Milletin değerleri üzerinden bir eşşek pazarlığı bu kadar olur !
Ülkemizin, Türkiye'nin, Türk'lerin,
o kadar ekonomik, güvenlik, eğitim, sağlık,
adli, dış işleri, askeri, ifade hürriyeti sorunları varken...
Daha önce defalarca kanıtları ile söyledik.
Her ne kadar muhalefette konuşlandırılmış
olsa da,
Türkiye'deki iktidar yapısını, oluşumunu, konsorsiyumunu sufyanist, ihvancı, menatçı, liboş küresellerle dizayn eden baş küresellerce,
Kılıçdaroğlu'nunda dizayn edilerek,
chp'nin tepe noktasına taşındığını,
onunda chp tepe yönetimini, danışmanlarını, başdanışmanlarını, chp gn.mrk.'ni çok çeşitli tipte etnikçi, bölücü, küresellerle tahkim ettiğini
sanki sol imiş gibi, sanki hümanist imiş gibi
bir konsorsiyum ortaya getirdiğini,
defalarca yazdık, canlı yayınlarımızda kanıtları ile defalarca söyledik.
Yanlış anlaşılmasın !
Baş küreseller sadece iktidar konsorsiyumunu
ve ana muhalefetmiş gibi yapan chp konsorsiyumunu dizayn etmediler.
Böyle dersek hata değil ama eksik söylemiş oluruz. Tam'ı şudur.
Baş küreseller, işlerine gelen daha pek çok siyasi partiyi dizayn ettiler.
Dizayn ettiklerinin en irilerini de bir masa etrafında topladılar.
Yanlız, yine baş küresellerce dizayn edilmiş,
biri siyasi parti (hdp) ve öbürü kişisel güç (Abdullah Gül) direkt masaya oturtmayıp,
hdp'nin vekaletini chp gn.bşk.'nın cebine,
Abdullah Gül'ün vekaletini masadakilerden
Deva partisi gn.bşk. Ali Babacan'ın cebine koydular.
Böylece 6'lı olan masa, bu vekaletlerle 6-1+1'li
oldu.
hdp'nin ve Abdullah Gül'ün masaya neden direkt oturtulmadığını soracak olursanız !
Bu ikisinin masada direkt oturması, fotolarda görülmesi, küresellerce yapılan planın aksamasına sebep olabilirdi..
Çünkü, masada oturanların/partilerin,
üyeleri, sempazitanları, oy verenleri henüz
bu ikisini hazmetmeye hazır değiller ve bu
ikisinin neden masada olduğunu taraftarlarına anlatmak çok zor olacaktı ve çok zaman alacaktı ve en önemlisi toplum henüz hazır değil.
Ama süreç içinde yapılacak toplum mühendisliği operasyonları ile toplum bunları hazmetmeye alıştırılacak.
Çünkü,
6+1+1'li masa aslında yeni Ekmeleddin olacak olan Abdullah Gül'ü yeni CB yapma masası.
Baş küreseller, Türkiye'deki en önemli adamları Abdullah Gül'ü yine CB görmek istiyorlar.
Çünkü, bundan sonra Türkiye'den alacaklarını, istediklerini onlara en iyi şartlarda verebilecek olan Abdullah Gül'dür.
Bu bilgilendirmeden sonra,
Kılıçdaroğlu'nun "türbana kanun" çıkışına bakıldığında bazı şeylerin,
hem göründüğü gibi olmadığı,
hemde yerine oturmaya başladığı daha iyi anlaşılacaktır.
Kılıçdaroğlu'nun "türbana kanun" çıkışı,
türban diye diye 40 yıldır siyaset yapan
sufyanist küresel iktidar konsorsiyumunun
dahi cesaret edemediği aşama idi.
Küresel kardeş (güya) anamuhalefetten böyle bir altın gollük pas alınca,
zaten kurgu olduğu için, zaten hazır olan karşı atak hemen geldi
"kanun yetmez, anayasa güvencesi" ..
Ve üstüne üstüne gitti "medeni kanun"da değişiklik talebi ile dağılmakta olan saflarını tekrar sıkılaştırma fırsatını çok iyi kullandı.
Ki, iki küresel kardeşin bu operasyonlarla
elde edilmesini istedikleri faydalardan biride,
çözülmekte olan iktidar yapısının saflarının
dağılmasını önlemekti.
Ki, Kılıçdaroğlu'nun "türbana kanun" çıkışı aslında, Abdullah Gül'ü CB yapma operasyonlar zincirinin sadece bir halkası.
Ve sadece bir halkalık operasyonun bile
halkı ne kadar manipüle ettiği göz önüne alınırsa, operasyonlar zincirinin ne kadar vahim olaylardan kurgulu olduğu çok daha net anlaşılabilir.
Şimdi gelelim sadece, tek başına bu halka operasyon için yorumumuza...
Kılıçdaroğlu açılışı "türban yasası" ile yaptı
karşı taraf "anayasa" ile gördü ve
"medeni kanun" ile potu arttırdı !
hamle sırası Kılıçdaroğlu'nda !
bütün millet nefesini tutmuş seyrediyor !
Sanki, şu yapılan ameliyatlar Türkiye'de,
kendi üzerinde değil,
bir başka ülkede, bir başka toplum üzerinde yapılıyormuş gibi seyrediyor !
Buda, Türk Milleti'nin toplum mühendisliği operasyonlarına ne kadar açık olduğunu göstermesi itibari ile ayrıca değerlendirmeye mazhar bir konudur.
Milletin değerleri üzerinden bir eşşek pazarlığı bu kadar olur !
Sağlıcakla kal Yüce Türk Milleti'm
