Ekonomi

AYSAD Başkanı Sait Salıcı: Sanayicimizin dayanacak gücü kalmadı

Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) tarafından İzmir’de düzenlenen “Adım Adım Dönüşüm” başlıklı panelde konuşan AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, sektörün zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirterek, “Yaklaşık 2,5 yıldır sektör hiç olmadığı

AYSAD Başkanı Sait Salıcı: Sanayicimizin dayanacak gücü kalmadı
09-07-2025 13:08

Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) tarafından İzmir’de düzenlenen “Adım Adım Dönüşüm” başlıklı panelde ayakkabı ve yan sanayi sektörünün durumu ele alındı. Ege İhracatçı Birlikleri Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe sektör temsilcileri katıldı.

Panelin açılışında konuşan AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, sektörün içinde bulunduğu ekonomik koşullara ilişkin “Yaklaşık 2 yıldır, hemen hemen 2,5 yıldır diyelim. Sektör hiç olmadığı kadar, hiç sıkıntıya girmediği kadar zorluklar içerisinde. Ekonomi yönetiminden tarafından da baktığımızda sektörler kendi kaderine bırakılmış durumda. Artık sanayicimizin de dayanacak gücünün kalmadığını hep birlikte görüyoruz. Her gün gerek siyasi, gerek ekonomik, içeride ve dışarıda olaylarla uyanıyoruz. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki artık gündemi de takip edemez olduk. Fakat bu geçici halin çok uzun sürdüğünü söylemek isterim. Ayakkabı yan sanayi emek yoğun ama yüksek potansiyelli bir sektördür. Saya, taban, aksesuar, kalıp, iç taban, makine, tekstil, kimya, ambalaj gibi daha nice ile birlikte bir üretim ekosistemi oluşturur. Ancak bu ekosistem bugün birçok yönüyle sınavlar veriyor. Yükselen enerji ve işçilik maliyetleri, Uzakdoğu kaynaklı düşük fiyatlar, nitelikli iş gücü bulmakta zorluklar ve dijitalleşmeye ayak uydurma ihtiyacı" dedi.

"KONKORDATO BU KADAR KOLAY OLMAMALI"

Sektördeki konkordato süreçlerine de değinen Salıcı, "Son dönemde sektörümüzü adeta nefessiz bırakan büyük dalgalar ile karşı karşıyayız. Bakın 2018 yılında sektörümüz konkordatolardan en çok nasibini alan sektördü. Birçok firmamız sıkıntılar yaşadı, kapattı gitti. Birçok firmamız o borçların altından kalktı, ödedi, hala hayatlara devam ediyor. Fakat döndük dolaştık şimdi yine tekrardan 2018’e döndük gibi gözüküyor. Bu da bizi çok üzüyor. Son birkaç aydır aldığımız haberler hiç ummadığımız firmalar bu sürece girmiş durumdalar. Bunun bu kadar kolay olmadığını, olmaması gerektiğini, hep birlikte her ortamda da söylememiz gerektiğini buradan bir kez daha size bildirmek istiyorum. Ben her gittiğim noktada bunu söylüyorum. Bu konkordato sürecinin bu kadar kolay olmaması gerektiğini bir kişiyi kurtaracağım diye 100 kişiyi batırmanın anlamı olmadığını her ortamda söylüyorum. Sizden de istirhamımdır. Siz de mutlaka bunu söyleyin. Çünkü bu kadar kolay Konkordato alınmaması lazım" diye konuştu.

“FABRİKALARIMIZ ŞU ANDA ÜRETİM YAPACAK İŞ BULAMIYOR"

Sektörde yaşanan talep daralmalarında da değinen Salıcı, şöyle devam etti:

"Talep daralmaları ile karşı karşıyayız. 2019 pandemi sürecinden sonra sektörümüzde büyük bir arz oluştu. Herkes fiziki şartları değiştirdi, üretimlerini artırdı, kapasitelerini artırdı. Fakat bugün öyle bir talep yok ve talebin karşısında arz fazlası var ve inanılmaz bir rekabet var. Fabrikalarımız şu anda üretim yapacak iş bulamıyor. Mağazalar talep daralmasından dolayı sipariş veremiyorlar, geçemiyorlar ve tüketicinin de alışkanlıklarında değişmiş olduğunu görüyoruz bu sebeple.

"YÜZDE 50 FAİZİN OLDUĞU BİR ORTAMDA KİMSE YATIRIM YAPMAZ"

Yüksek faiz, düşük kur, yüksek enflasyon. Bu da 2 yıldır hep böyle konuştuğumuz her ortamda söylediğimiz dillerimize pelesenk olmuş bir durum. Sanayici bunun arasında kalmış, çıkamıyor. Bakın yüzde 50 faizin olduğu bir ortamda kimse yatırım yapmaz. Kimse parasını da çıkartmaz. Eğer bu faiz ortamı düşmezse bu süreç çok daha hızlı bir şekilde devam edecek.

