USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Acilen faizsiz ekonomiye geçilmeli!

18-02-2019

Şu faiz illeti yakamıza yapıştı yapışalı kanımızı, iliğimizi kuruttu. Bizi soyup soğana çevirdi. Bir zamanların maliye bakanı, “Toplanan vergilerin yüzde 85’i faize gidiyor” demişti. Maliye bakanlarından Mehmet Şimşek de bu açıklamayı doğrulayarak, “2002 yılında Türkiye’de toplam bütün vergilerin yüzde 86’sı iç ve dış borç faizine gidiyordu” demişti. Yine eski Maliye Bakanlarından Kemal Unakıtan da, “2008 bütçesi de faize gidiyor” diye dert yanmıştı. Unakıtan’ın yaptığı açıklamaya göre 2008 yılındaki faiz ödemesi bir önceki yıla göre 7 milyar artarak 56 milyar TL’ye çıkmıştı. 2007 yılının ilk dokuz aylık döneminde saatte yaklaşık 5 milyon, günde 117 milyon, haftada 1 milyar 97 milyon ve ayda 4 milyar 700 milyon dolar faiz ödemesi gerçekleştirilmişti.

Gelelim günümüze. 2019 bütçesinde yatırıma 65 milyar lira ayrılırken, faiz ödemelerine ise 117 milyar lira ayrılmıştı. YEP’e göre (Yeni Ekonomi Programı) 4 yıl içinde faize 512 milyar lira ödeme yapılacaktı.

 

Faizli ekonominin gündemde olduğu andan itibaren faize harcanan miktarı şöyle bir göz önüne getiriniz, ortaya korkunç bir rakam çıkar. Bu faiz ödemeleri için son iktidar çare olarak özelleştirmeye gitti. 90 yılda yapılan yüzlerce fabrikayı, tesisleri, limanları ve arazileri sattı. Bu satışlardan toplam 67 milyar dolar elde edildi. Onlar da uçup gitti. Sayın Temel Karamollaoğlu’nun dediği gibi, o fabrikalar yeniden kurulmak istense 60 milyar dolar değil, 600 milyar dolar da harcansa o fabrikalar kurulamaz.

İşte dert belli. Bu ülkenin en büyük derdi faiz. Faiz bizi yiyip bitiriyor. Acilen bu musibetten kurtulmak lazım. Peki, mümkün mü? Pekâlâ mümkün. Lütfen bu konuda akil insanları dinleyin. Mesela merhum Erbakan Hocamızın başbakanlığı devrinde danışmanlığını yapan Prof. Dr. Osman Altuğ’a kulak verin. Bir konuşmasını dinleyip not almışım. Bakınız ne diyor: “T. C. Devleti %10 faizle kendi parasını bankaya yatırıyor, %135 faizle geri alıyordu. Şimdi de alıyor. Biz ne yaptık? Devletin o parasına sahip çıkacak bir sistem kurduk. ‘Kamu Tek Hesabı’ açtık. Erbakan Hoca, ‘Millet dümtek der, dalga geçer. Biz buna Havuz Sistemi diyelim’ dedi. Kamuoyunda bilinen adı ‘Havuz Sistemi’ oldu. Bu sistemin özeti şuydu: Devlete gelen bütün paraları tek hesapta topladık. Böylelikle %135 faiz %70’e düştü. %50’ye yakın tasarruf sağlandı. Bununla da işçiye, memura, emekliye yüzde 100 zam yaptık. Piyasa canlandı. Faize karşı çıktık. Bankalar sisteminin, faiz lobisinin ayağına bastık. Bankaların %60’ı yabancı.”

Düşünebiliyor musunuz devletin ödediği faizin %135’ten %70’e düşmesi ile faize verilecek para, işçiye, memura, emekliye verilmiş. O devrede SSK emeklileri yüzde 100, Bağ-Kur emeklileri yüzde 300 zam almışlardı. Demek ki, faiz bütünüyle kaldırılmış olsa, ortalık güllük gülistanlık olacak.

Bazıları, “Faiz dünya gerçeğidir!” diyor. Faiz dünya gerçeği değil, dünya musibetidir. Faiz, vampirdir, kan emici kenedir. Asırlardır faizle geçinen bir zümre var. Onların felsefesi, “Sen çalış, ben yiyeyim!”dir. Gariban insanlar gece gündüz çalışacak, faiz baronları oturdukları yerden para kazanacak, yiyecekler. Ayaklarına basılınca da tencere tava çaldıracaklar, ışık söndürtecekler. (Şimdi çarşı pazara çıkıp feryat eden o tencere tava çalanlar, ‘Ah eşek kafam!’ diyor mudur?)

Faiz ekonomik bir gerçek değil, bir kanser mikrobudur. Ekonominin temeli, üretime, iktisada yani israfsızlığa, bir de faize bulaşmamaya dayanır. Bu üç temel esasa dikkat edildiğinde ekonomi kendiliğinden düzelir.

Gönül, Prof. Dr. Osman Altuğ gibi cesur ekonomistlerinin sayısının çoğalmasını istiyor. Bu kadar iktisat fakültesi, işletme fakültesi var. Bu kadar ticaret odası, sanayi odası var. Yahu sesinizi çıkarsanıza! İşte gözünüzün önünde, faiz canavarı sizi de bizi de, herkesi de yiyip bitiriyor. Bu canavara dur demeyecek misiniz?..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?