USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“Aşılar İkiye Ayrılır”

22-01-2021

Biz birçok yazımızda, şu koronavirüs hâdisesinde büyük oyunlar döndüğünü belirtmiştik. Oyunun en mühim kısmı “aşı vurulması” idi. Zurnanın zırt dediği yer orasıydı. İnsanlara ölümü gösterip sıtmaya razı edeceklerdi. Şimdi aşı konusundaki soru işaretleriyle başlayıp şahsî fikrimizi ondan sonra söyleyelim…

Aşı üreten firmalarla finans bağı olan Bill Gates, yıllar önce şöyle demişti: “Bugün dünyada 6.8 milyar insan var. Böyle giderse yaklaşık 9 milyara dayanacak. Şimdi yeni aşılar ve üreme sağlığı hizmetlerinde gerçekten harika bir iş yaparsak, bunu belki %10 veya 15 oranında azaltabiliriz” (Haziran 2011, The İndependent gazetesi). Bu adamın dediği “harika iş” nedir?

Gerek koronavirüs aşısı olsun, gerek diğer aşılar olsun, aşıların muhtevası ile ilgili yığınla soru işaretleri vardır. Hele bu son aşının muhtevası bütünüyle meçhuldür. Aşıların içerisine insanların genleriyle oynayıcı maddeler konulabilir mi? Teorik olarak bu mümkün. Peki, yıllar sonra ortaya çıkabilecek türlü semptomlar olabilir mi? Olabilir.

Aşı, sözde insanlara hizmete yönelik bir hâdise. Ancak aşının bulunduğu merkezlere bakıyorsunuz, o merkezlerin insanlara şefkatle bir ilgileri yok. Çin deseniz, işte milyonlarca Doğu Türkistanlılara yaptıkları ortada. Rusya deseniz, Suriye’de habire masum insanların tepesine bomba atmaya devam ediyorlar. Amerika deseniz, Irak’ta ve diğer işgal ettikleri ülkelerde yaptıkları gözler önünde. Peki, bu şekilde vicdansızca işler yapanlardan vicdanî işler yapmasını bekleyebilir misiniz?

Yıllar önce ülkemizde aşı kampanyası için reklâm filmleri çevrilmiş, bu filmlerde Zeki Alaysa ile Metin Akpınar ikilisi oynamıştı. Bir skeçte, Metin Akpınar şöyle diyordu: “Aşılar ikiye ayrulur! Yarma aşu! Karma aşu!” Şimdi aşı ister Çin’den, Rusya’dan gelsin, ister Amerika’dan, Almanya’dan, iki cihetten geleceklerle ilgili “millî” bir çalışma yapılmış değil. Yani aşıların muhtevaları ile ilgili millî/yerli bir tahlil yapılmış değil.

Bazı ülkeler aşılarla ilgili baskıcı yöntemler düşünüyor olabilirler. Böyle bir yol, insanlığa, temel hak ve hürriyetlere karşı işlenmiş bir cinayet olur.

Aşı hususu herkesin hür iradesine bırakılmalıdır. İsteyen vurulur, isteyen vurulmaz. Şu anki mevcut mer’î hukuk sistemine göre de bu böyledir. Aşı mecburiyeti istikametinde hukukî düzenleme yapmaya kalkışmak büyük vebaldir ve tarihî bir hata olur.

Yok aşı vurulmayanlar resmî dairelere giremez, yok pasaport alamaz, yok yurt içinde seyahat edemez vs. gibi lafların ulu orta konuşulması bile hoş değildir.

Medyada ve sosyal medyada aşı terörizmi üflenmesi, tıpkı Kenan Evren’in Anayasa referandumu esnasında yaptığı üzere, “hayır” diyenleri terörist olarak yaftalaması gibi, şimdi de aşı karşıtlarına karşı ağır ithamlar yapılması hiç hoş değil. Herifin biri aşı yaptırmak istemeyenlere “vatan haini” diyor. Çüş! O zaman aşı yaptırmak istemeyenlere de, bu gibi aşı terörü estirenlere karşı, “Siz Bill Gates’in adamları mısınız? Aşıcılardan prim mi alıyorsunuz?” sorusunu sorma hakkı doğar.

Koronavirüs hâdisesinin yıllar önce planlanmış bir senaryo olduğu konuşulmakta. Hatta günümüzü aynen yansıtan filmler bile çevrilmiş. Bu “filmi” kimler çevirdiyse, onların yeni “filmler” çevirmeyeceğinin garantisi var mı?

Evet, aşı (gerçek hali), bazı hastalıklara karşı bir tedbir olabilir. Ancak şu anda, bütün aklı fikri dünya nüfusunu azaltmaya çalışan, vicdanı ex olmuş kişilere karşı ciddi tedbir alınmalıdır. İşte insanlığın kurtuluşu için onlara “insanlık aşısı” vurulmalıdır. Bir dere dolusu altınları olsa, bir dere dolusu daha isteyecek olan o aç gözlere bir çare bulunmalıdır.

Halkımızın sağlığını “gerçekten düşünen” herkese teşekkür ederiz. Sağlık konusunda yapılacak en mühim iş; hem aşıda, hem bütün ilaçlarda, yerli ve gerçekten sağlığa hizmet edecek ilaç sanayisini devreye koymaya çalışmaktır. “İlacın millisi olmaz!” diyenlere katılmıyorum. Tarih boyunca uygulanmış ve müspet netice alınmış halk ilaçlarının yanı sıra, dünyada kullanılan bütün ilaçları ele alıp, hastalıklar için yan tesiri olmayan gerçekten şifaya vesile olacak ilaçlar üretilebilir. Nasıl İHA, SİHA ürettikse, bunu da başarabiliriz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?