STRATEJİK KAYIP

İthalat da bizim en çok canımızı yakan durumlar içerisinde. Özellikle Mısır konusu bizim hassas olduğumuz bir konu. Mısır’dan bugün, ithalat oranı son beş yılda bin 400 kat artmış. Belki rakamsal olarak, miktarsal olarak çok fazla göze batmayabilir. Ama oransal anlamda çok ciddi tehlike arz ediyor ve 2008 yılında yapılan bir serbest ticaret anlaşmasının bugün Mısır’ın da tekrardan yapılanmasıyla beraber son 2 yılda olağanüstü şekilde özellikle de Çin’den yarı mamul gelip orada montajlanıp Türkiye’ye gönderilmesi ve buradaki üreticilerimizle birlikte haksız rekabete sebep olması da büyük bir sorun. Bu sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik de bir kayıptır bizim için. Biz burada üretimi kaybedersek ustalık kaybolur. Zanaatkarlık gider. İstihdam da biter. Yerli tedarik zinciri de çöker.

“FİYAT ODAKLI REKABET MODELİ İFLAS ETMİŞTİR”

Özellikle de bu dönemde fiyat odaklı rekabet modeli iflas etmiştir. Artık ucuz ürünlerdeki rekabetçiliğimizi kaybettik. Daha katma değerli daha dayanıklı ürünler yapmak durumundayız. Dünyada özellikle baktığımızda son birkaç yıldır küreselleşmeden ulusallaşmaya doğru gidiyor. Ve ülkeler artık kendi duvarlarını örmeye başladılar. Kendi markalarını, kendi içerisindeki üretimleri, sanayiye önem vermeye başladılar. Biz de bunu yapmak zorundayız.”

“ÇÖZÜM VERİMLİLİK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE”

Çözüm için sektörün beklentilerini dile getiren Salıcı, şunları kaydetti:

“‘Peki çözüm nedir?’ diye sorarsanız biz diyoruz ki verimlilik artışı sadece bir tercih değil bir hayatta kalma stratejisidir. Rekabet, fiyat yerine tasarım, teslim süresi ve sürdürülebilirlik kriterleri üzerinden yeniden tanımlanmalıdır. Devlet destekleri sadece yatırım yapanlara değil, istihdamı ve iç üretimi koruyanlara da yöneltilmelidir. Özellikle de üniversitelerle işbirliği içinde ve malzeme tasarımı inovasyonuna odaklanmamız gerekiyor bu süreç içerisinde. Belki ilk sorunumuz o değil ama akademik, arkadan yetişen öğrencinin, arkadan yetişen personelin, arkadan yetişen yöneticinin de gelmesi gerekiyor. Dijitalleşme, otomasyon, emeği yok eden değil, emeği destekleyen araçlar olarak kullanılmalı. Kadının gücü, genç girişimciler, sürdürülebilirlik, bu konularda özellikle de dönüşümü bastırmamız gerekiyor.

“EMEK YOĞUN İŞLERDE DESTEK ŞART”

Enerji ve işin faaliyetleri konusunda da emek yoğun sektörlere özel enerji tarifeleri ve SGK teşvikleri sağlanmalı. Burada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla görüşüyoruz. Özellikle de ayak ürünleri için. SGK’da vergilendirmelerde, emek yolu işlerde mutlaka ekstra bir tarife planlanması gerektiğini gittiğimiz ortamda söylemeye devam ediyoruz. Baktığımızda tasarım ve markalaşma yatırımları da desteklenmeli. İtalya örneği olduğu gibi kalitede farklılaşmaya da yatırım yapmalıyız.

EMEK YOĞUN SEKTÖRLER GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Türkiye ekonomi yönetimi ne yazık ki emek yoğun işlerden de ümidini kesmiş durumda. Geçenlerde Sayın Bakanımız bir açıklama yaptı. ‘Türkiye ekonomisinin dörtte birinin kötü olması demek yani sanayi üretiminin dörtte biri. Türkiye ekonomisinin kötü olduğu anlamına gelmez’ dedi. Maalesef talihsiz bir açıklamaydı. Ayakkabı sektörü sadece üretim değil, istihdam demek, bölgesel kalkınma demek, sosyal denge demek. Bu gerçek gözden kaçmamalı. Eğer emek yoğun işler göz ardı edilirse üretim ruhu da istihdamın omurgası da zayıflar.”

Salıcı sözlerini Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sırasında “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” sözleriyle noktaladı. Panel, ekonomist Ali Ağaoğlu’nun sunumuyla devam etti.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER