Ekonomi

Zorunlu eğitimde sermaye gölgesi: Üretimde Çin modeli, Afrika modeline evriliyor!

Zorunlu eğitim sisteminde yapılması planlanan değişiklikler, sermaye çevrelerinin talepleriyle yeniden gündeme geldi. Bakanlığın tartışmaya açtığı modeller, çocuk emeğinin sistematik hale getirilmesi eleştirilerine yol açtı. Eğitimciler ve kamuoyu bu sürecin toplumsal sonuçla

Zorunlu eğitimde sermaye gölgesi: Üretimde Çin modeli, Afrika modeline evriliyor!
09-07-2025 13:09
09-07-2025 17:18

AKP iktidarının 2012 yılında akademi dünyasının ve eğitim sendikalarının tüm itirazlarına rağmen hayata geçirdiği 4+4+4 sisteminin son dört yılı sermaye çevrelerinin talepleri doğrultusunda hedef haline geldi. Özellikle sanayi ve ticaret sektörünün “nitelikli eleman” adı altında ucuz işgücü arayışının çocuk emeği üzerinden karşılanmak istendiği eleştirileri yükseliyor.

BAKANLIK YENİ MODELLERİ TARTIŞMAYA AÇTI

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Faruk Yelkenci, 4+4+4 sisteminin son dört yılına yönelik tartışmaların arttığına dikkat çekerek, "4+4+4 sisteminin son dört yılı ile ilgili bir şey yapılması gerektiği konusu son zamanlarda herkes tarafından tartışılıyor. Bu konunun hakikaten çok detaylı tartışılması gerekiyor. Tartışmalar sonrası ne olacak bunu görmek istiyoruz. Bu tür toplantıları destekliyoruz" açıklamasında bulundu. “3+1”, “2+2” gibi formüllerin gündeme geldiğini belirten Yelkenci, sürecin detaylı biçimde ele alınması gerektiğini vurguladı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise meselenin pedagojik değil, ekonomik bir mesele olduğunu açıkça ortaya koydu. Tekin, sanayi ve ticaret sektörlerinden gelen talepler doğrultusunda önerilen modelleri değerlendirdiklerini belirterek, çocuk emeğini “sürdürülebilir kalkınma”nın bir parçası olarak tanımladı. Mesleki Eğitim Merkezi’ni (MESEM) ise “milli bir sorumluluk” olarak nitelendirdi.

SERMAYEYE 'TARTIŞIN BİZ YAPARIZ' MESAJI

AKP’li yetkililerden gelen bu açıklamalar kamuoyunda “Tartışmayı size bıraktık, uygulamayı biz yaparız” şeklinde yorumlandı. Tartışmaya açılan yeni eğitim modelleri, çocuk emeğini sistematik hale getirecek biçimde şekilleniyor:

  • 3+1 modeli: Lise eğitimi üç yıl zorunlu olacak, dördüncü yıl üniversiteye hazırlık olarak isteğe bağlı yapılacak.
  • 2+2 modeli: Zorunlu eğitim süresi iki yıla indirilecek, kalan iki yıl öğrencinin isteğine göre açık öğretim, MESEM ya da istihdam programlarında geçirilecek.
  • Yaş modeli: 16 yaşını dolduran öğrencilere doğrudan diploma verilmesi öngörülüyor.

MÜSİAD VE İTO’DAN UCUZ EMEK AÇIKLAMALARI

İktidara yakın Yeni Şafak gazetesine konuşan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, Türkiye'deki işsizlik ve nitelikli eleman açığına çözüm olarak zorunlu eğitimin mevcut haliyle sürdürülemeyeceğini söyledi. Özdemir, "Her çocuk aynı akademik başarıyı gösteremez. 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemi çok yanlış bir uygulama. Ülkeye herhangi bir faydası yok" ifadelerini kullanmıştı.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, geçen aylarda Türkiye'nin istihdam krizini çözmek için ucuz işgücü teminini gündeme getirmişti. “Bize yaşatılan Schengen sıkıntısını başkalarına yaşatıyoruz. Afrika ülkeleri ile Pakistan ve Bangladeş’e vize kolaylığı sağlamalıyız” diyen Avdagiç; Pakistan ve Bangladeş gibi ülkelerden ve Afrika'dan işçi getirilmesi gerektiğini savunarak bu ülkeler için vize kolaylığı sağlanmasını önerdi. Bu yaklaşım sermayenin ucuz işgücünü uzun vadede ne denli göz önünde bulundurduğuna dair soru işaretleri yarattı. Yüksek kazanç uğruna sosyolojik yapıdaki bozulma dahi es geçildi. Avdagiç'in açıklamaları, sermayenin sahip olduğu düşünüş biçimi ile okul çağındaki çocuklara karşı alınabilecek kararlar, Türkiye için büyük sorunların oluşmasına mahal verebilecek sistemin doğmasını sağlayabilir.

'ÇİN MODELİ'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Aralık 2021 tarihinde ekonomiye dair planlamaları açıklayarak ''Türkiye’yi üretimle büyütmek, faiz kıskacından çıkarmak için ekonomide yeni dönemi başlattık. Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz pazara daha yakınız, onlardan daha avantajlıyız'' ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan'ın açıklamalarında kullandığı ''Çin genç nüfus, sanayi ve üretimle büyüdü. Biz de faizle değil, genç nüfusla, üretimle büyüme sağlamalıyız'' sözleri tartışmalara yol açmıştı.

Tekrar alevlenen tartışmalar bu kez eğitim gören çocuklara da sıçradı. Benzer sistemlerin uygulandığı, çocuk işçiliğinin yaygın olduğu Afrika ülkelerinde ekonomik gelişme sağlanamazken, halkların refah düzeyi de dünyanın en düşük seviyelerinde kalıyor. Gelişmiş ülkelerde ve büyük ekonomilerde ise çocuk işçiliğine karşı net bir tutum alınırken, eğitim düzeyi yükseltilip yüksek teknoloji üretimine odaklanılıyor.

'UCUZ İŞGÜCÜ' ÇOCUKLARIN HAYATINA MÂL OLUYOR

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından yayımlanan Çocuk İş Cinayetleri Raporu, sermaye taleplerinin çocukların yaşam hakkını nasıl tehdit ettiğini bir kez daha ortaya koydu. Rapora göre 2013 ile 2024 yılları arasında en az 742 çocuk işçi hayatını kaybetti. Sadece 2024’te yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 71'e ulaştı. Bu sayı son 12 yılın en yüksek çocuk işçi ölümü olarak kayda geçti.

İSİG Meclisi yaptığı değerlendirmede, “Erdoğan’ın açıklamaları, güvencesiz emek havuzunun en önemli bileşeni olan çocuk işçiliğinin önemine vurgu yapmaktadır. Ucuz – hatta MESEM ile bedava – ve örgütsüz bir işçi kitlesi sermaye için vazgeçilmezdir” ifadesini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER