
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Anahtar Partisi Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu'nu ziyaret etti. Erbakan ve Ağıralioğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Cumhurbaşkanı'nın iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun" açıklamasına tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu'nu partisinin genel merkezinde ziyaret etti.
Erbakan'a Siyasi İşler Başkanı Suat Kılıç, Genel Sekreter Bülent Osmanağaoğlu, Teşkilat Başkanı Nurettin Gül, Tanıtma Başkanı Fatih Müjdeci, Halkla İlişkiler Başkanı Cemil Çolak ve Konya Milletvekili Ali Yüksel eşlik etti.
GÖRÜŞME 1 SAAT SÜRDÜ
Anahtar Parti heyetinde ise Genel Sekreter Nihal Ağca, Çevre, Şehircilik, Afet ve su Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emine Küçükali, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Süphanoğlu, Kurumsal İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tahir Keskinkılıç ile Medya ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Işıner Hamşioğlu yer aldı.
Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Görüşme sonrası iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.
Ağıralioğlu, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye'nin içinde bulunduğu zor ve hassas süreçte, siyaset adına vicdanı, sözü ve iradesi olan isimlerin bir araya gelerek istişarede bulunmasının önemli olduğunu vurguladı. Görüşmede memleket meselelerini ele aldıklarını belirten Ağıralioğlu, konuşamadıkları konular için de karşılıklı irade ortaya koyduklarını ifade etti.
Daha güçlü ve refah bir Türkiye için mücadele edecekleri günlerin ön değerlendirmesini yaptıklarını söyleyen Ağıralioğlu, siyasetin itibarlı, siyasetçilerin güvenilir olduğu, ülkenin bolluk ve berekete kavuştuğu bir gelecek temennisinde bulundu.
"FAYDALI VE VERİMLİ GEÇTİ"
Erbakan. "Türkiye siyasetine yeni bir soluk getirmek, millete hizmet etmek adına zorlu bir yola çıktılar. Millet için, ülke için taşın altına ellerini koydular" dedi. Erbakan, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, ahlaki ve sosyal sorunların ele alındığını ve bu sorunlara yönelik çözüm yollarının istişare edildiğini belirtti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erbakan, "Bizim açımızdan son derece olumlu, faydalı bir ziyaret oldu" dedi.
"BEN DÜŞMANLARIMLA İLGİLİ BİLE BÖYLE NEZAKETSİZ CÜMLELER KURMAM"
Ağıralioğlu, gazeteci Fatih Altaylı'yı Silivri'de gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Altaylı'nın YouTube kanalındaki aktarımlara tepki gösterdi. Ziyaretin ardından ortaya çıkan yorum ve iddiaların kamuoyunda yanlış anlaşılmalara yol açtığını belirten Ağıralioğlu, konuyla ilgili düzeltme metni ilettiklerini açıkladı.
Ağıralioğlu, ziyaretin insani bir hasbihal kapsamında gerçekleştiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Ziyarete gittik, hasbihal ettik. Fatih Bey sohbetten çıkarabildiklerini yazdı. Şunun bilinmesini isterim; Ben dostlarımla ilgili değil düşmanlarımla ilgili bile böyle nezaketsiz cümleler hiç kurmam. Nezaketli, terbiyeli hatta siyaset konuşuyorum. Bununla ilgili bir düzeltme olacak. İttifaklarda dahil, bir hasbihâldir, Sayın Genel Başkanla da yukarıda istişare ettik.
İstişarelerimiz içinde hiç kimsenin şahsını haleldar edecek, şahsının rencide olacağı ya da töhmet altında olacağı hiçbir kem söz etmeyiz biz. Ne Sinan Oğan ile ilgili, ne Meral Hanım ile ilgili… Para, içinde 1 kuruşun dahi imasının yapıldığı sözümüz geçmemiştir.
İttifaklar, Türkiye’deki siyasi sıkışmışlıkta çok konuşulur. Kamuoyu bunları konuşmak, yakıştırmak ister. İtirazlar kuvvetli olsun diye 50+1’inde mecbur ettiği şeylerdir bunlar. Ama ilkeli beraberlikler diye konuşmaya başladığınız şeyler, 50+1 yüzünden ilkesizliğe mahkûm olur. O yüzden biz bu işleri konuşmayız.
Bu köprünün altından çok sular akacaktır daha. Buralardan daha önemli işlerimiz vardır. Bazı ittifakalar sinerji doğurabilir, bazıları doğurmaz diye, ittifakları kendi içinde analiz edip, hangi şartlarda doğurmasının mümkün olduğunu analiz ettiğimiz sözleri de sanki ittifak yapacakmışız gibi ona alamet sayıp yazmakta aslında mecrandan çıkarmış, yazılanların ve söylenenlerin hepsini mecrandan çıkmış sözler gibi algıladım.
Ben heyetimle beraber 5 kişi gittim. Hiçbir tanesini bu tonlamada söylemedim. Herkes bilir; ben böyle sözlerin önünü arkasını münasebetsizlikle buluşturan biri değilim. Düzeltme gönderdik. Düzeltme olduktan sonra, eğer biz bunu hakka, hukuka ihtimam gösteren bir açıklama gibi bulursak bir şey yapmayacağız. Yoksa biz kendimiz de bu anlamda bir açıklama yapacağız. Böyle zamanlarda söylediklerinizle değil, söylemediklerinizle töhmet altında kalıyorsunuz.
Maalesef bu berbat iklim şöyle düzeltilemiyor; paylaşan hesaplar çok takipcili hesaplar oluyor. O söylüyor, siz sonra düzeltmek için canınız çıkıyor. Yayıldıktan sonra düzeltemiyorsunuz, üstünüze kalıyor. Böyle münasebetsizlikle ben karşı karşıya kaldım. Umarım Fatih Bey; konuştuklarımızın böyle anlaşılmasına sebep olacak yanlışlığı düzeltir. Bizi herkes bilir; biz kimseye hürmetsizlik yapmayız."
ERBAKAN'DAN BAHÇELİ'YE: TALİHSİZ AÇIKLAMALAR
İki lidere, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı'nın iki yardımcısından birinin Alevi, diğerinin Kürt olması yönündeki önerisiyle ilgili görüşler soruldu.
Erbakan, Bahçeli'nin söylemini ayrıştırıcı olduğunu beliterek, "Biz tek millet olmakla övünen bir milletiz. Burada kimseyi mezhebiyle, ırkıyla değerlendirmemiz doğru değildir. Vatan sevgisi, millet sevgisi, ehliyet, liyakat bunlara bakılması gereklidir" diye konuştu.
Erbakan, "Şu anda bir Cumhurbaşkanı Yardımcımız Bingöl'lü Zaza kökenli. Kürt, Ermeni, Süryani, Alevi olabilir. Bunda kanunen herhangi bir engel yok" dedi.
Türkiye'de geçmişte Kürt ve Alevi kökenli vatandaşların Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanı adaylığı yaptığını hatırlatan Erbakan, "Bu açıklamaların talihsiz açıklamalar olduğunu düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde yaşayan vatandaşlarımızı mezhep ve ırk temelli olarak etiketlemek, ayrıştırmak kimseye bir fayda getirmez" değerlendirmesinde bulundu.
"LÜZUMSUZ BEYANDIR"
Ağıralioğlu, Bahçeli'nin önerisine dair şu ifadeleri kullandı:
"Sayın Devlet Bahçeli, sözünün mecrasından çıktığını fark etti. Yani siyasetin itirazlarını böyle düzeltmeye sebep olması kıymetli bir şeydir. ‘Bu memlekette Cumhurbaşkanı yardımcısı, Alevi de olabilir, Kürt de olabilir’ demek lüzumsuz beyandır. Bu topraklara kalbiyle bağlı, ay yıldızlı al bayrağa kalbiyle bağlı, vatan benim, devlet benim diyen herkes her şey olabilir.
Bu memlekette, böyle ekalliyet sayarak memleket yönetmeye kalkmak memleketi mahveder. Böyle laflar ederek memleket yönetmeye kalkmak Türkiye’nin toplumsal fay hatlarına enerji yüklemesi olur, kırılır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milleti 85 milyon her rengiyle kocaman bir millettir. Ekalliyet sayılmaz. Ortak tapu denmez, tek tapudur.
85 milyona, Türk milletine aittir. Bölünmez, parçalanmaz, devredilmez. Başkalarına ortaklaştırarak hissedar edilmez. Tek tapudur ve Türk milletine aittir. Dolayısıyla bu siyasetçilerin mesuliyetli konuşması gereken zamanlardır. Cumhurbaşkanı Sayın Genel Başkan'ın dediği gibi Kürt Cumhurbaşkanı olmuştur. Hiç kimsenin aklına bu Cumhurbaşkanı'nın Kürt olduğu gelmemiştir. Bu siyasetçilerin lüzumsuz beyanlarından oluyor bu işler. Vatandaş demeyi öğrenecekler. Bu siyasetçiler ağızlarına geleni akıllarına geldiği gibi konuştukları için memleketin huzuru kaçıyor.
