USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Anamın torunları

17-07-2020

Anamın vefatının üzerinden yaklaşık üç yıl geçti. Yokluğuna alışamadım. Sevgili anacağımın vefatından sonra memleketimin en sevdiğim, en huzur bulduğum yerlerinden biri de mezarlık oldu. Haftada bir ziyaret ediyorum. Devamlı da, kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olması, hesapsız cennete gidenlerden olması için de duâ ediyorum.

Anam, tam bir Anadolu, tam bir Osmanlı kadını idi. Beş çocuk büyüttü, evlendirdi, gurbette olanlara salça, kurutmalık yaptı, zahirelerini hazırlayıp gönderdi. Beş çocuğunun bütün çocuklarının, yani torunlarının kırkını kendisi çıkardı.

Anamın torunları, maşallah 19 tane. Latif bir tevafuk, besmelenin harflerinin adedi kadar. Hiç istisnasız hepsinin doğumunda da anam hazır olmuş ve kırkını çıkarana kadar da yanlarında durmuştur. Torunlarının kulaklarına ezan ve kamet okunarak adları konulurken oradadır. Elinde teşbihi, zikrederken yeni doğmuş torun kucağındadır. Torunlar, ninelerinin evrad ve ezkarı ile büyümüştür. Şayet gurbette ise, torununun kırkını da çıkarmışsa, artık anamı orada durduramazsınız, evini özlemiştir ve dönüş vakti gelmiştir.

Torunların “kırkı” nasıl çıkar? Belli ölçülerle aldığı, tuz ve şekeri birlikte havanda döver. Bu karışımı bebeğin bütün vücuduna sürer ve onunla yıkar. Yıkarken de devamlı duâlar okur. Dikkate şâyandır bu karışımla kırkı çıkan çocuklar terleyince kokmaz. Çevremde bakıyorum, bazı kimseler, terlediklerinde çok rahatsız olurlar ve mutlaka duş alma ihtiyacı hissederler, zira kokmaktadırlar. Ben ve anamın diğer torunları ise böyle bir kokuyu bilmeyiz. Zira kırkımız çıkarken anamız bizi tuz ve şeker karışımına bulamıştır.


Eskiden günümüzde olduğu gibi insanlar “doktorkolik” değildi. Anam, “halk hekimi” gibiydi. Karnımız ağrıdı mı, “per yavşanı” denilen bitkiyi kaynatıp içirirdi. Kabızlık, balık yağı, zeytinyağı, kayısı ile tedavi edilirdi. Göbeği düşenleri şıp diye tedavi ederdi. Bir defa benim boynum tutulmuştu. Başına gelenler bilir, başımı sağa sola çeviremiyorum. Eğilemiyorum. Anam hemen imdadımıza koştu. Sırtıma bardak vurdu. (Yaktığı gazete kağıtlarını bardağın içerisine koyup sırtıma yapıştırdı. Beş altı defa bu işlemi yaptı.) O ağrı gitti, Allah’ın izniyle şifa buldum. Anamın tedavi metotlarını kapmadığıma pişmanım. O da anasından, ninesinden, çevredeki “sağlıkçı kadınlardan” öğrenmiş, el almış.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?