Gölcük depremine yıllar olmuş, hiçbir tedbir alınmamış, saçma sapan tavsiyeler de bulunularak milletin aklı ile alay ediyorlar. Yok efendim deprem çantası taşıyın, yok efendim düdük bulundurun. Ne olacak bunlar.
Eeee deprem olursa binanın altında kalırsan çantadaki ilaçlarla kendini pansuman edeceksin, heey ben buradayım demek için yanındaki düdüğü çalacaksın. Ölmediysen toplanma yerlerine koşacaksın.
Bunu diyenleri beton bir blokun altına sıkıştıracaksın, boku ağzında çıkarken hadi düdüğünü çal bakalım diyeceksin. Binayı sağlam yap, düdüğe ihtiyaç kalmasın. Madem 20 yıl zaman vardı. Bu süre içerisinde toki hasarlı binaları yıkarak yeni bina yapabilirdi.
Hasarlı veya çürük binaların sorumlusu olan müteahhitlere ceza verip yeniden yaptıracaksın. Tabii ki partizanlık müteahhidi sorgulatamıyor. Müteahhit kaliteden çalıyor, çürük yapıyor, binayı yenilemek devlete düşüyor. Buna enayilik derler. İti öldürene sürütürler.Binayı yapan müteahhide vereceksin cezayı.
Ayrıca deprem, bir ülkenin ekonomisi ve ahlakı ile orantılıdır. Ekonomin güçlü, ahlakın yüksek ise, binaların sağlam ve dayanıklı olurlar. İnsanlar da ölmemiş olurlar. Japonlar deprem ile yaşıyorlar. Yer sallanıyor, hasar olmuyor, ölüm oranı sıfır gibidir.
Ekonımin zayıf ise, ahlakın da zayıf ise, depremin açtığı yara da bir o kadar yüksek olur tabii ki... Biz binalarımızı sağlam yapalım, hemen deprem olsun.