Bizim cumhurbaşkanımızın Kürt olduğunu kimse aklına getirmez. Kimse cumhurbaşkanına Kürt müydü, Türkmen miydi, Alevi miydi, Sünni miydi demez. Siyasetçiler konuştuğu için milletin aklına böyle şeyler münasebetsiz bir şekilde düşürülür."
"BU MEMLEKETTE NİFAK EKMEK DEMEKTİR"
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun adaylığından sonra cumhurbaşkanlığını kazanabilme ihtimali vardı. Efendim o süreç içerisinde ben masadan itiraz edip kalkan biri olarak söylüyorum bunu. Benim mesela itirazımı ahlaksızlık yapıp Kemal Bey'in adaylığının Alevi olduğu için itirazıma dayandırarak benim itirazımı siyasette sonuç almaya yönelik itirazımı onun meşrebi mizacı üzerinden buraya getirdiler. Ben o zaman çok sert mukabele ettim. Dedim ki ‘ben Kemal Bey'in adaylığına değil adaylığının, sürecinin yanlış yönetilmesine itiraz ediyorum. Kim diyorsa ki Yavuz Ağıralioğlu, Kemal Bey'e Alevi olduğu için itiraz ediyor, alçaktır, namussuzdur’ demek zorunda kaldım.
Sebebi şu, bu memlekette herkes Sayın Genel Başkanın dediği gibi her şey olabilir. Kimsenin aklına da bunun mezhebi, bunun meşrebi gelmez. Ama siz derseniz ki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Alevi olsun, Kürt olsun o zaman gelir.
O zaman bu memlekette nifak ekmek demektir, memleketi bölmek demektir. Siyaset aslında susabilse bu memlekette siyaset neyi konuşacağını değil neyi konuşmayacağını bilebilse memleket abat olacak. Bugün siyasetin sorun diye gördüğü her şey siyasetçilerin neyi kiminle nasıl konuşacağını bilmemesinden kaynaklanıyor. Muhatabını seçemiyorsun, mevzunu seçemiyorsun, kurgunu seçemiyorsun sonra memleket berbat oluyor. Berbat ettiğin memleketi çözmek için yeniden bir sürü münasebetsiz laf etmek zorunda kalıyorsun.
Bu memlekette herkes her şey olur. Alevi'den cumhurbaşkanı da olur. Kürt'ten de olur, Zaza'dan da olur, Gürcü'den de olur, hepsinden olur. Biz Türk milletiyiz, her rengimizle kocaman bir aileyiz. Dolayısıyla siyasetçiler mesuliyetli davranmaları lazımdır. Böyle netameli zamanlarda böyle işler konuşulmaz."
"BİZİM ÜNİTER YAPIMIZI BOZMAYA KASTEDİYORLAR"
"Ulus, devletler falan diye bir laf ediliyor bu ara. İsrail için en büyük tehlike ulus devletlerdir falan diyor. Suriye'yi kastetmediklerine göre bizi kastediyorlar bunlar. Bizi kastettiklerine göre de bizim üniter yapımızı bozmaya kastediyorlar. Bu laflarla o laflar birbirinin sırtına bindiği için millet yoğurda, suya, buza üfürüyor. Yani Devlet Bey'in dediklerine üfürmemizin sebebi de o. Devlet Bey'in dediğinden değil. Arkasında Amerikan dışişlerinin, arkasında Amerikan büyükelçilerinin dedikleriyle birleşince biz ihtiyatlı olmak zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Diyoruz ki ‘aman ha’ üniter yapımız haleldar olursa İsrail için bir şey diyorlar bunlar. Herkes açıklamayı hükümetten değil, İsrail'den, Amerika'dan, İngiltere'den süzmeye başladı.
Biz bizimkilerin dediğinden bir şey anlamıyoruz. Biz bizim hükümetin dediklerinden bir şey çıkaramıyoruz. Bu bölgede hesabı olanların dediklerinden iz sürmeye başladık. Düşman oku takip ediyoruz. O takip ettiğimiz oklar üniter yapımıza geliyor, millet bütünlüğümüze geliyor. Türkiye'nin ulus devlet yapısının kuvvetini hasarlamaya geliyor. Dolayısıyla biz buralardaki itirazlarımızı hemen kayda düşürüyoruz ki siyaset toparlasın. O yüzden bu koordinatlarda duracağız. Bu memlekette ırkçılık hiçbir zaman milletimizin hissesine düşmemiştir."
Görüşme sonrası Ağıralioğlu, Erbakan ve heyetine çıkışa kadar eşlik etti.