teknik bir kurulda imzam var diye alelacele saçma sapan bir gerekçe ile benimde dahil olduğum 9 kişi hakkında soruşturma açtı ve hemen davayı gerekçe göstererek Devlet Bahçeli imzası ile  beni hemen görevden aldı. Mahkeme bu davayı;  kısa bir sürede  “iddia edilen suçlamaların tamamı oluşmamıştır” diyerek tümüyle reddetti . Buna rağmen Bakan beni göreve başlatmadı . 
Bu GAPROKENT olayını ; görevden alındı da onun için bakana iftira ediyor derler mantığı ile çok samimi birkaç arkadaşlarım dışında kimseye  anlatamadım. Bahçeli nin son yıllarda  MHP nin temiz ve ilkeli geçmişine rağmen yaptığı vatana ihanet derecesindeki siyaseti yönlendirme, önemli kararlara zemin açması ve yaptığı siyasi  zikzaklarının, gizli mahvillerin emirleri ile yürüttüğünü ,Türkiye de   “CIA  nın daha doğrusu İsrail’in ; Müslüman ülkelerinin rejimlerini ve sınırlarını yeniden dizayn etme projesi olan BOP un gereği olarak  EŞBAŞKANI  Tayyip Erdoğan olan PARTİ DEVLETİ “ ve HİLAFET rejiminin kurulmasına nasıl ve neden hizmet ettiğini de anlamış oldum.
Bu açıklama;  Türkiye de Başbakan olabilmek için en az 15 gün ABD de Yahudi  lobi kuruluşları strateji kuruluşları ile özel eğitim ve söz verme törenlerine katılmak gerektiğine güzel bir örnektir. ÖZAL , ECEVİT , ERDOĞAN ın bu 15 günlük programlara katıldığı da bilinmektedir.
Ben hayatım boyunca her şart ve konumda hep alnı açık ,  gerçeklerden ve inandıklarımdan taviz vermeden hareket eden biri olarak ,dik başlı oldum . haksızlıklara şartlar uygun olsun olmasın hep karşı çıktım ve geri adım atmadım, Bunun çok da zararlarını görmüş olmama rağmen bundan dolayı hiçbir zaman pişman olmadım bu özelliğimden dolayı da kendimden hep gurur duymuşumdur.
Saygılarımla..
NETİCEDE NE İHANET PROJESİ UYGULANABİLDİ 
NEDE  BİR HAİN "BAŞBAKAN“ OLABİLDİ.
RIZA  RENÇBEROĞLU   7.8.2020 –  Marmaris
*****
Teşekkürler Rıza Rençberoğlu
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?