USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İKTİDAR VE MUHALEFET…

09-12-2025

Siyasetin dili yıllardır aynı çukurda debeleniyor: herkes birbirini suçluyor, herkes birbirini şeytanlaştırıyor. İktidar muhalefeti hainlikle, beceriksizlikle suçluyor; muhalefet iktidarı yolsuzlukla, hukuksuzlukla. Peki ne değişiyor? Hiçbir şey. Bu kısır döngüde memleketin tek bir derdi çözülmüyor.

Bu ülkenin ekonomisi lafla düzelmiyor. İşsizlik, gençlerin umutsuzluğu, eğitimdeki çöküş, hukuk düzeninin erimesi, güven duygusunun yok oluşu… Bunlar karşılıklı atışmayla, meydan okumalarla, ekranlarda parmak sallamakla çözülecek meseleler değil. Çiftçinin hali ortada: tohum pahalı, mazot pahalı, gübre pahalı. Esnaf sabah kepenk açarken dua ediyor; sanayici yatırım yapmaktan korkuyor çünkü yarın ne olacağını bilmiyor. Ama siyasetçiler? Onlar birbirine veryansın etmekle meşgul.

Somut çözüm üreten var mı? Yok. Bilimsel temelli politika önerileri sunan var mı? Yok. Halkın gerçek gündemini gören, toplumun yükünü omuzlamaya çalışan var mı? Yine yok. Herkes aynı kabdan besleniyor ama kabın içi çoktan kokmuş; herkes aynı deliğe pisliyor ama kimse etrafa saçtığı pisliğin kokusunu duymuyor. Çünkü duydukları tek şey kendi parti marşları, kendi alkış çevreleri.

Ülke tarumar edilmişken, kurumların içi boşaltılmışken, liyakat yerle bir edilmişken, yamacılar yani günübirlik çıkar peşindeki fırsatçılar memleketi talan ederken siyasetçilerin derdi sadece karşı tarafı alt etmek. Sınır desen yol geçen hanına dönmüş; tarikatlar, cemaatler devletle iç içe geçmiş, Cumhuriyet’in temeline dinamit döşemiş durumda. Ama siyaset sahnesinin aktörleri hâlâ kavga peşinde, hâlâ tribünlere oynuyor.

Bu milletin aklıyla dalga geçmekten başka yaptıkları bir şey yok. Çünkü kavga ettikçe büyüdüklerini, çözümsüzlük ürettikçe seçmeni kendilerine mecbur bıraktıklarını sanıyorlar. Memleket batarken geminin güvertesinde kavga edenler, batışın sebebinin kendileri olduğunu hiç konuşmuyor.

Gerçek şu: Bu ülke laftan değil, icraattan; kutuplaştırmadan değil, toplumsal uzlaşıdan; hamasetten değil, akıl ve bilimden fayda görür. Ama siyaset bunun çok uzağında. Bugün Türkiye’yi yöneten de, muhalefet eden de aynı gerçeği kabul etmeyi reddediyor: Halk bıkmış, halk yorulmuş, halk çözümsüzlükten nefesi tükenmiş durumda.

Ve sorulması gereken asıl soru şu: Bu kadar gürültünün, bu kadar hakaretin, bu kadar suçlamanın içinde kimin derdi gerçekten memleket?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?