
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 13 Haziran'da başlattığı saldırılarla sadece Tahran semalarını değil, ülkesinin siyasal dengelerini de hedef almış olabilir.
Haaretz gazetesinde yayımlanan bir analizde, Netanyahu'nun İran'daki Natanz ve Fordow nükleer tesislerine yönelik hava saldırılarının yalnızca askeri değil, 'derin bir politik anlam' taşıdığı öne sürüldü:
"Bu savaş, uzun süredir kendisine karşı birleşmiş olan muhalefeti bölmenin ve iktidarını sağlamlaştırmanın stratejik bir aracı olabilir..."
Analize göre, 2022 sonunda başlattığı yargı reformuyla kitlesel protestoları ateşleyen ve 7 Ekim 2023'teki Hamas
İran'a yönelik saldırıların zamanlaması ve yaratılan kamuoyu tepkisi, yalnızca bir 'güvenlik refleksi' değil, adeta bir 'siyasi mühendislik' örneği olarak yorumlanıyor.
MUHALEFETTE YAŞANAN ÇATLAK
Bu sürecin, Netanyahu'nun yıllardır uyguladığı 'böl ve yönet' stratejisinin bir devamı olduğu belirtiliyor.
Daha önce Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar gibi muhalefet blokundan koparılan figürler; United Torah Judaism (Birleşik Tevrat Yahudiliği) partisinin bölünmesi ve İsrail'in İran'a saldırısı öncesinde, İsrail parlamentosu Knesset'i feshetme oylamasının durdurulması da bu stratejinin yansımaları arasında gösteriliyor.
Netanyahu'nun, muhalefet kampına ağır bir darbe vurma fırsatını, İran'a yönelik savaş kararıyla yakaladığı ifade ediliyor. İsrail aşırı sağından Naftali BennettAvigdor Lieberman Benny Gantz Yair Lapid 'tarihi cesaret'Analizde, muhalefet kampının bölünmesinin, Netanyahu'nun 7 Ekim'deki 'büyük başarısızlığı'ndaki rolünü silmesine yardımcı olduğu belirtiliyor. Yazıda bu durum, George Orwell'in 1984 romanından alıntıyla, "Geçmişi kontrol eden, geleceği kontrol eder; şimdiki zamanı kontrol eden ise geçmişi kontrol eder" sözleriyle ilişkilendiriliyor.
DİNİ OTOKRASİYE DOĞRU...
Analizde ayrıca, Netanyahu'nun İran'daki operasyonla kazandığı kamuoyu desteği ve ABD Başkanı Trump'ın desteğiyle güçlenen pozisyonunun, onu Gazze'de 'fetih ve sürgün' projesini tamamlamaya, Batı Şeria'yı ilhak etmeye ve 'İsrail'de dini bir otokrasi kurmaya daha da yaklaştırabileceği' uyarısı yapılıyor.
Netanyahu'ya gelecekte meydan okumak isteyenlerin, bunu kaba kuvvet veya siyasi entrikalarla değil, yalnızca Netanyahu'nun sunamayacağı şeylerle başarabilecekleri vurgulanıyor:
"Savaş sonrası İsrail'de ırkçılığı, işgali, dini baskıyı, şiddetli polis uygulamalarını ve partizan yargıçları temizleyecek yeni bir vizyon..."Bu vizyonun, İran'ın yanan kalıntılarının gölgesinde bile İsrail'in demokratik kampını yeniden şekillendireceği ifade ediliyor.